4-5 Ekim tarihlerinde Akyaka Yerel Yönetim Platformu adına
Salihan Yazgaç, Alparslan Aydın ve Serdar Denktaş’tan oluşan çalışma grubu TBMM’yi ziyaret etti.
AYYP temsilcileri görüştükleri başkanvekillerine, 27 Ekim'e
kadar iktidar partisinin yasayı çıkartmasını önlemek icin muhalefetin ortak
hareket etmesini önerdi. AYYP çalışma grubu, meclisteki muhalefetin elini güçlendirmek
icin demokratik kitle örgütlerini, odalari, çevre örgüt ve platformları
mecliste düzenlenecek bir basın açıklamasında biraraya getirerek konunun
alelacele, halktan kaçırılarak meclisten geçirilmek istenmesine tepkinin dile
getirilmesinin örgutlenmesi için de bir çalışma yürüttü. TMMOB Mimarlar Odasi eski Genel Başkanı Oktay
Ekinci ve Şehir Plancıları Odasından Fuat Eraslan'la görüşmeler yapan temsilciler,
bu örgütlerin öncülüğünde oluşturulacak bir deklerasyonun sivil toplum
örgütlerinin geniş katılımı ile kamuoyuna duyurulmasını önerdi.
Platformun 30 Eylül 2012 tarihine kadar sürdürdüğü “Büyükşehir
Yasasına Hayır” kampanyası kapsamında 3841 ıslak imza toplanan dilekçe, meclis
başkanlığına, muhalefet partilerinden CHP
grup baskanvekili Akif Hamzaçebi, MHP grup
başkanvekili Mehmet Şandır ve BDP grup baskanvekili Idris Baluken ve Pervin
Buldan'a verildi. Konu üzerinde karşılıklı görüş alışverişinde bulunan AYYP
temsilcileri platformun taleplerini muhataplarına ilettiler.
Akyaka Yerel Yönetim Platformunun
Milletvekillerinden Talepleri:
ü
Elli beş milyon
yurttaşın gündelik yaşamını doğrudan etkileyeceği söylenen bir yasa, ilgili
komisyonda tartışılmaya başlamadan önce mutlaka tasarı sahiplerince kamuoyuna
açıklanmalı ve halkın tartışma sürecine katılmasına olanak sağlanmalıydı. Halen
yürüyen süreç, bu açıdan anti-demokratiktir. Herşeyden önce, tasarı acilen kamuoyu
ile paylaşılmalı ve sivil toplum kesimlerinin üzerinde tartışabilmesi ve görüş
bildirebilmesi için yeterli süre tanınmalıdır.
ü
Tasarı büyükşehir
belediye sınırlarını ilgili ilin coğrafi sınırlarına büyütmeyi öngörmekte,
böylelikle kaynakların “verimli” ve “rasyonel” kullanımının sağlanacağı ileri
sürülmektedir. Karşılığında bini aşkın beldede, on altı bini aşkın köyde,
evrensel bir hak olan yerinden yönetim hakkı yok edilmektedir. Oysa kaynakların
gereksinim esasına dayalı rasyonel dağılımı, nihayetinde teknik bir sorundur ve
yerinden yönetim hakkı ile çelişmez ve ona dokunmadan gerçekleştirilebilir. Mevcut
belde belediyeleri yapıları güçlendirilerek korunmalı, kaynaklardan hakkaniyetle
yararlanmaları sağlanmalıdır.
ü
Köylerin
kendilerine yeterli yerel birimler olmaktan çıkarılmasının toplumsal dokuda
yaratacağı tahribatın yanında, gelecekte şimdiden kestirilemeyecek ağır
ekonomik sonuçları olacaktır. Böylesi bir belirsizlik içinde, gelecekte doğacak
olası ekonomik faturanın, tasarının öngördüğü biçimde kaynakların “verimli” kullanılmasıyla elde edilecek
kazançtan daha büyük olmayacağını kimse iddia edemez. Bu nedenle köyler kendi
kendilerine yeten sosyolojik birimler olarak yaşamaya devam etmelidir.
ü
Yerinden yönetim
hakkı, yukarıda sıraladığımız nedenlerin yanında, Nisan 2010’da
gerçekleştirdikleri bir referandumla Yavaşkent olma sürecini başlatan
Akyakalılar için bir kat daha önemlidir. Çünkü Yavaşkent olmanın ilk koşulu,
yerel yönetimin karar alma süreçlerine halkın katılımıdır. Mevcut haliyle yasalaştığı
koşulda karar alma süreçlerine katılım fiilen engelleneceği için, tasarının
yerinden yönetim hakkı gözetilerek düzeltilmesini talep
ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder