22 Kasım 2012 Perşembe

Belediye'nin Kıyı Peyzaj Projesi Dilekçesine Cevabı

28 Eylül 2012 tarihinde Belediye Başkanlığına verdiğimiz dilekçenin cevabı 14 Kasım tarihinde elimize ulaştı, iki sayfalık cevabı aşağıda  aynen bulabilirsiniz. Sorduğumuz 6 soruya verilen cevaplarla ilgili yorumumuz şöyle:
 
1) Belediyenin Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından onaylı olduğunu iddia ettiği projeye ilgili kurum tarafından verilen onayın tarih ve sayı numarasını paylaşmasını rica etmiştik. Aynı gün Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne de bir dilekçe ile sorduğumuz bu soruya ilgili kurumun onayının olmadığı cevabını almıştık. Belediye Başkanlığının verdiği cevapta ise, 22 Temmuz 1994 tarihinde 343 sayılı yazı ile kurumun belediyeye yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdiğini  ifade ediliyor. Yani kurumun verdiği bir onayın olmadığını dolaylı da olsa itiraf ediyor.
 
2) Azmak Yönetim Planı ile Kıyı Peyzaj Projesi arasında kurulan ilişkinin hangi somut belgeye dayandırıldığını sormuştuk. Verilen cevapta Azmak Plan Hükümlerinin onay tarihleri verilmiş. Halbuki söz konusu plan hükümleri kıyı düzenlemesi ile ilgili bir madde içermemekte. Dolayısı ile bu soruya verilen cevaptan da Azmak Yönetim Planı ile Kıyı Peyzaj Projesi arasında bir ilgi olmadığını anlıyoruz.
 
3)  Belediyenin resmi sitesinde  projenin geliştirilmesinin de bir yandan devam ettiği belirtiliyor.  "ÖÇKK tarafından da onaylı" olarak uygulamaya başlanılan bir projenin tamamlanmış olması gerektiği, bu projenin uygulama sırasında tasarruflara açık olup olmadığı sorulmuştu.  Verilen cevapta "...sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak tamamlanmıştır." deniliyor ve prosedür olarak tamamlandığı söyleniyor. Böylece ÖÇKK tarafından onay alınmadığı bir kez daha dolaylı olarak itiraf ediliyor ve gerçeği yansıtmayan başka bir cümle kuruluyor (açıklaması 6. maddede)
 
4) Uygulamaya hazır bir proje söz konusu ise proje bedelinin, yüklenici şirketlerin, proje başlangıç/bitiş tarihlerinin bildirilmesi talep edilmişti. Verilen cevapta "yaklaşık" maliyetin 1.250.000 TL olduğu, bütçe için Kültür ve Turizm Bakanlığından talepte bulunulduğu ve karşılanmasının beklendiği ifade ediliyor. Yani uygulamaya alınan projenin bir bütçesi yok !
 
5) Proje krokisinde belirtilen "havuz yolu geçiş düzenlemesi" nin projede bir havuz söz konusu değilken ne anlama geldiği sorulmuştu. Verilen cevapta, söz konusu alanın zemininde bulunan doğal su kaynaklarının akışının doğal olarak sağlanmasının önerildiği ifade ediliyor. Verilen cevaptan havuzun ne anlama geldiği anlaşılamamıştır.
 
6) Projenin vatandaşların ve sivil toplum örgütleri ile "birlikte tartışılarak"  hazırlandığı ifadesinden hareketle bu tartışmaların hangi tarihlerde hangi örgütlerle olduğu sorulmuştu. Verilen cevapta Kent Konseyi'nden ve Akyaka'yı Sevenler Derneği'nden yazılı olarak "görüş alındığı" belirtiliyor.  Yani birlikte tartışmanın söz konusu olmadığı itiraf  ediliyor. Gerçekte ise, belediye sivil toplum örgütlerinden yalnızca yazı ile görüş istemiş ve adı geçen kurumlar da yazılı olarak görüşlerini bildirmişlerdir. Her iki kurum da görüşlerinde doğal yapının korunması gerektiğini özellikle vurgulamış, Gökova-Akyakayı Sevenler Derneği 52 sayfalık bir proje önerisinde bulunmuştur.  Belediyenin hazırladığı projede ilgili kuruluşların hiçbir talebi karşılanmadığı gibi, projenin hazırlık aşamasında hiçbir birlikte tartışma etkinliği sözkonusu olmamıştır. Zaten belediye yazılı olarak görüş talep ettiğinde proje çoktan hazırlanmış ve belediyenin toplantı salonuna asılmıştı. Yani projenin vatandaşların ve STK'ların  katılımı ile hazırlandığı tamamen gerçek dışıdır.
 
Gerek Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün, gerekse Akyaka Belediye Başkanlığı'nın dilekçelerimize verdiği cevaplardan halen uygulanmakta olan projenin usulsüz olduğu anlaşılmakta, bu nedenle derhal durdurulması, uygulama sırasında Azmak kıyı bandında doğal yapıya verilen zararın rehabilite edilmesi gerekmektedir. İlgili kurumların bu yönde en kısa zamanda harekete geçmesini bekliyoruz.
 
Serdar Denktaş
 
 


21 Kasım 2012 Çarşamba

Kadın Azmağı Sempozyumu Basın Bildirisi

            Sempozyum, Platformumuzun girişimiyle Muğla Valiliği, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Sualtı Araştırmaları Derneği, Doğa Derneği’nin katkısıyla 20 Kasım 2012’de 130 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Adı anılan kurumların yaptığı sunumların yanında Akyaka Yerel Yönetim Platformu sempozyuma iki sunumla katıldı.

Sunum sahiplerine ve konunun tarafı olarak davet edilen diğer kurumlara toplam 71 adet yazılı sorunun yönlendirilmesi, 6 katılımcının da kişisel görüşleriyle katkıda bulunması sempozyumun verimli bir tartışma ortamı içinde gerçekleştiğinin en somut göstergesi oldu.

Gerek sunumların içeriği, gerekse yöneltilen sorulara verilen yanıtlarla mevcut mevzuata ve bugüne değin yapılan bütün plan ve projelere rağmen Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinde olumsuz gidişin Azmak’tan hareketle sergilenmesi ve ilgili tarafların bir araya getirilerek yöre halkı ile yüzleştirilmesi amaçlarına ulaşıldı.

Sempozyumda sergilenen tablodan, gelecekte atacağımız adımlara yön verecek önemli saptamaları şöyle özetleyebiliriz:

 

ü      Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinin doğanın korunması bağlamında mevcut karmaşayı ve dolayısıyla olumsuz gidişi en iyi özetleyen örnek, platformun 28 Eylül 2012 tarihli ilgili dilekçesine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün verdiği 11 Ekim 2012 gün ve 10945 sayılı yazı ile “onaylı bir proje bulunmamaktadır” yanıtına rağmen, sempozyum sürerken dışarıda  Azmak Kıyı Bandı Peyzaj Projesi” adı altında sürmekte olan tahribat oldu.

ü      Bir başka örnek, sempozyumda söz alarak görüş bildiren Akyaka Belediyesi Fen İşlerinden sorumlu bir yetkilinin zımnen Azmak kıyı kenar çizgisinin tespitinin henüz yapılmamış olduğu anlamına gelen açıklamalarda bulunduğu saatlerde dışarıda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün onayıyla Akyaka Belediyesince sürdürülen “1. Derece Arkeolojik Sit Alanı Kale Çevresi Yolu Gü,zergahı Projesi” adı altında yolun genişletilmesi amacıyla dolgu yapılarak Azmak kıyı kenar çizgisinin fiilen yeniden çizilmesiydi.

ü      Olumsuz gidişin temeline ışık tutan diğer bir çarpıcı örnek de, Akyaka Balıkçılar Kooperatif Başkanının Azmakta’ki teknelerin çekek yeri olmayışı feryadına karşılık, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden yetkili kişinin yaptığı sunumda halen yürürlükte olan Azmak Plan Hükümlerine göre 14’le sınırlandırılmış olan tekne sayısının 21’e çıkarılacağı müjdesini vermiş olmasıydı.

ü      Sempozyumda belki de en can alıcı soru, platformun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne 24 Eylül 2012 tarihli çoklu imza ile sorduğu ve halen yanıtını alamadığı  3621 sayılı Kıyı Kanununa Azmağın tabi olup olmadığı” sorusu oldu. İlgili kurum yetkilisi bu soruyu “yalnızca denize açıldığı yerden köprüye kadar olan bölümde tabi” şeklinde yanıtlarken, “Kadın Azmağı’nın Koruma ve Kullanma ile ilgili Yasal Mevzuatı” başlıklı sunumu gerçekleştiren platform üyesi av. Ali Sami Arlı “Kadın Azmağının tüm özellikleri ile Kıyı Kanunu ile korunması gereken yapıda olduğunu” belirterek, “bunun kararını ne kurumların ne de şahısların değil, ancak yargının verebileceğini” söyledi.

ü      Konusunda bugüne değin yapılmış tek örnek olma niteliğini koruyan Gökova’da doğanın ve biyoçeşitliliğin korunması doğrultusunda ayrıntılı bir Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Eylem Planı öneren SMAP III Gökova Projesi projenin paydaşlarına yöneltilen sorularla yeniden anımsatıldı. Eylem Planının 1 Nolu İdeal Hedefi kapsamında “kritik hedef” olarak belirlenmiş olan Ula BKAY İdare Kurulu’nun projenin tamamlandığı 2009’dan bu yana halen neden kurulamadığı sorusuna ilgili kurum yetkilisinin verdiği yanıtın projede savunulan görüşün tersine “yönetim planlarının hukuk sistemimizde yeri yoktu, yeni giriyor” şeklinde olması yukarıda verilen diğer örnekleri tamamladığı ölçüde dinleyenleri de şaşırtmadı.

ü      Yasal mevzuata  sürdürülebilirlik” kavramını bir başka sihirli kavram olan “koruma-kullanma dengesi”nin hangi ucundan bakıldığına bağlı olarak yüklemeye izin veren bir belirsizliğin egemen olduğu anlaşıldı.

ü      Doğanın korunmasında en önemli faktör onu yeniden üreten döngülerin ve sınırlarının bilincinde olan yerel halkın doğayla ilgili tüm yönetsel kararların oluşumunda, yaşama geçirilmesinde rol almasıdır. Bu faktörün eksikliği Azmak bağlamında sergilenen olumsuz gidişin önde gelen nedenidir.

ü      Sempozyumda geleceğe yönelik tek umut dolu mesaj ise bir katılımcının salona yönelttiği “Yetkililer gitti! Birlikte karara veremedik! O halde biz karar veriyor muyuz?” sorusuna hep bir ağızdan verilen “EVET!” yanıtı oldu.