30 Aralık 2014 Salı

Belediye'nin orman tahribatına karşı dilekçe


ULA BELEDİYE BAŞKANLIĞI


Konu: Akyaka Belediye Hizmet binası karşısında orman alanında yapılan çalışmaların durdurulması.

Akyaka Belediyesi hizmet binası karşısında, beldenin merkezinde yer alan orman alanı, içinde barındırdığı canlılar ve endemik bitki türleri ile korunması gerekli doğal bir yaşam alanıdır. Belde yaşayanları için nefes alma sahası, spor alanıdır.

Akyaka Dayanışması olarak Başkanlığınıza 15.12.2014 tarihli 1254 kayıt numarası ile verdiğimiz dilekçemizde, Akyaka’da doğanın ve ortak yaşam alanlarının korunduğu bütünleşik bir yönetim planlamasının katılımcı süreçlerde hazırlanmasını talep etmiştik. Dosyamızın teslimi sırasında, Belediye Başkanımız ve bir Meclis üyemizin de hazır bulunduğu görüşmede ilgili alanda bitki örtüsünün “temizlenerek”, “vatandaşların hizmetine” açılacağı bilgisi üzerine, bu konudaki hassasiyetlerimizi ifade etmiştik.

Gerek görüşmemiz sırasında, gerekse dilekçemizde ifade ettiğimiz duyarlılığımıza karşın, söz konusu orman alanında bitki örtüsünün yok edilmesi çalışmasına başlanmıştır.

Akyaka’nın merkezinde korunması gereken orman alanını, piknik ve otopark alanı yapmak, şimdiye kadar yürütülen içeriksiz, plansız turizm anlayışında ısrar etmek anlamına gelmektedir. Kentin merkezini günübirlik turizmcilerin kullanımına açmak, Özel Çevre Koruma Bölgesi içindeki biyolojik çeşitliliği yok etmenin yanında,  Akyaka’nın yaz aylarında yaşadığı yığılmayı, trafik karmaşasını ve yangın riskini arttıracaktır. Geçtiğimiz yaz sezonunda ilgili alanın bir bölümünün aynı şekilde kullanıma açılması, konulan yasaklama levhalarına rağmen, herhangi bir cezai yaptırım uygulanmadığı için ziyaretçiler tarafından otopark, kamp ve tuvalet alanı olarak kullanılmış, Akyakalıların ve tatilcilerin büyük tepkisine yol açmıştır. Belediyenin hatadan ders çıkarılmadığını gösteren, uygulamayı tüm orman alanına genişletme girişimi, sorunun katlanarak büyümesine yol açacağı çok açıktır.

Akyaka için sakin kent felsefesine uygun, doğal yaşam alanlarının korunduğu, alternatif turizm politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Piknik yapmak isteyen ziyaretçiler için Azmak kıyısı ve belde merkezinden uzak alanlar düzenlenmelidir.

Ülkemizde, iktidarın doğayı kapitalizmin hizmetine sunması, doğa tahribatlarına karşı duyarlı kesimleri “çapulcu”, “marjinal” olarak değerlendirmesi, “ben bilirim, işime kimseyi karıştırmam” zihniyetinin neler kaybettirdiği görülmüştür.

Ula Belediyesi, Akyaka’nın doğasında kalıcı tahribata neden olacak bu girişimiyle, pratik olarak iktidarla aynı dünya görüşünün paylaşıldığı ikinci bir “Yalova örneği” yaratacaktır. Belediyenin kaybı yalnızca Akyaka’nın duyarlı insanlarının desteğini yitirmekle sınırlı kalmayacak, bu tahribatın siyasal sonuçları da olacaktır. CHP bu örnekle bir kez daha iktidara yönelttiği eleştirileri samimiyet ve inandırıcılık sınavına sokacaktır.

Yaşadığımız alanlara sahip çıkan bizler, ormanda başlatılan tahribatın durdurulmasını, alanın korunmasını, kentte yaşayanların hassasiyetlerini, taleplerini hiçe sayarak hizmet verme anlayışından vazgeçilmesi talebimizi bir kez daha dikkatinize sunuyoruz.

Bilgilerinize arz ederiz. 30.12.2014
                                                                                              
AKYAKA DAYANIŞMASI


İLETİŞİM
Hüseyin UYGUN
İnişdibi Caddesi
Sarnıç Sok. No.3
Akyaka/Ula/Muğla




17 Aralık 2014 Çarşamba

13 Aralık 2014 Cumartesi

Akyaka'da doğa ile dost, katılımcı bir yerel yönetim talebi

Akyaka Dayanışması, Akyaka'da doğa ile dost, katılımcı bir yerel yönetim anlayışının hayata geçirilmesi için Ula ve Muğla Büyükşehir Belediyelerine kapsamlı birer dosya sundu. Ula Belediyesine verilen dilekçenin kopyası aşağıdadır (Büyükşehir Belediyesine verilen dilekçe de aynı içeriktedir). 



ULA BELEDİYE BAŞKANLIĞI


Konu: Akyaka’da koruma amaçlı imar planı ve çevre düzenleme projeleri bütünleşik yönetim planının oluşturulması.

Akyaka, sahip olduğu zengin biyo-çeşitliliğin, tarihi ve doğal değerlerinin korunabilmesi için 1988 yılında Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir.

Özel Çevre Koruma alanı ilanını takiben ilgili Bakanlıkça, alanının korunmasına yönelik alt yapı, üst yapı yatırımları, imar planları yapılmış, üniversiteler ve kamu kurumları, sivil toplum örgütleri işbirliğiyle projeler yapılmış, yönetim planları oluşturulmuştur. Bu çalışmaların başlıcaları ; “Gökova İç Körfezi ve Sedir Adası Bütünleşik Kıyı Yönetimi Planının Hazırlanması ve Uygulaması Projesi[1] ve “Deniz ve Kıyı Alanları Yönetimi Projesi[2]   dir.

Akyakalıların katılımcı süreçler sonucunda oluşturdukları, ortak aklın ifadesi  “ Akyaka Vizyonu”  “Doğaya Saygılı, Mimari Yapısını Koruyan, Hizmet Altyapısı Güçlü, Sürdürülebilir ve Alternatif Turizme Odaklı, İnsanların Birlik ve Beraberlik İçinde Ortak Hareket Edebildiği Akyaka ” olarak belirlenmiştir. Bu Vizyon, Akyaka Belediyesi’nin Stratejik Planı’nın temeli olmuştur.[3]  (Bkz. Ek-1). Akyakalıların yerel yönetimin karar alma süreçlerine katılımına aracı olmak üzere 2008 yılında Akyaka Kent Konseyi kurulmuştur. Kent Konseyi’nin girişimi ile Akyaka Yerel Yönetim İlkeleri hazırlanmıştır. 2009 Yerel Seçimleri öncesinde seçime katılan Belediye Başkan Adayları bu ilkelerin altını  halkın huzurunda  birlikte imzalayarak Akyaka Yerel Yönetim Sözleşmesini’ne  dönüştürmüşlerdir. [1] (Bkz. Ek-7)

Akyaka Vizyonu’nun gerçekleşmesi için çok uygun bir çerçeve program sunan Uluslararası Yavaş Kentler Birliği’ne (Cittaslow) üyelik düşüncesi, Akyaka Kent Konseyi’nin öncülüğünde yapılan hazırlık ve bilgilendirme çalışmaları sonucu halk referandumu ile kabul edilmiş, birliğe sunulan dosyanın kabul edilmesiyle Akyaka, Uluslararası Yavaş Kentler Birliği’ne (Cittaslow) üye olmuştur. (Bkz. Ek-2)

Cittaslow  kriterleri arasında önemi bulunan yaya öncelikli ve güvenli trafik hareketinin sağlanabilmesi, bisikletin daha yaygın bir ulaşım aracı olarak kullanılmasına yönelik, Atılım Üniversitesi akademisyenlerinin Akyaka Kent Konseyi’nin alan desteği ile “Katılımcı Yerel Yönetim ve ‘Yavaş Şehir’ Uygulama Gereksinmeleri Çerçevesinde Akyaka Beldesi Örnek Alan Araştırması” proje çalışması gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında belde sakinleri ile yapılan toplantılar sonucu, belediye binasının altında kalan alanın trafiğe kapatılması ve Atatürk Caddesi'nin ulaşım ve trafik sisteminin kısa dönemde iyileştirilmesi için öneriler getiren bir rapor hazırlanmıştır. [4] ( Bkz. Ek-3)

Cittaslow  eylem planlarının katılımcı bir süreçte oluşturulması için Akyaka Belediyesi ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla bir Sakin Kent Yönergesi hazırlanmış ve imzalanmıştır. (Bkz. Ek-2). Ancak, Muğla’nın Büyükşehir olması ile birlikte Akyaka Belediyesi kapanmış, Cittaslow  kriterlerinin gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmamış  ve Akyaka’nın Cittaslow statüsü belirsizliğe sürüklenmiştir.

Akyaka’nın yerel yönetim anlayışı, benimsenen vizyon cümlesi ve  Cittaslow düşüncesinden uzaklaşmıştır. Artan turizm ile oluşan rant baskısı, doğal taşıma kapasitesinin sınırlarını zorlamaya başlamıştır.  Bugün Akyaka, kimliğinin en önemli öğeleri olan doğal ve mimari zenginliklerini yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Halkın ortak yaşam alanları, zeytinlikler özelleştirilerek imara açılmaya çalışılmaktadır (Bkz. Ek-4). Hassas bir eko-sistem olan Azmak, ÖÇK ve Kıyı Kanununun gerekleri yerine getirilmediği için her gün biraz daha yok olmaktadır. (Bkz. Ek-5).  Orman alanları çöp ve moloz atıklarıyla kirletilmektedir (Bkz. Ek-6). Yaya dostu politikaların eksikliği nedeni ile her yıl artan araç trafiği yönetilememekte, günübirlik çözüm arayışları ile orman alanları, Azmak kenarı otoparklara dönüştürülmekte, caddeler gittikçe daha fazla araç işgali altına girmektedir. Kaldırımlar, yürüyüş ve bisiklet yolları ya çok yetersiz, ya da tamamen planlama dışında bırakılmıştır. Rekreasyon alanları, çocuk oyun alanları, halkın sosyalleşmesine yarayacak açık ve kapalı kültürel mekanlar yok denecek kadar azdır.

Ne yazık ki ÖÇK Bölgesi ve Yavaş Kent olması, doğayla dost, katılımcı bir yerel yönetim iradesi ortaya konulamadığı için Akyaka’nın olumsuz gelişimini engelleyememektedir. Hükümetin doğa koruma alanlarını dahi özelleştirmeyi, yatırımlara açmayı öngören politikaları da sorunu ağırlaştırmaktadır.

Olumlu tarafından bakıldığında, Akyaka’nın dünyada benzeri az bulunan doğal ve kültürel zenginliklerinin bilincinde olan yerel sivil toplum kesimleri, bu olumsuzluklara karşı etkin mücadeleler yürütmektedirler. Bu çalışmalar arasında Akyaka Kent Konseyi’nin girişimi ile Akyaka’nın Uluslararası Yavaş Kentler Birliği’ne üye olması, Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun girişimi ile yapılan Azmak Sempozyumu, Azmak’ın Kıyı Kanununa dahil edilmesi girişimleri ve orman içinde açılan çöplük alanın kaldırılması, Akyaka Dayanışması’nın girişimi ile kamuya ait zeytinlik alanın özelleştirilmesine, imara açılmasına karşı yürütülen çalışmalar ve  Akyaka Orman Kampı’nda Kıyı Kanunu’na aykırı uygulamalara karşı verilen mücadeleler sayılabilir.

Muğla’nın Büyükşehir statüsü kazanması ve belde belediyesinin kaldırılması ile Akyaka’ya ilişkin kararlar sorumlulukları dahilinde Ula ve Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmeye başlanmıştır.

Akyaka’nın değerlerinin korunabilmesi ve geleceğe aktarılabilmesi için, 2863 sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu Md.17 ( Değişik: 14/07/2004-5226/8 md.) “Sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları ile koruma amaçlı imar planı”, 5393 sayılı Belediye Kanunu,  Md.73 Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu Md.7 b ve e bentleri dikkate alınarak mevcut doğal ve arkeolojik SİT alanları, Özel Çevre Koruma alanı statüsünün gereklerinin yapılması, koruma amaçlı özel alan ilan edilmesi, bütünleşik yönetim planı oluşturulmasının alanın bütün olarak korunmasında çözüm olacağını düşünüyoruz.

Akyaka Dayanışması, Akyaka’da yıllardır doğayla dost, yüksek yaşam kalitesi için mücadele eden sivil toplum kesimlerinin bir araya gelerek oluşturdukları bir platformdur.

Akyaka Dayanışması olarak, Akyaka’nın sahip olduğu zenginliklerin korunması ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi için yerel yönetimin karar alma süreçlerine katılarak önemli katkı sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Zira yıllardır bu mücadele içinde yer alan bireyler ve sivil toplum örgütleri olarak bölgemizin sorunlarını çok yakından tanıyoruz. Sivil toplumun mücadele sürecinde kazandığı bilgi birikimi ve deneyimin de Akyaka’ya zenginlik katan, yerel politikaların ve eylem planlarının oluşturulma sürecinde mutlaka değerlendirilmesi gereken önemde olduğuna inanıyoruz. Sayın Başkanlığınızın ve Belediye Meclisi’nin yeni stratejik planlama döneminde aşağıdaki taleplerimizin dikkate alınmasının hem bölgemiz, hem de ülkemiz için gurur kaynağı olacak örnek bir katılımcı yerel yönetim anlayışının hayata geçirilmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz:

1)  Kamusal bir alan ve zeytinlik olan 3841 sayılı parselin imara kapatılması,zeytin ağaçlarının kesilmesi gibi geri dönülmez bir tahribata meydan vermemek için halen işlemleri devam eden özelleştirmesinin derhal durdurulması, kamusal alanların özelleştirilmesine izin verilmemesi,

2) Kadın Azmağı’nda doğal yaşam alanlarının işgaline ve tahrip edilmesine izin verilmemesi, Kıyı Kanunu’na aykırı uygulamalara son verilmesi, Azmağın kıyı kenar çizgisinin tespitinin tamamlanmış olması 6 nedeniyle teknik ayrıntıların ilgili daireden talep edilerek, kıyı kenar çizgisinin gereğini yapacak ilgili Belediye birimlerinin harekete geçirilmesi, Akyaka Belediyesi döneminde planlanan, “Azmak kıyı bandında bir yürüyüş yolu” projesinin hayata geçirilmesi (Gökova-Akyaka’yı Sevenler Derneği’nin  yaban hayata saygılı proje önerisinin dikkate alınması [5]

3)   Akyaka İmar Planında orman içlerinde tahribata yol açan yol planlarının iptal edilmesi

4)   Akyaka’nın kent kimliğinin önemli parçası olan Çakırhan Mimarisi’nin yozlaşmasının önüne geçilmesi  (ortak yaşam alanlarının korunması, imar suistimallerine izin verilmemesi, yeni yerlerin imara açılmaması, yürürlükteki imar plan hükümlerinde bodrum katlarda olduğu gibi yoruma açık bölümlerin gözden geçirilerek hakkaniyetli, suistimale izin vermeyecek bir netliğin sağlanması),

5)  Akyaka’nın Yavaş Kent Statüsü’nü devam ettirmesi, yaşam kalitesinin arttırılması için eylem planlarının yapılması
  • Doğanın korunması (Azmakların, ormanların, denizin, kıyı alanlarının, bahçe ve tarım alanlarının korunması için eylem planları)
  • Yerel ve organik üretimin desteklenmesi, slowfood uygulamaları
  • Kendine yeten, temiz enerji kaynaklarına yönelim
  • Yaya dostu kent olmanın hedeflenmesi (yürüyüş ve bisiklet yolları, etkin toplu taşıma, motorlu araçlara kapalı alanlar oluşturulması, özel araç kullanımını caydırıcı önlemler)
  • Doğayla dost turizm anlayışının geliştirilmesi
  • Yavaş Kent kültürünü yaygınlaştırmayı/geliştirmeyi hedefleyen etkinlikler (Yavaş Kent Festivali)

6)  Katılımcı, yerinden yönetim anlayışının hayata geçirilmesi (Ula Kent Konseyi, Akyaka Mahalle Meclisi yapılarının oluşturulması, Belediye meclis toplantılarının halka açık yürütülmesi, halkın katılımının teşvik edilmesi, katılımı kolaylaştıracak pratik olanakların sağlanması)

Dileğimiz; katılımcı yerel yönetim mekanizmalarının oluşturularak beldemizin sorunlarına sivil toplum kesimlerinin etkin katıldığı süreçlerde yerel yönetimle birlikte kalıcı çözümler üretilmesidir. Eşsiz güzellikteki doğamızı ve ortak yaşam alanlarımızı koruyarak gelecek nesillere aktarma konusunda Akyaka Dayanışması olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırız. 8.12.2014
   AKYAKA DAYANIŞMASI


EKLER:

1)      Akyaka Belediyesi Stratejik Planı
2)      Yavaş Kent Çalışmaları (Akyaka Kent Konseyi, Akyaka Belediyesi)
3)      Katılımcı Yerel Yönetim ve ‘Yavaş Şehir’ Uygulama Gereksinmeleri Çerçevesinde Akyaka Beldesi Örnek Alan Araştırması  (Dr. Cumhur Aydın, Atılım Üniversitesi)
4)      Zeytinliğin imara açılmasına ve özelleştirmesine karşı girişimler
5)      Azmak tahribatlarını  önlemeye yönelik girişimler
6)      Ormanların çöp depolama alanı olarak kullanılmasına karşı girişimler
7)      Akyaka Yerel Yönetim Sözleşmesi
8)   CD (Bu dosyanın ekinde bulunan ya da atıfta bulunulan tüm belgelerin elektronik kopyalarını  içerir)


15 Kasım 2014 Cumartesi

Akyaka’da Yırca’yla Dayanışma için Aşure Günü

Akyaka Dayanışması, 15. Kasım 2014’de Zeytin Park’ta Yırca’da 6000 zeytin ağacının kesilmesini protesto etmek ve Yırcalıların mücadelesine destek ifade etmek üzere aşure günü düzenledi. Akyaka Dayanışması üyeleri birlikte hazırladıkları malzemelerle zeytinlikte yaktıkları ateşte aşure pişirdiler. Akyaka, Muğla, Marmaris, Fethiye, Gökova, Ataköy,Çiçekli, Kızılyaka ve Portakallık’tan yüzün üzerinde yurttaşın katıldığı etkinliğe, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nden yetkililerin de katılması dikkati çekti.


Akyaka Dayanışması, 2013 Temmuz ayından beri Akyaka’da zeytinlik olan 20 dönümlük kamusal alanının özelleştirilerek imara açılması girişimine karşı mücadele ediyor.  Dayanışma adına Serdar Denktaş mücadele sürecini özetledikten sonra basın açıklamasını okudu. Söz alan diğer konuşmacılar doğayı ve ortak yaşam alanlarını özel sermayenin hizmetine sunmak isteyen anlayışı protesto ederek bu girişimlere karşı toplumsal mücadelenin önemini vurguladılar.

















Akyaka Dayanışması'nın Yırca ile Dayanışma Basın Açıklaması

Doğa’ya ve ortak yaşam alanlarına yalnızca rant gözü ile bakan hükümet, doğal yaşam alanlarını talan etme girişimlerini tüm şiddeti ile sürdürüyor. Son olarak Yırca’da 6000 zeytin ağacı hukukla birlikte katledildi. Doğa’nın ve yaşamın düşmanı termik santrallara bir yenisini daha eklemek için.. Hükümet, köylülerin yıllardır geçimlerini sağladıkları zeytinliklerini, yalnızca savaş koşullarında uygulanan “acele kamulaştırma” yasasını devreye sokarak ellerinden almış, adeta doğaya ve kendi halkına savaş açtığını ilan etmiştir. Yırcalıların yaşam alanı zeytinlikler, Zeytin Koruma Yasası’nı da hiçe sayarak Kolin Şirketi’ne peşkeş çekilmeye çalışılmıştır.

Akyaka Dayanışması olarak geçen yıl Temmuz ayından beri  ortak yaşam alanımız olan zeytinliğimizin özelleştirilmesine ve imara açılmasına karşı mücadele etmekteyiz. Akyaka’da halkın ortak yaşam alanı, yine hukuk katledilerek betonlaştırılmak istenmektedir. Aynen Yırca’da ve ülkemizin birçok bölgesinde olduğu gibi.


Bugün hem Yırca’lı dostlarımızla dayanıştığımızı göstermek, hem de zeytinliklerimizi talan etmenin yolunu açmak için Zeytin Koruma Yasası’nı değiştirme girişimlerini protesto etmek üzere birlikte hazırladığımız aşuremizi can dostlarımızla paylaşıyoruz. Yırca’da kesilen zeytin ağaçlarının ahını içimizde hissederek pişirdiğimiz aşuremizin bereketli olmasını diliyoruz.

Akyaka Dayanışması, 15. Kasım 2014

5 Kasım 2014 Çarşamba

Bilgi Edinme Yasası ve Kamu Denetçiliği Kurumu

Serdar Denktaş

Devletin toplumla kurduğu vesayetçi ilişkiyi, kamuya hizmet etmek için oluşturulmuş kurumlarının işleyişinde açıkça görebiliriz. Kamu kuruluşları, kamuya açık olması gereken bilgileri adeta devlet sırrı gibi toplumdan saklarlar, bilgi talep edildiğinde de çoğunlukla sağırlaşırlar. Yasalara aykırı işleyişlerinden şikayet edildiğinde sonuç almak ise oldukça zordur. Kamu kurumları, toplumun denetleyebilmesine imkan sağlayacak şeffaflık ve hesap verebilirlikten epeyce uzaktırlar. Yurttaşların kurumların yasal haklarını çiğnediği durumlarda başvurabileceği denetleyici kurumlar da oldukça azdır. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde AB mevzuatına uyum sağlamak ve devletin şeffaflık ve hesap verebilirliğini arttırmaya yönelik, yetersiz de olsa bazı yeni yasalar çıkarılmış, yeni kurumlar oluşturulmuştur.

Oluşturulan bu yeni mekanizmaların, ya henüz yeterince bilinmemesi ya da devletin bildik keyfi işleyişinden  bıkkınlık nedeni ile pek fazla kullanılmadığı söylenebilir. Kişisel deneyimlerimden yola çıkarak, özellikle insan hakları, ekoloji ve kent mücadelesi veren kesimlerin kamu kurumlarının işleyişini sorgulamak ve ihlal edilen haklarını geri almak üzere başvurabilecekleri bazı kurumsal yapılardan ve yasalardan söz etmek istiyorum.

Başbakanlık İletişim Merkezi  (BİMER):
Kamu kuruluşlarının işleyişlerinin kamu yararına olup olmadığını denetleyebilmek için bu kuruluşların herşeyden önce şeffaflık ilkesi ile çalışıyor olması gerekir. Buna yasal zemin sağlamak üzere 25.4.2004 tarihinde 4982 Sayılı Bilgi Edinme Yasası yürürlüğe girmiştir. Yasa kapsamında vatandaşların kamu kurumlarının işleyişi ile ilgili bilgileri talep etmelerini ve gerektiğinde şikayetlerini iletmelerini kolaylaştırmak üzere Başbakanlık İletişim Merkezi  (BİMER) kurulmuştur. BİMER aracılığı ile vatandaşların internet üzerinden de başvuru yapabilmeleri olanaklı hale gelmiştir. Yazılı başvurulara göre çok daha etkin ve hızlı çalışan bir sistemdir ve verilen  takip numarası ile başvuru sahibinin başvurusunun geçtiği aşamaları izlemesi mümkündür. Başvuru sahibine isterse, kurumsal yazışmalarda kimliğini gizleme seçeneği de tanınmıştır. BİMER başvuruları http://www.bimer.gov.tr/ adresinden yapılabilir. Kurumlara dilekçe ile yapılan doğrudan başvurulara göre en önemli farkı, başvurunun yöneltildiği kurumun tutumunun bağlı olduğu üst kurumlar tarafından izleniyor olmasıdır.

Eskiden dilekçelere cevap verip vermemek kurumun keyfine bağlı iken, bu yasa ile 30 gün içinde cevap verme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bu hükme uyulmadığı durumda kusuru bulunan görevliler için yasada disiplin cezası dışında bir yaptırımın öngörülmediğini de belirtmek gerekir. Yasal süre içinde cevaplanmayan ya da hiç cevaplanmayan dilekçelerin sayısı bu yasaya rağmen hala az değildir. Böyle durumlarda Bilgi Edinme Değerlendirme Kurumu devreye sokulabilir.

Bilgi Edinme Değerlendirme Kurumu (BEDK):

Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan başvurudan sonuç alınamazsa; yani 30 gün geçmesine rağmen cevap gelmemişse, ya da cevap tatmin edici değilse başvurulabilecek kurumdur. Bu Kurum, başvurunun yapıldığı kurumun tutumunun Bilgi Edinme Yasası’na uygun olup olmadığını değerlendirerek, vatandaşın haklı olduğu durumda talebinin yerine getirilmesi için ilgili kurum nezdinde girişimde bulunur. BEDK’ya başvuru, Kurumun web sitesinden indirilebilen formu doldurup  posta ile  göndererek yapılabilir. Şikayete sözkonusu olan kurumdan verilen olumsuz cevaptan sonraki 15 gün içinde başvurunun yapılması gerekiyor. Şikayet engeç 30 gün içinde değerlendirilerek sonuca bağlanıyor. Ayrıntılı bilgi için www.bedk.gov.tr

Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Kurumu (KDK):
Kamu hizmeti alırken haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız başvurabileceğiniz bir kurumdur. KDK'ya başvurmadan önce ilgili idareye başvurulmuş ve sorunun çözülememiş olması gerekiyor.

6328 Sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, İdarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını denetlemek üzere çıkarılmıştır. 28.3.2013 tarihinde yürürlüğe giren Uygulama Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde menfaati ihlal edilen gerçek ve tüzel kişiler Kuruma şikâyet başvurusunda bulunabilir. Ancak, şikâyetin insan hakları, temel hak ve özgürlükler, kadın hakları, çocuk hakları ve kamuyu ilgilendiren genel konulara yönelik olması hâlinde menfaat ihlali aranmaz. Dilekçeler Kuruma Valilikler bünyesindeki ofisler aracılığı ile  veya mektup, faks ve e-posta ile ulaştırılabilir. Başvuru dilekçesi Türkçe dışındaki dillerde de hazırlabiliyor. Elektronik ortamda başvuru için e-posta adresi ve şifre ile önce sisteme kayıt olmak gerekiyor. Ayrıntılı bilgi ve başvurular için http://ebys.ombudsman.gov.tr/eBasvuru/BasvuruGiris.aspx

3 Kasım 2014 Pazartesi

Kent, Kültür ve Demokrasi Muğla Forumu'nun Ardından



Foto: Kazım Yılmaz
TMMOB Mimarlar Odası'nın  düzenlediği  ve 31 Ekim - 1 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen Kent, Kültür ve Demokrasi Buluşmasında Muğla Bölgesi'nde kıyı, doğa ve ortak yaşam alanlarını rant alanlarına dönüştüren ve tahrip eden gelişmeler birçok boyutu ile ele alındı. Yerel mücadeleler veren sivil toplum kesimleri de seslerini duyurma imkanı buldular. 

Akyaka Dayanışması olarak biz de, Prof. Dr. Ruşen Keleş'in yönettiği oturumda Akyaka, Akbük ve Gökova'da kent ve doğayı tehdit eden gelişmeleri içeren bir sunum yaptık. Oturum sonrasında Büyükşehir Belediye Başkanımız Osman Gürün ile Akyaka'daki imar sorunlarını görüştük. Akyaka Belediyesinin ormanda çöp dökerek açmaya çalıştığı ve Akyaka Yerel Yönetim Platformu'nun girişimi ile durdurulan yolun imar planından çıkarılması, Zeytin Park'ın imara kapatılması ve Azmak tahribatlarının önlenmesi gibi taleplerimizi bir kez daha gündeme getirdik. Osman Gürün, B.Şehir Belediyesinin ilgili birimlerinin yetkilileri ile bizi tanıştırarak bu konuları görüşmenin yolunu açtı. Umarız önümüzdeki günlerde yapacağımız görüşmeler Akyaka'ya kimliğini veren doğal ve kültürel değerlerin korunarak gelecek kuşaklara ulaştırılması mücadelemize katkı sağlar.
Foto: Dilek Bulut

Buluşmanın ikinci gününde Muğla Mimarlar Odası ve Akyaka Dayanışması olarak birlikte, Kadın Azmağında Kıyı Kanunu'nun gereklerinin yerine getirilmesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan talep eden bir imza kampanyası düzenledik. Dilekçemizde Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı'nın kanun kapsamına alınmasından sonra Azmak kenarında işgallere son verilmesini, doğal yaşamı tahrip eden girişimlere izin verilmemesini ve Yönetim Planı hükümlerinin eksiksiz uygulanmasını talep ettik. Başta B.Şehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve TMMOB Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu olmak üzere çok sayıda katılımcı imzaları ile destek verdiler. Dayanışmaya katkı veren herkese teşekkür ediyoruz.

Serdar Denktaş
Akyaka Dayanışması

"Gökova Özel Çevre Rant Bölgesi mi Oluyor ?" başlıklı sunumu indirmek için tıklayın

21 Ekim 2014 Salı

Akyaka'da Kıyı Kanunu ihlali resmen kabul edildi

Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın işletmekte olduğu Akyaka Orman Kampında Kıyı Kanununa aykırı olarak Taş Evlerin etrafını tel örgülerle çevirerek bu alanda halkın denize erişimini apart sakinleri dışında kalan halka yasaklaması, 31 Ağustos 2014 tarihinde Akyaka Dayanışması’nın düzenlediği bir yürüyüş ile protesto edilmiş ve bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyurulmuştu. Daha sonra vatandaşlar Muğla Valiliği ve Ula Kaymakamlığı’na verdikleri dilekçeler ile hukuksuzluğun giderilmesini talep etmişlerdi.

Ula Kaymakamlığı’ndan verilen cevapta, yapılan inceleme sonunda Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın uygulamasının işletme sözleşmesine uygun olduğu belirtiliyor. Ancak, sözleşmeye uygun olan uygulamanın aslında Kıyı Kanununa aykırı olduğunun da tespit edildiği bildiriliyor. Özetle; Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın işletme sözleşmesinin hukuka aykırı yapıldığı resmen kabul edilmiş oluyor.

Kaymakamlıktan verilen cevapta ayrıca; Orman Kampındaki hukuka aykırı uygulamaların giderilmesi ve Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın işletme sözleşmesinin değiştirilmesi gerektiğinin rapor edilerek gereğinin yapılması için Muğla Orman İşletme Müdürlüğü'ne gönderildiği bildiriliyor.

Kaymakamlıktan gelen cevabın kopyası aşağıdadır:



27 Eylül 2014 Cumartesi

Basında Azmakların Kıyı Kanunu Kapsamına Alınması

Akyaka’da Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı kurtuldu - Milliyet, 23.9.2014 
MUĞLA’nın Ula İlçesi Akyaka Mahallesi’nde her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin akınına uğrayan ’Kadın Azmağı’ ve ’Akçapınar Azmağı’, Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun girişimi ile Kıyı Kenar Kanunu’na dahil edildi. Bu kararla azmak boyunca yapılan restoranların ve kafelerin kaldırılması gündeme geldi.  >>>

Akyaka, kıyı kanunu ile kurtuldu - Taraf , 23.9.2014
Gökova'nın doğa harikası Akyaka’daki azmaklarda tesis kirliliği sona eriyor. Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun girişimi sonuç verdi ve iki azmak, Kıyı Kanu- nu’na dahil edildi. Buralardaki tesislerin yıkılması gündemde  >>>

Kadın Azmağı'nda kurtuluş umudu -  Hürriyet Ege, 22.9.2014 
Farklı hayvan türleri, bitki yapısının çeşitliliği ve berrak akan suyuyla doğal bir akvaryumu andıran azmağı son 5 yılda yaklaşık 1 milyon turist gezdi. Bu doğa cennetinin turistlerin akınına uğraması azmak çevresinde zaman içinde çok sayıda restoran ve kafenin açılmasına neden oldu. Bu durum doğa dostlarının tepkisini çekti.  >>>

Akyaka'da Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı Kurtuldu -  Haberler.com,  22.9.2014
Muğla'daki 'Kadın Azmağı' ve 'Akçapınar Azmağı', Akyaka Yerel Yönetim Platformu'nun girişimi ile Kıyı Kenar Kanunu'na dahil edildi.   >>>

25 Eylül 2014 Perşembe

Muğla Valiliği'nin cevabı kamuoyunu tatmin etmekten uzak !


Akyaka Dayanışması'nın Açıklaması

Yurttaşların Muğla'ya Hizmet Vakfı'nın Akyaka Orman Kampı'nda Kıyı Kanunu'nu ihlal eden uygulamaları üzerine BİMER'e yaptıkları şikayetlere Muğla Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden yanıt verildi.  Akyaka Dayanışması'nın 31 Ağustos 2014 tarihli basın açıklamasına da cevap niteliği taşıyan bu yanıt kamuoyunu tatmin etmekten uzaktır. Yukarıdaki bağlantıda tam metni bulunan cevapta aşağıdaki hususlar dikkat çekicidir:

1) “Bahse konu taşevler bölgesinde sağlanan kontrollü serbestlik uygulaması akşam saat 20:00'den sonra yapılmaktadır.”

Tel örgülerle çevrilmiş alanda kapılara yerleştirilen levhalarda hiçbir şekilde kontrollü serbestlik uygulamasından söz edilmemekte, aksine “apart sakinleri dışında giriş yasaktır” ve “dikkat köpek var” uyarıları ile gün boyu halk bölgeye girişten caydırılmaya çalışılmaktadır. Kıyı Kanunu açıktır: halkın kıyıya erişimi önünde tel örgü, duvar vb. engeller oluşturulamaz.  Ayrıca ilgili kanun maddesinde  “kontrollu serbestlik” şekline bir uygulama tanımlanmamıştır.

2) “Bahsi geçen kapı ve tel örgü geçmişte mevcut olan ve etrafı doğal bitki örtüsüyle sınırlı alandaki taş evlerin giriş kapılarıdır.”

Tel örgü ve demir kapıların doğal bitki örtüsü ile sınırlı alanda yapıldığı doğru değildir. Bölgenin önceki dönemde serbest olan üç girişi de engellenmiştir: merdivenlerin olduğu giriş tel örgülerle tamamen iptal edilmiş, diğer iki girişte ise demir kapılar ve yasak levhaları ile halkın kullanımına engel oluşturulmuştur.

3) “Alana araçlarıyla girmeyi alışkanlık haline getirmiş ziyaretçilerin girişlerine izin verilmemektedir. Çünkü kıyı ve plaj alanı dışında yer alan Taş evlerde kalan misafirlerin her türlü güvenliklerinden işletmemiz sorumludur.”

Kamp alanına giriş çıkışlar  kampın ana girişlerinde kontrol edilmektedir. Kamp alanı içindeki Taş Evler’in tel örgülerle çevrilerek bu bölge için ayrı bir güvenlik sisteminin oluşturulması, bu alanın kullanımının özelleştirilerek ayrıcalıklı hale getirilmek istendiği anlamına gelmektedir. Bu bölgeye araçla giriş istenmiyorsa, araç girişinin yasak olduğuna dair bir levha konulabilirdi. Bunun yerine apart sakinleri dışında halkın bölgeye araçla veya araçsız girişinin tamamen yasaklanması yoluna gidilmiştir. İşletme, yalnızca Taş Evleri değil, tüm kamp alanını kullananların güvenliğinden sorumlu olmalıdır. 

İşletme, kıyıya erişim hakkını Taş Evler’de kalanlar ve diğerleri şeklinde ayırarak bir kısım kullanıcıyı ayrıcalıklı hale getirmektedir. Kıyı Kanunu açıkca herkesin kıyılara “eşit ve serbestçe” erişim hakkı olduğu söylemektedir.

4) “Alanda bulunan çadır ve karavan misafirlerimizin bakımını üstlendiği ve alana hayvan severler tarafından bırakılan köpeklerin serbest dolaşması bazen tehlike arz etmektedir, uyarı levhası bu nedenle konulmuştur”

İşletme, çadır ve karavan tatilcilerinin köpeklerin bakımını üstlenmiş olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmektedir. Taş Evler ve çadır/karavancı ayrımı yapıldığı, ikincilerin birinciler için tehdit oluşturduğu iması tekrarlanmaktadır.  Hayvanseverlerin alana bıraktıkları iddia edilen köpeklerin oluşturdukları tehditin  “Dikkat köpek var” uyarı levhası ile ortadan kaldırılmaya çalışılması ise ancak tebessümle karşılanabilecek ciddiyettedir. 

Muğla Valililiği, Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın yasalara aykırı uygulamalar içinde olduğu  iddialarına bizzat cevap vermeyip, Vakfın idaresinden gelen cevabı aynen iletmekle yetinmiştir. Muğla Valisi’nin yönetim kurulu başkanı olduğu bir kuruluşun yasaya aykırı uygulamalar içinde olması, Muğla Valiliği’nin kamuoyuna bizzat açıklama yapmasını gerektiren önemde  bir sorundur.  Zira Valilik, yasaların yerelde uygulanmasından sorumlu en üst düzeydeki kamu kurumudur.   Muğla Valiliği kendi yönetiminde olan bu Vakfın şikayet konusu uygulamalarını ciddiyetle inceleyerek kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapmalıdır.

Muğla Valiliği, tüm Muğla bölgesinde yurttaşların yoğun şikayetlerine konu olan, gerek Muğla’ya Hizmet Vakfı, gerekse diğer otel, restoran, vs. gibi özel işletmelerin neden olduğu Kıyı Kanunu ihlallerine son verilmesine ve halkın kıyıya erişiminin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik adım atmalıdır.

Akyaka Dayanışması

21 Eylül 2014 Pazar

Muğla'ya Hizmet Vakfı'ndan Açıklama

Yurttaşların Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın Akyaka Orman Kampında Taş Evler’in bulunduğu alanı tel örgülerle çevirmesi ve bu alana girişi evlerde konaklayanlar dışında halkın kullanımına kapatması ile ilgili BİMER üzerinden yaptıkları şikayetlere Muğla Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden aşağıdaki cevap gönderildi.

Muğla'ya Hizmet Vakfı İktisadi İşletmesi'nin 16.09.2014 tarih ve 211 sayılı yazısında; "Bahsi geçen eylemin Gökova günübirlik A tipi mesire yerini çadır ve karavan alanını ve taş evlerle ilgili uygulamaları kapsamaktadır. Bilindiği üzere 15 Temmuz 2013 yılında kiraladığımız mesire yeri kısa bir süre içerisinde tüm olumsuzluklar giderilmiş; plaj, kafeterya, büfe, çadır, karavan ve apart hizmetleri verilmeye başlamıştır. Yaptığımız hizmetler gerek Akyaka gerekse yerli ve yabancı misafirler tarafından takdir edilmektedir. Bahse konu olan taş evler bölgesinde işletmemiz sorumluluk alanında bulunan doğal plaj kısmı tamamen halka açık olup herhangi bir ücret alınmamaktadır. ücretsiz olarak halkın hizmetine sunulmaktadır ve kontrollü serbestlik uygulaması akşam saat 20:00'den sonra yapılmaktadır. Bahsi geçen kapı ve tel örgü geçmişte mevcut olan ve etrafı doğal bitki örtüsüyle sınırlı alandaki taş evlerin giriş kapılarıdır. Halka açıktır. Alana araçlarıyla girmeyi alışkanlık haline getirmiş ziyaretçilerin girişlerine izin verilmemektedir. Çünkü kıyı ve plaj alanı dışında yer alan taş evlerde kalan misafirlerin her türlü güvenliklerinden işletmemiz sorumludur. Alanda bulunan çadır ve karavan misafirlerimizin bakımını üstlendiği ve alana hayvan severler tarafından bırakılan köpeklerin serbest dolaşması bazen tehlike arz etmektedir, uyarı levhası bu nedenle konulmuştur. Alanın orman alanı olması hem işletmemiz hem de Orman İşletme Şefliği görevlilerince yangın ve diğer olumsuzluklara karşı korunmaktadır. Ayrıca mesire yeri özel kanunla belirlenmiş alanlar kapsamı içerisindedir. 8Orman Kanunu, ve Çevre Koruma Kanunu ve Sit alanı) Çadır ve karavan alanındaki fiyat uygulamaları Orman ve Su işleri Bakanlığının belirlediği fiyatlar ve bölgemizdeki çadır ve karavan ücretleriyle eş değerdedir. Ayrıca çadır ve karavan hizmeti alan engelli, kalp hastası ve diğer misafirlerimize indirim uygulanmaktadır." denilmekte olup; Bilgilerinizi rica ederim.


MUĞLA VALİLİĞİ BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

16 Eylül 2014 Salı

Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı artık Kıyı Kanunu Kapsamında..

Bir zamanlar Kadın Azmağı..

Serdar Denktaş

Hatırlatmak gerekirse; 2012 Kasım ayında Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun girişimi ile gerçekleştirilen “Azmak’ta Doğal Yaşam Yok Olmasın” başlıklı sempozyumla birlikte, Azmakların Kıyı Kanunu yönetmeliğinde nehir statüsünde sayılmadığı için kanunun koruması dışında kaldığı ortaya çıkmıştı.

Sempozyumdan sonra toplu bir dilekçe ile 13 Mayıs 2013’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığına başvurmuş ve bu durumun düzeltilmesini talep etmiştik. Bkz. http://akyakaninsesi.blogspot.com.tr/2013/05/kadn-azmag-ve-akcapnar-azmagnn-ky_13.html

Başvurumuza ilk olarak 21 Mart 2013’te, talebimizin bir sonraki planlama döneminde dikkate alınacağını bildiren olumlu bir cevap almıştık. Bkz: http://akyakaninsesi.blogspot.com.tr/2013/05/kadn-azmag-ve-akcapnar-azmagnn-ky_13.html

Günümüzde Kadın Azmağı...
Telebimizle ilgili gelişmeleri öğrenmek üzere 9 Eylül 2014’te BİMER üzerinden yeni bir dilekçe  verdim. Bu dilekçeye Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından verilen cevapta, Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı’nın kıyı kenar tespit çalışmalarının tamamlandığı ve artık kanun kapsamında değerlendirildiği bilgisi veriliyor. Cevap metninin kopyasını aşağıda bulabilirsiniz.

Azmak kenarında ve içinde yaşayan canlıların yaşam alanlarını işgal eden restoran, otel, kafe, otomobil ve günübirlikçilerin müdahaleleri bu kanun kapsamında yeniden değerlendirilmeli; kanuna aykırı uygulamalara son verilmelidir. Özel Çevre Koruma Bölgesinde yer alan Akyaka'da  ÖÇK Kuralları ve Kıyı Kanunu etkin uygulanmalıdır. Azmak'ta doğal yaşamın korunması için hepimiz üzerimize düşen yurttaş sorumluluğunu yerine getirmeli ve işgalcilere prim vermemeliyiz. Başka Kadın Azmağı yok !



Sayın ALPSERDAR DENKTAŞ ,

Bimer Başvuru Numaranız :727764

İlgi :09.09.2014 tarihli ve 727764 sayılı başvurunuz. İlgi başvurunuz ile, Muğla İli, Ula İlçesi sınırları içerisinde yer alan, Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağının 3621 Sayılı Kıyı Kanunu uyarınca nehir tanımına alınması ve süreçle ilgili tarafınıza bilgi verilmesi talep edilmektedir. Muğla İli, Ula İlçesi sınırları içerisinde yer alan, Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı kıyı kesimine ait kıyı kenar çizgilerinin bir kısmı 28.08.1986 tarihinde bir kısmı da 26.06.2013 tarihinde onaylanmış olup, söz konusu alanda kıyı özelliği gösteren kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık benzeri alanlar kıyıda kalacak şekilde sınırlanmıştır. Dolayısıyla, Kadın Azmağı ve Akçapınar Azmağı kıyı kesimi, kıyı kenar çizgisi tespitleri ile 3621 Sayılı Kıyı Kanunu uyarınca koruma altına alınmış olup, bu alanlara yönelik olarak ayrıca bir yönetmelik değişikliğine gerek duyulmamaktadır. Bilgilerinizi rica ederim.

MEKANSAL PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HARİTA VE EMLAK DAİRESİ BAŞKANLIĞI



31 Ağustos 2014 Pazar

Kıyılar Halkındır - Basın Açıklaması


Akyaka Orman Kampı’nın işletmesi, 2014 turizm sezonu ile birlikte Muğla’ya Hizmet Vakfı’na verilmiştir. Ancak adı geçen Vakıf, kamp alanında yer alan bungalovların bulunduğu bölgeyi tel örgülerle çevirmiş ve bu evlerde konaklayanlar dışında halkın girmesini, denizden yararlanmasını engellemiştir.  Daha da ileri giderek, bu bölgenin girişine astıkları “Apart sakinleri dışında giriş yasaktır” ve “Dikkat Köpek Var” tabelaları ile halkı yasal haklarını kullanmaktan adeta tehditle caydırmaya çalışmıştır. Kıyı Kanunu’nun 6.Maddesi şöyle demektedir: “Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz”.  Muğla’ya Hizmet Vakfı, açıkca bu yasayı çiğnemekte ve suç işlemektedir. Zira, söz konusu yasa bu tür uygulamalar için cezai yaptırım öngörmektedir.

Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın kuruluş amacının, Muğla’lı ev kadınlarının ekonomik ve sosyal koşullarının iyileştirilmesine katkı sağlamak olduğu iddia edilmektedir. Söz konusu “vakıf”; otopark, plaj, restoran otel, vs. işletmek gibi geniş bir yelpazede amacının dışında ticari faaliyetler yürütmekte, halkın kanunlarla verilmiş haklarını kullanmalarını engellemektedir.  Muğla’ya Hizmet Vakfı’nın Muğla’ya hizmet etmediği ortadadır. O zaman bu vakıf kimlere, bilemediğimiz hangi amaca  hizmet etmektedir?

Muğla Bölgesinde kıyı alanlarını halkın serbestçe kullanımı, özellikle Muğla’nın Büyükşehir olması ile birlikte gittikçe zorlaşmaktadır.  Daha önce Belediyelerin sorumluluğunda olan plajların işletmesi artık büyük oranda Muğla Valiliği bünyesinde kurulan MUÇEV ve Muğla’ya Hizmet Vakfı üzerinden yapılmaktadır. Ancak kamu ortaklığı ile kurulduğunu basından öğrenebildiğimiz bu işletmelerin web sitelerinde birbirleri ile olan ilişkilerine, ortaklıklarına, kimler tarafından yönetildiklerine, mal varlıklarına, kazandıkları  ihalelere, işletmesini ihalesiz olarak devraldıkları kamusal alanlara,  imza attıkları işletme sözleşmelerinin ayrıntılarına dair bilgilere ulaşmak mümkün değildir.  Şeffaf devlet ilkesi gereği kamunun erişimine açık olması gereken tüm bu bilgiler halktan gizlenmektedir. 

Muğla’ya Hizmet Vakfı’nı Akyaka Orman Kampı’nda halkın kıyıya erişimini engelleyen tel örgü ve kapıları derhal kaldırmaya davet ediyoruz.

Muğla Valiliği’ni, bünyesindeki Muğla’ya Hizmet Vakfı, MUÇEV gibi kamu ortaklığı ile kurulmuş tüm işletmelerin  faaliyetlerinin kuruluş amaçlarına uygunluğunu sağlamaya davet ediyoruz. Bu işletmelerin  yalnızca kamu yararı için çalışmaları, ihale, işletme ve yönetim şeffaflıklarının sağlanması için gereği yapılmalıdır.

Muğla bölgesinde kamu ya da özel şirketler tarafından kıyı alanlarına halkın erişiminin engellenmesine son verilsin, Kıyı Kanunu’nun gerekleri yerine getirilsin ! 

Akyaka Dayanışması olarak taleplerimizin takipçisi olacağız. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

31. Ağustos 2014

Akyaka'da "Kıyılar Halkındır" Protesto Eylemi




Geçen yıl Akyaka'da kamuya ait bir zeytinliğin özelleştirilmesinin durdurulması ve imara kapatılması için başlattığı mücadele ile gündeme gelen Akyaka Dayanışması  bu kez kıyılardaki engellemeleri protesto etti. Platform üyeleri, Akyaka Orman Kampında ve Muğla'nın kıyısı olan ilçelerinde halkın kıyı alanlarından yararlanmasını engelleyen ya da kısıtlayan uygulamalara karşı bir yürüyüş düzenlediler ve basın açıklaması yaptılar.

Orman Bakanlığı'na ait olan Akyaka Orman Kampının işletmesi bir süre önce Muğla Valiliği bünyesinde kurulan Muğla'ya Hizmet Vakfı'na devredilmişti. Bu işletme  birkaç hafta önce içinde orman içinde bungalovların ve denize girilebilen platformların bulunduğu bölgeyi tel örgülerle çevirerek girişine "apart sakinleri dışında giriş yasaktır" ve "Dikkat Köpek Var" tabelaları asmıştı.  Protesto eylemini gerçekleştiren Akyaka Dayanışması üyeleri, Muğla'da denize ve azmaklara kıyısı olan, Muğla'ya Hizmet Vakfı ve başka özel şirketler tarafından işletilen plaj, restoran, kafe gibi yerlerde vatandaşlardan giriş ücreti talep edildiğini, tel örgülerle kapatılarak, şezlong, masa, ile işgal ederek halkın kullanım alanlarını kısıtlandığını, Kıyı Kanunu'na aykırı bu tür özelleştirme girişimlerini protesto ettiklerini bildirdiler. 

Zeytin Park'ta  buluşarak afiş, pankart ve sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçen yaklaşık 60 kişilik grup önce halk plajına, daha sonra da Orman Kampına, tel örgülerle çevrilen alana girdiler. Pankartlarda "Yasakmış...Kıyımın Kenarı", "Ranta HİZMET, MUĞLA'ya Eziyet",  "Muğla'ya Hizmet bu mu la?", "Kıyılar Halkındır, Özelleştirilemez", "Kanun girmeyen kıyıya 'Hizmet' girer" sloganları dikkat çekti. Kamp alanındaki kampçıların da  destek verdiği grup tel örgülerle çevrili bungalov evlerin önüne geldi. Burada basın açıklamasının okunmasından sonra eylemciler topluca evlerin önünden denize atlayarak denizde "KIYILAR HALKINDIR, ENGELLENEMEZ" pankartı açtılar ve eylemlerine son veriler.

















 Basından... 


MUĞLA'nın Ula İlçesi Akyaka Mahallesi'ndeki işletmesi, Muğla Valiliği bünyesindeki Muğla'ya Hizmet Vakfı'na verilen Akyaka Orman Kampı'ndaki taş ve bungalov evlerin bulunduğu alanın tel örgü ve demir kapıyla çevrilip halkın sokulmaması tepkilere neden oldu.