Sempozyum, Platformumuzun girişimiyle
Muğla Valiliği, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Sualtı
Araştırmaları Derneği, Doğa Derneği’nin katkısıyla 20 Kasım 2012’de 130
kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Adı anılan kurumların yaptığı
sunumların yanında Akyaka Yerel Yönetim Platformu sempozyuma iki sunumla katıldı.
Sunum sahiplerine ve konunun tarafı
olarak davet edilen diğer kurumlara toplam 71 adet yazılı sorunun
yönlendirilmesi, 6 katılımcının da kişisel görüşleriyle katkıda bulunması
sempozyumun verimli bir tartışma ortamı içinde gerçekleştiğinin en somut
göstergesi oldu.
Gerek sunumların içeriği, gerekse
yöneltilen sorulara verilen yanıtlarla mevcut mevzuata ve bugüne değin yapılan
bütün plan ve projelere rağmen Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinde olumsuz
gidişin Azmak’tan hareketle sergilenmesi ve ilgili tarafların bir araya
getirilerek yöre halkı ile yüzleştirilmesi amaçlarına ulaşıldı.
Sempozyumda sergilenen tablodan,
gelecekte atacağımız adımlara yön verecek önemli saptamaları şöyle
özetleyebiliriz:
ü
Gökova
Özel Çevre Koruma Bölgesinin doğanın korunması bağlamında mevcut karmaşayı ve
dolayısıyla olumsuz gidişi en iyi özetleyen örnek, platformun 28 Eylül 2012
tarihli ilgili dilekçesine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün verdiği 11 Ekim
2012 gün ve 10945 sayılı yazı ile “onaylı bir proje bulunmamaktadır”
yanıtına rağmen, sempozyum sürerken dışarıda “Azmak Kıyı Bandı Peyzaj Projesi” adı
altında sürmekte olan tahribat oldu.
ü
Bir
başka örnek, sempozyumda söz alarak görüş bildiren Akyaka Belediyesi Fen
İşlerinden sorumlu bir yetkilinin zımnen Azmak kıyı kenar çizgisinin tespitinin henüz
yapılmamış olduğu anlamına gelen açıklamalarda bulunduğu saatlerde
dışarıda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün
onayıyla Akyaka Belediyesince sürdürülen “1. Derece Arkeolojik Sit Alanı Kale
Çevresi Yolu Gü,zergahı Projesi” adı altında yolun genişletilmesi
amacıyla dolgu yapılarak Azmak kıyı kenar çizgisinin fiilen yeniden çizilmesiydi.
ü
Olumsuz
gidişin temeline ışık tutan diğer bir çarpıcı örnek de, Akyaka Balıkçılar
Kooperatif Başkanının Azmakta’ki teknelerin çekek yeri olmayışı
feryadına karşılık, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden yetkili kişinin
yaptığı sunumda halen yürürlükte olan Azmak Plan Hükümlerine göre 14’le
sınırlandırılmış olan tekne sayısının 21’e çıkarılacağı müjdesini
vermiş olmasıydı.
ü
Sempozyumda
belki de en can alıcı soru, platformun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne 24
Eylül 2012 tarihli çoklu imza ile sorduğu ve halen yanıtını alamadığı “3621 sayılı Kıyı Kanununa Azmağın tabi olup
olmadığı” sorusu oldu. İlgili kurum yetkilisi bu soruyu “yalnızca
denize açıldığı yerden köprüye kadar olan bölümde tabi” şeklinde yanıtlarken,
“Kadın Azmağı’nın Koruma ve Kullanma ile ilgili Yasal Mevzuatı” başlıklı sunumu
gerçekleştiren platform üyesi av. Ali Sami Arlı “Kadın Azmağının tüm özellikleri
ile Kıyı Kanunu ile korunması gereken yapıda olduğunu” belirterek, “bunun
kararını ne kurumların ne de şahısların değil, ancak yargının verebileceğini”
söyledi.
ü
Konusunda
bugüne değin yapılmış tek örnek olma niteliğini koruyan Gökova’da doğanın ve
biyoçeşitliliğin korunması doğrultusunda ayrıntılı bir Bütünleşik Kıyı Alanları
Yönetimi ve Eylem Planı öneren SMAP III Gökova Projesi projenin paydaşlarına yöneltilen
sorularla yeniden anımsatıldı. Eylem Planının 1 Nolu İdeal Hedefi kapsamında
“kritik hedef” olarak belirlenmiş olan Ula BKAY İdare Kurulu’nun projenin
tamamlandığı 2009’dan bu yana halen neden kurulamadığı sorusuna ilgili kurum
yetkilisinin verdiği yanıtın projede savunulan görüşün tersine “yönetim
planlarının hukuk sistemimizde yeri yoktu, yeni giriyor” şeklinde
olması yukarıda verilen diğer örnekleri tamamladığı ölçüde dinleyenleri de şaşırtmadı.
ü
Yasal
mevzuata “sürdürülebilirlik”
kavramını bir başka sihirli kavram olan “koruma-kullanma dengesi”nin hangi
ucundan bakıldığına bağlı olarak yüklemeye izin veren bir belirsizliğin egemen
olduğu anlaşıldı.
ü
Doğanın
korunmasında en önemli faktör onu yeniden üreten döngülerin ve sınırlarının bilincinde
olan yerel
halkın doğayla ilgili tüm yönetsel kararların oluşumunda, yaşama geçirilmesinde
rol almasıdır. Bu faktörün eksikliği Azmak bağlamında sergilenen
olumsuz gidişin önde gelen nedenidir.
ü
Sempozyumda
geleceğe yönelik tek umut dolu mesaj ise bir katılımcının salona yönelttiği “Yetkililer
gitti! Birlikte karara veremedik! O halde biz karar veriyor muyuz?”
sorusuna hep bir ağızdan verilen “EVET!” yanıtı oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder