Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’da, Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın özelleştirme kararı alarak yapılaşmaya
açtığı, 3841 parsel sayılı zeytinliğin hikayesini artık hepimiz biliyoruz. Bu
karar gereğince, yaklaşık 20.000 m2
büyüklüğünde içinde yüzlerce en az 40 yaşlarında zeytinlik bulunan hazine
arazisi için bir imar planı hazırlanmıştı. Yaptığımız incelemelerde, 3841
parsel sayılı hazine arazisinin, 1994 yılında yapılan Akyaka konut imar alanı
içerisinde olduğunu, ÖİB’nın da 3194 sayılı İmar Kanunu’nun Ek/3. maddesinden
aldığı yetki ile böyle bir imar planı hazırladığını tespit etmiş idik.
ÖİB, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9. maddesinde açıkça ÖÇK
Bölgelerinde 3194 sayılı İmar Kanunu’nun
9.maddesi/ (dolayısı ile Ek/3. maddesi) uygulanmaz hükmüne ve tüm
itirazlara rağmen uygulamaya başlamıştı. Oysa, ÖİB’nın Özel Çevre Koruma Bölgesi
Akyaka’da ne özelleştirme kararı alma yetkisi, ne de buna dayanarak imar planı
hazırlama yetkisi var.
ÖİB tarafından yapılan plan, Akyaka’nın mevcut imar planına
göre yapılaşma oranlarını arttırıyor, yeşil alan ve yolları azaltıyor ve
arazinin eğimi dikkate alındığında kot düzenlemesi sebebi ile çok katlı
yapılaşmayı mümkün kılıyor.
CHP’li Akyaka Belediyesi Başkanlığı 27.06.2013 tarihinde
açtığı davada sadece imar planının iptali için talepte bulundu. Açıklamalarında
da bu hazine arazisinin özelleştirilmesine karşı olmadığını, sadece ÖİB
tarafından yapılan imar düzenlemesinin Akyaka’nın mevcut imar planı ile uyumlu
olmasını istediğini belirtti. Gerek AKP Muğla Milletvekilleri gerekse ÖİB
yaptıkları basın açıklamalarında, Akyaka’da yerel mimari dokusuyu bozan çok
katlı yapılaşmaya gitmeyeceklerinin sözünü verdiler. CHP milletvekilleri ise
hala sessizliklerini koruyorlar.
Ancak asıl görmemiz gereken nokta; üzerinde zeytin ağaçları bulunan üstelik Özel
Çevre Koruma Bölgesi kapsamında bir kamu
arazisi nasıl olmuştu da, konut imar alanı içerisinde düzenlenmiş ve arsa
niteliği almıştı?
Bu amaçla özelleştirilmek istenen hazine arazisinin
evveliyatını öğrenmek için, tapu kütükleri üzerinde bir araştırma yaptığımızda,
mevcut yasalara ve bu yasalara gerekçe teşkil eden hukuki ilkelere tamamen
aykırı bir dizi uygulamanın karşımıza çıktığını görüyoruz.
Akyaka Bölgesinde tapulama çalışmaları 1954 vd. yıllarda
yapılmış, buna göre malik sıfatı ile zilyetlik hükümleri oluşmamış tarım
arazileri de bu çalışmalar kapsamında Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş. Özelleştirmek
istenilen (en son hali ile) 3841 numaralı parsel sayılı taşınmaz da, 1959
yılında mahkeme kararı ile yani hükmen tarla olarak hazine adına tespit edilmiş
bir kamu arazisi ile 1975 yılında zeytinlik olarak hazine adına tespit edilmiş bir
başka kamu arazisinin, 1983 yılında zeytinlik
vasfı ile tevhid edilmesi yoluyla oluşmuş.
Akyaka’nın mevcut imar planları, 1994 yılında Akyaka
Belediye Başkanlığı’nca hazırlanarak, ÖÇKKB tarafından onaylanmıştır.
Özelleştirilmek istenen zeytinliğin tapu kaydından, sınırında bulunan Akyaka
Jandarma Karakolu sebebi ile kurulmuş “Askeri yasak ve güvenlik bölgesi sınırları
içerisindedir” şerhinin 1995 yılında terkin edildiğini, 2003 yılında da zeytinlik
vasfından çıkarılarak arsa haline dönüştürüldüğünü ve bir ifraz daha geçirdiğini
anlıyoruz. (1994 tarihli Akyaka İmar Planı 2003-2004 yıllarında revizyon
geçirmiştir)
Nihayet bu taşınmazlar, 2007 yılında yine arsa niteliği ile tevhid
edilerek 3841 parsel halini alıyor ve 2012 yılında başlayan bir hazırlık
sürecinden sonra 2013 yılı Ocak ayında özelleştirme kapsamına giriyor. Hali hazırda planın iptali için açılan davaya
ve kamuoyunda oluşan tüm tepkilere rağmen ÖİB, taşınmazın ihale hazırlıklarına
ve bu amaçla gerekli süreci işletmeye devam ediyor. 3841 parsel sayılı tapu
kaydına göre arsa, üzerinde yaşamaya devam eden zeytin ağaçları sebebi ile
zeytinlik vasfındaki bu hazine arazisi, 02.08.2013 tarihinde 3943-3944 ve 3945
olmak üzere üç ayrı parsele bölünmek sureti ile ifraz edildi bile…
Türkiye’nin en önemli ve ilk çevreci yasalarından sayılan ve
yabani zeytinlik alanlar ile aşılı zeytin ağaçlarını koruma altına alan, 1939
kabul tarihli halk arasında Zeytin Koruma Yasası olarak bilinen 3573 sayılı
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun’un 20. maddesi
emredici ve açık bir şekilde “ Zeytincilik sahası daraltılamaz. Ancak belediye
sınırları içerisinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine
alınması halinde alt yapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik
alanın %10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı’nın fenni gerekçeye dayalı iznine bağlıdır. Bu iznin
verilmesinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitülerinin ve Ziraat
Odasının uygun görüşü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin
ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler ve sökenlere ağaç başına …..
para cezası verilir” hükmünü
düzenlemektedir. (28.02.1995 tarih ve 4086 sayılı yasa ile 3573 sayılı yasanın
20. maddesine bu yasanın yayımından önce zeytinlik alanlarına ilişkin
kesinleşmiş imar planları geçerlidir hükmü eklenmiş, bundan ayrı tespit
edilecek zeytincilik alanlarının 25 dekardan küçük olamayacağı kuralı
getirilmiştir.)
Görüleceği üzere Akyaka’da,
özelleştirilmek istenen 3841 parsel sayılı hazine arazisi ve başkaca hazine arazileri ile
özel mülkiyete tabi zeytinliklerin tamamı, halk arasında Zeytin Koruma Yasası
olarak bilinen 3573 sayılı yasanın 20. maddesinin emredici ve açık hükmüne aykırı
bir şekilde Akyaka konut imar planı içerisine alınmıştır.
Bu hukuka aykırılık yanında fenni gerekçelere dayanan
izinler alınmadan, zeytinlik vasfındaki
taşınmazların cinsleri arsaya çevrilmiş ve usulsüz bir şekilde 3573 sayılı
yasanın koruması dışında bırakılmıştır.
Eğer ki; (bu işlemler kamuoyuna açık şekilde yapılmadığı
için bilemiyoruz) gerekli izinler alındı
ise; bu izinlerin hukuken hiçbir geçerliliği ve kabul edilebilirliği yoktur.
Hiçbir hukuk sisteminde zeytinliklerin imar planı içerisine alınarak
yapılaşmaya açılması, zaruri ve fenni
bir gerekçe kabul edilemeyeceği gibi Zeytin Koruma Yasası yapılaşma oranını
açıkça zeytinlik alanın %10’u ile sınırlamıştır.
Kaldı ki; hazineye ait bu taşınmazlara dikilmiş ve halen
mevcut zeytin ağaçlarının bu arazileri işgal eden şahıslarca dikildiği, bu
alanın zeytincilik sahası olmadığı gibi bir savunma gelecek olursa dahi, bu
savunmanın da hukuken hiçbir geçerliliği ve dayanağı olmayacaktır. (Uygulamada
görülen idari bir iddia ve savunmadır) .
Hazine tarafından haksız işgal sebebi ile açılmış
müdahalenin önlenmesi ve zirai muhdesatların kaldırılması davalarında, bugüne kadar uygulanarak içtihat haline
gelmiş yerel mahkeme ve yargıtay kararlarında,
Zeytin Koruma Yasasının 20. maddesi gereğince inceleme ve değerlendirme
yapılması gerektiği belirtilmekte, kesin zaruriyet yoksa zeytin ağaçlarının ve
arazinin zeytinlik vasfının korunmasına karar verilmektedir.
Görüleceği üzere, her şekilde aynı hukuki ve vicdani sonuca
ulaşıyoruz. Zeytinliklerin yasal sınırlamalara aykırı şekilde tamamının yapılaşmaya
açılması, bu amaçla niteliklerinin arsaya dönüştürülmesi ve kesilmesi/sökülmesi
usul ve yasaya aykırıdır, suçtur!
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı onaylı Akyaka Nazım İmar
Planı, hukuken “KEENLEMYEKÜN” yani yok hükmündedir… Akyaka’da alınan her türlü
yapılaşma kararı usulsüzdür, hukuka aykırıdır…
Tapu siciline yapılan her türlü tescilin sebebe bağlılığı ilkesi
ve Medeni Kanunun 1024. Maddesi gereğince; bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan
veya hukuki sebepten yoksun bulunan her türlü tescil yolsuzdur. Yolsuz tescile
dayalı ve yok hükmündeki hukuki işlemlere karşı açılacak davalar zamanaşımına,
hak düşürücü süreye tabi değildir. Her zaman ve herkes tarafından açılabilir. Ancak
demokratik hukuk sistemlerinde yargı yoluna başvurmak, idari çözüm bulma
süreçlerinin tüketilmesinden sonra ihtilafın hala çözülememesi halinde başvurulması
gereken bir yol olduğundan, sorumluluğu olan tüm kurum ve yetkililerin gerekli
işlemleri re’sen yapması beklenmektedir.
O halde öncelikle;
ÖİB’nın derhal bu durumu inceleyerek, 3841 parsel sayılı
arsa/zeytinlik üzerinde uyguladığı imar planını iptal ederek, özelleştirme
kararından geri dönmesi,
Maliye Bakanlığı’nın derhal durumu incelemeye aldırarak, Ula
Mal Müdürlüğü’ne gereken talimatı vermek suretiyle 3841 parsel sayılı
taşınmazın arsa olan vasfının yeniden zeytinlik olarak değiştirilmesi için
gereken işlemleri yapması,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Genel Müdürlüğü’nün Akyaka İmar Planı içerisindeki zeytinlikleri tespit ederek,
Akyaka İmar Planında gerekli revizyonları derhal yapması, kamuya ait
zeytinlikler mutlaka yapılaşmaya açılacaksa 3573 sayılı yasanın 20.maddesi
gereğince %10 sınırlamasına uyulmasını ve gerekli fenni raporların aldırılmasını
sağlaması,
Akyaka Belediyesi Başkanlığı’nın ise katılımcı demokrasi
ilkeleri gereğince 3841 parsel sayılı kamuya ait zeytinliği zirai bakımlarını
sağlayarak, halkın istekleri doğrultusunda halkın ortak kullanımına açması
gerekmektedir.
Tüm bu hususlara rağmen;
Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’da, yaklaşık 20 dekar
büyüklüğünde bir kamu arazi olan 3841 parsel sayılı zeytinliğin özelleştirilerek
yapılaşmaya açılması sürecine devam edilecek, yapılacak Çakırhan Mimarisine
uyumlu konutlar için yüzlerce zeytin
ağacının kesilmesine göz yumulacaksa bu ısrarın gerekçesinin de kamuoyu ile
paylaşılması gerektiği kanaatindeyim.
.
Hukuka aykırılıkların
öncelikle yönetsel kurumların işlemleri ile çözümlenmesi dileği ile….
AV. ZEYNEP
YILMAZER
Devletin gözünde doğa ve tabiat “KEENLEMYEKÜN” hükmünde oldu hep. Geçmişte de günümüzde de, ihityaç duyulduğunda kullanılır, ihtiyaç olmadığından yok sayılır.
YanıtlaSilNe Akyaka'nın zenginlikleri, ne ülkennün kültürü ve renkliliği önemlidir. Önemli olan gücü elinde tutanın cebine giren paradır, ve bunun için her şey mübahtır.
Akyaka zeytinliklerinin hukuksuzca imara açılması karşısında tüm Türkiye'nin ayağa kalkması, anayasal hakkı olan direnişi göstermesi gerekir. Başta yerel yönetimler olmak üzere mücadeleye devam.
YanıtlaSil