10 Aralık 2012 Pazartesi

AYYP- Azmak Çalışma Grubu Faaliyet Raporu

           Akyaka Yerel Yönetim Platformu (AYYP)’nun 15 Eylül 2012’de gerçekleşen ikinci genel toplantısında dile getirilen sorunları …belli bir sistematik içinde… Öncelikleriyle orantılı bir ağırlıkla işleyecek bir program çalışmasına başlanması ve bu çalışmanın başlangıç adımının, odağının Azmakla ilgili etkinliğin oluşturması kararı alındı. Azmak Çalışma Grubu (AÇG) bu doğrultuda çalışmaları yürütmek üzere 15 gönüllünün katılımıyla aynı toplantıda kuruldu.

Faaliyetlerin Dökümü (16 Eylül – 4 Aralık)

İlki 16 Eylül’de, sonuncusu 4 Aralık’ta toplam 6 toplantı yaparak çalışmalarını tamamlayan AÇG, bu süre içinde aşağıdaki etkinlikleri gerçekleştirdi:

1.     24 Eylül 2012 tarihli, 180 imzalı dilekçeyle Çevre ve Şehircilik Muğla İl Müdürlüğü’ne Azmağın 3621 Sayılı Kıyı Kanuna tabi olup olmadığı soruldu. Daha sonra gerçekleştirilen Kadın Azmağı Sempozyumu’nda ilgili kurum yetkilisinin kendisine yöneltilen aynı soruya “tabi değildir” yanıtına karşılık, bugüne değin dilekçemize yazılı bir yanıt verilmedi.[*]

2.     Hem Belediyeye hem de Çevre ve Şehircilik Muğla İl Müdürlüğüne verilen 28 Eylül 2012 tarihli dilekçelerle Azmağı daha fazla tahrip edeceği belli olan “Azmak Kıyı Bandı Peyzaj Projesi”nin yasal dayanağı soruldu. 11 Ekim’de Çevre ve Şehircilikten gelen yanıtta: “Akyaka Belediyesi resmi web sitesinde bahsedilen “Azmak Kıyı Bandı Projesi” ile ilgili Müdürlüğümüzde onaylı bir proje bulunmamakta olup, Bakanlığımız(Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü)da konuyla ilgili onaylı bir proje bulunup bulunmadığı” sorulacağı belirtildi.  2 Kasım 2012 tarihli belediyeden gelen yanıt ise tatmin edici olmaktan çok uzaktı. Ancak, karmaşık ifadelerden projenin bir onama sürecinden geçmediği anlaşılabiliyordu. Hâlihazırda bu projenin yürütülmesi ÖÇK Şube Müdürlüğünce konu netlik kazanıncaya kadar askıya alındı.

3.     Kadın Azmağı Sempozyumu hazırlık çalışmaları sürerken sempozyuma sunum yapmak üzere davetli olan ÖÇK Şubesi tarafından Azmak içindeki yapay adacıklara iş makineleri marifetiyle müdahale edildi. Oldukça özensiz yapılan ve bu nedenle kendisi bir tahrip nedeni olan müdahalenin biçimi ve kapsamı BİMER’e verilen 22 Ekim tarihli bir dilekçe ile soruldu. Bu dilekçeye henüz yazılı bir yanıt gelmedi.[*]

4.     Aynı süreç içinde sempozyuma kısa bir süre kala “Kale Çevresi Yolu Güzergâhı Projesi” içinde Azmak kıyısında Belediye tarafından yapılan çalışma (kıyının doldurulması ve taş yığılarak yapay kenar çizgisi oluşturulması) ÖÇK Şubesi tarafından durduruldu.

5.     Kadın Azmağı Sempozyumu, disiplinli ve özverili bir çaba ile tüm tarafların biraraya getirildiği, mevcut durumun sergilenip sorgulandığı, sonrasındaki adımlara ışık tutan, son derecede zihin açıcı bir etkinlik olarak 130 kişinin katılımıyla 20 Kasım’da gerçekleştirildi. (Sonuçları aşağıda ayrıca irdelenecek.)

6.      Belediyenin “Kale Çevresi Yolu Güzergâhı Projesi” kapsamında kalan yolu kıyıya doğru genişletme amaçlı Azmağı doldurma girişimleri karşısında, bu ve benzer girişimler asıl kaynağını 1997 yılı onaylı Akyaka İmar Planı’ndan aldığından hareketle, mevcut planın revizyonu ve o zamana kadar da yürüyen projelerin durdurulması talebiyle 26 Kasım tarihinde Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne başvuruldu. Akabinde Akyaka Belediyesinden yürürlükteki imar planının tüm paftaları yazılı olarak talep edildi.


Kadın Azmağı Sempozyumu
 
 
1.   Sempozyuma ilgili tüm tarafların ve iyi bir katılımın sağlanması, programın baştan sona aksamadan ve açıklandığı biçimde yürütülmesi, sonuç ve etkileriyle başlangıç hedeflerine erişilmesi AYYP’nun meşruiyetini Akyakalılar ve ilgili kurumlar nezdinde daha da pekiştirdi.

2.   Kuruluşundan bu yana geçen dört aylık süre içinde yürüttüğü eylemliliğe önemli bir katkı yaparak, AYYP’na yönelik yapılan spekülasyonları boşa çıkardı. AYYP’na değişik gerekçelerle mesafeli duran kişi ve kurumların bundan böyle aynı katı tutumu sürdürebilme olanakları, tamamen değilse de büyük ölçüde ellerinden alındı.

3.    Her etkinlik gibi, sempozyum da bize bir yandan yeni üyeler kazandırıp güç katarken, kendi zayıf taraflarımızı da gösterdi. Ani gelişmeler olduğunda tutum belirlemek üzere, hareket yeteneğimizi geliştirecek biçimde yapılanmamızı gözden geçirmemiz gerektiği ortaya çıktı.

4.   Sempozyum sık sık sık unutulan bir gerçeği Azmak özelinde yeniden anımsattı: Doğa bir bütündür, parsellere ayrılarak korunamaz; Akyaka’nın doğası da Gökova Körfezi’nin ayrılmaz bir parçasıdır.

5.   Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesine yönelik bilimsel öngörü, saptama, uyarı ve önerileriyle bölgenin korunmasında tartışılmaz bir öneme, geleceğe sahip olması gereken SMAP III Gökova BKAY Projesi 2009’dan bu yana beklediği tozlu raflardan AYYP tarafından indirilerek sahiplenildi.

6.   Sempozyum, katılan tarafların içinde belki de en fazla AYYP’nin zihnini açtı. 1997 yılı onaylı Akyaka İmar Planı’nın Yavaşkent kriterlerine -başta doğanın korunması- aykırı olduğu, Belediyenin doğanın tahribi ile sonuçlanan tüm uygulamalarının meşruiyetini bu plana dayandırdığı, bu nedenle köklü bir revizyona gidilmesinin bir zorunluluk olduğu anlaşıldı.

7.   Sempozyumun en belirgin sonucu, özel çevre koruma bölgesi içinde olmasına, ilgili sayısız mevzuata vb. rağmen her geçen gün Azmağın sahip olduğu doğal zenginlik ve çeşitliliği kaybetmekte olduğu gerçeğini ve bunun nedenlerini sergilemiş olmasıdır. Sadece Azmak’ta değil, Akyaka’da gerçekleşen doğaya yönelik tüm tahribatlarda eksik olan;  öncelikle yaygın ve egemen olanın aksine, doğanın pazarlanacak bir meta olmadığı ve insanın doğanın üstünde değil, onun bir parçası olduğu bilincidir. İkinci olarak da Azmak dâhil, Akyaka’nın gerçek bir koruma zırhına sahip olmayışıdır.

 
Sonuç


1.     Azmak 90 öncesinde olduğu gibi, daha kapsamlı bir koruma zırhına kavuşturulmalıdır. Bunun için, hem SMAP III Gökova BKAY Projesi’nde yer alan “kullanma suyu” niteliği saptamasına, hem de Kıyı Kanunu’na atfen, Azmağı mutlak koruma alanı içine alacak hukuksal süreçler derhal başlatılmalıdır.

 

2.     1997 yılı onaylı Akyaka İmar Planı’nda başta Azmak, Akyaka’nın doğası ve biyo-çeşitliliği gözetilmemiştir. SMAP III Gökova BKAY Projesi’nin bilimsel çıktıları, Özel Çevre Koruma ve Uluslararası Yavaşkentler Birliği kriterleri gözönüne alınarak yenilenmelidir. Akyaka’da, yavaşkent sürecinin özüne uygun katılımcı ve şeffaf bir yerel yönetim anlayışının oluşturulmasını amaç edinmiş ve eylemleriyle de bu doğrultudaki kararlılığını ortaya koymuş olan Akyaka Yerel Yönetim Platformu, Akyaka halkının temsilcisi olarak yeni planın tüm oluşum aşamalarında söz ve karar sahibi olmalıdır.

 

Azmak Çalışma Grubu



[*]Bilgi Edinme Yasası’na dayanarak cevap verme süresinin geçtiğini belirten ve dilekçemize en kısa zamanda cevap verilmesini talep eden yeni bir dilekçe ilgili kuruma verilmiştir.
 
 

6 Aralık 2012 Perşembe

Azmak’ta yaşam tehdit altında!

Evrensel Gazetesi, 23.11.2012
 
Ula’nın Akyaka beldesinde, Kadın Azmağı Deresi’ni korumak için Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun öncülüğünde, Muğla Valiliği, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Su Altı Araştırmaları Derneği tarafından “Azmakta doğal yaşam yok olmasın” konulu sempozyum düzenlendi. Yücelen Otel’de gerçekleşen sempozyumda Akyaka Yerel Yönetim Platformu adına konuşan Serdar Denktaş, Azmak deresinin korunması ve kullanılmasıyla ilgili pek çok kanun ve yönetmeliğin bulunduğunu ifade ederek, buna rağmen bölgedeki işletmelerin dere çevresindeki alanlarını genişletme yarışına girdiğini söyledi.
 
BÖLGE DOĞAL SİT ALANI
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinden Prof. Dr. Ahmet Nuri Tarkan, Azmak Deresi ve çevresinde şu ana kadar 253 tür balık saptandığını dile getirerek, sazlıkların insan eliyle azaltılmasının, balıkların yumurta ve larvalarında azalmasına yol açtığını, doğal çevrenin birtakım zararlı bakterilerden korunmasının önünün kesildiğini ifade etti. Tarkan, Azmak deresinin döküldüğü Gökova Körfezinde mavi bayrak sınırlarının 50 kat üzerinde bir kirlilik tespit edildiğini söyledi.
Su Altı Araştırmaları Derneği adına konuşan Cem Orkun Kıraç, bölgenin doğal sit alanı olduğunu ifade etti. Uçurtma sörfünün bölgedeki yırtıcı kuşların yaşam alanını olumsuz etkilediğini söyleyen Kıraç, yeni sahil yollarının açılmasının, kıyıların doldurulmasıyla çevreyle ilgili kurumların aldığı kararların açıkça ihlal edildiğini ve bölgedeki kumköpekbalığı ve ve Akdeniz fokunun azaldığını söyledi.
Sempozyumda, bilim çevreleriyle yapılan işbirliğiyle birlikte, yerel direniş fikri ön plana çıktı. (Muğla/EVRENSEL)