29 Temmuz 2013 Pazartesi

Akyaka Dayanışması Kuruldu


24 Temmuz'da bir basın açıklaması ile taleplerini kamuoyuna duyuran Akyaka Dayanışması Platformu bileşenleri, 26 Temmuz'da  Muğla Mimarlar Odası'nda ilk toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda Akyaka'da özelleştirilmek ve imara açılmak istenen zeytinlik alanla ilgili mücadele sürecinde yürütülecek etkinliklerin çerçevesi oluşturuldu. Yürütme Kurulu'nun Akyakalı bileşenlerden oluşması ve etkinliklerde tüm bileşenlerin etkin katılımının sağlanması tam mutabakatla kararlaştırıldı.
Akyaka Dayanışmasının bireysel katkılara açık yerel bileşenler toplantısı 31 Temmuz Çarşamba günü saat 18:00'de Zeytin Park'ta yapılacaktır. Toplantıda Akyaka Dayanışmasının yürütme kurulu ve etkinlik programı oluşturulacaktır. Etkinliklerde katkı sunmak, yürütme kurulunda görev almak isteyen herkes davetlidir.

25 Temmuz 2013 Perşembe

Açık Radyo, Metropolitika 24 Temmuz 2013

Açık Radyo

Akyaka Dayanışması'nın basın açıklaması öncesi programa telefonla bağlandık

Bu hafta Korhan Gümüş ve Aysim Türkmen Metropolitika’da, dünya şehircilik ve hukuk tarihine geçebilecek tuhaflıkta ilerleyen, çok dikkatle izlememiz gereken ve iktidarın tepeden inmeci ve otoriter yönetim anlayışının kendini en net şekilde açığa vurduğu kamusal alana, kente ve sonunda topluma dair tahayyülünü açıkça ortaya koyan Yenikapı Meydan Projesi’ni ele aldılar.
Programın ikinci bölümünde Akyaka Dayanışması'ndan Serdar Denktaş konuktu. Akyaka'da Özel Çevre Koruma Alanı'nda bulunan 20 dönüm büyüklüğündeki kamusal alan olan bir zeytinliğin özelleştirilerek imara açılması konusunu konuştuk. 

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Akyaka’da “Beton Lobisi”ne Geçit Yok !


Akyaka’da özelleştirilmek ve imara açılmak istenen  bir kamusal alanla ilgili olarak Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun öncülüğünde Akyaka ve Muğla’dan sivil toplum örgütlerinin ve duyarlı bölge insanlarının bir araya gelerek oluşturdukları Akyaka Dayanışması Platformu bileşenleri, bugün yaklaşık 100 kişik bir katılımla bir basın toplantısı düzenleyerek taleplerini kamuoyuna duyurdu.  Toplantıya Akyaka, Gökova, Ula, Muğla ve Marmaris’ten de vatandaşlar ve Sivil Toplum Örgütleri temsilciler katıldılar.

Bir ay kadar önce Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın (ÖİB)  Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yer alan Akyaka’da halkın ortak yararlanma hakkı ve aslında zeytinlik olan bir yaklaşık 20 dönümlük hazine arazisini (3841 sayılı parsel) özelleştirme programına alması ve bu alanda bir imar planı değişikliğine giderek resmi gazetede yayınlaması ile Akyakalılar ayağa kalktı. 

Önce gerçek olmayan “toki evleri yapılacak” haberi ile dikkatler başka yöne çekildi. Akyaka Belediyesi kendi sınırları içinde yer alan bu hazine arazisini yasal hakkı olmasına karşın, açıklanmayan nedenlerle belediyeye katılmasını Maliye’den talep etmemiş ve sonunda da bu zeytinlik Özelleştirme İdaresi’nin eline geçmiş.  O da özelleştirme programına alarak bir imar plan değişikliğine gitmiş, yapılaşma yoğunluğunu arttırmış. Akyaka Belediye Başkanı aslında özelleştirmeye karşı olmadıklarını, buraya konut yapılmasını istediklerini ama ÖİB’nin değil kendi planlarının uygulanmasını istediklerini söylüyor.

Tüm bu kafa karıştırıcı tartışmalar içinde kesin olan bir şey var;  aslında tüm Akyakalıların yararlanma hakkı olan bir kamusal alan, üstelik de “Zeytin Koruma Yasası”na göre korunması gereken bir zeytinlik, özelleştirilmek ve yapılaşmaya açılmak isteniyor. Belediye yönetimi ve ÖİB arasındaki tartışma burada oluşacak rantın kime ait olacağı ile ilgili. Akyakalılar ise tüm bu süreçte tamamen tartışmanın dışında bırakılmış.

Bu “oldu bitti”ye karşı tutum alan Akyaka Dayanışması, Akyaka İmar Planına “yapılaşma alanı”, tapuya da “arsa” olarak kaydedilen,  Aralık 2012’de de sessiz sedasız özelleştirme programına alınan zeytinliğin özelleştirme programından çıkartılmasını, tapu kaydının “zeytinlik” olarak değiştirilmesini ve imar planının revize edilerek tamamen yapılaşmaya kapatılmasını, üzerindeki zeytin ağaçlarının korunarak herkesin yararlanabileceği bir ortak yaşam alanına dönüştürülmesini istiyorlar. 

Diğer bir talep, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun planların yapım ve değiştirilme süreçlerine kent halkının etkin katılımının sağlanacak şekilde değiştirilmesi. Ve son olarak, doğa koruma alanlarının korkulu rüyası “Biyo-Çeşitliliği Koruma(!) Yasası”nın da tamamen iptal edilmesini istiyorlar. Zira, eğer bu yasa çıkarsa, Akyaka’nın Özel Çevre Koruma Bölgesi içinde olması artık doğasını korumaya yetmeyecek, hükümet “üstün kamu yararı” adına yeniden kamusal alanları yapılaşmaya, yatırımlara açabilecek. Bu son iki talebin Türkiye’nin her yerinde kent ve doğa hakkı mücadelesi veren kesimlerin hemen uzlaşabileceklerini ortak talepler olduğunu ve büyük destek vereceklerini şimdiden söyleyebiliriz.

Eşsiz doğa güzelliği ve geleneksel Çakırhan mimarisi ile ülkemizin kimliğini koruyabilmiş çok az sayıdaki beldelerinden birisi olan Akyaka, zengin biyo-çeşitliliği ile Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamına alınmış. Belde sakinleri 2008 yılında bir araya gelerek doğanın ve mimari dokunun korunmasını temel alan Akyaka Vizyonu’nu oluşturmuş ve Cittaslow (Uluslararası Yavaş Kentler Birliği) kriterlerinin vizyonlarını gerçekleştirmek için uygun bir çerçeve program sunduğunu belirleyerek bu birliğe de üye olmuşlar. 

Ancak Akyakalıların tüm bu koruma iradelerine rağmen, geçen yıl çıkan Büyükşehir Yasası ile gelecek yerel seçimlerle birlikte yerinden yönetim haklarını da kaybedecekler. Çünkü belediyeleri kapanacak ve artık Ula’dan yönetilen bir mahalleye dönüşecek. Akyakalıların kent ve doğa haklarını korumaları daha da güçleşecek. Beldeye kimliğini veren tüm doğal ve kültürel değerlerini  yitirmesine yol açacak olan tüm bu hızlı kentleşme  baskılarına karşın, duyarlı Akyakalıların beton lobisine geçit vermeye hiç niyetleri yok ve “yavaş olun gari!” diyorlar.

Bir kez daha hatırlatmakta yarar var Akyaka bir “yavaş kent”.

Akyaka Dayanışması’nın basın açıklaması >>>> 

Akyaka Dayanışması Basın Açıklaması

ZEYTİN PARK ÖZELLEŞTİRİLEMEZ!


Gökova Özel Çevre Koruma Alanında, Akyaka Belediyesi sınırları içinde, pazar yerinin hemen bitişiğinde 19.300 m2’lik hazine arazisi zeytinlik bir alan (3841 no.lu parsel) Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca (ÖİB) özelleştirme kapsamına alındı. 

1994 onaylı imar planında konut alanı olarak gösterilerek tapuya “arsa” kaydının düşülmüş olması, üstündeki zeytin ağaçlarına rağmen arazinin 3573 sayılı “Zeytin Yasası”nın koruması dışına çekilerek özelleştirilmesinin önünü açmıştır.

Bu çarpıklıklar zinciri gerek 1994’te işbaşında olan, gerekse mevcut yerel yönetimlerin şeffaflıktan, katılımcılıktan, hesap verilebilirlikten nasibini almamış yönetim anlayışlarından ve İmar Yasasının anti-demokratik niteliğinden güç almıştır. Böylelikle danışmak bir yana, halktan saklanarak ona yukarıdan bu denli kolaylıkla dayatılabilmiştir.

Daha en başından çarpık gelişen bu süreç, ÖİB’nin 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. Madde hükmüne aykırı biçimde uygulama imar planı değişikliği yaparak yapılaşma oranını artırmasıyla daha da çarpılmış, yasal olarak iyiden iyiye tartışmalı bir nitelik kazanmıştır.

Ancak daha da önemlisi, hiçbir yasal dayanağın toplumsal vicdan katında bu girişime meşruiyet kazandıramayacağı gerçeğidir. Kazandıramaz, çünkü:
  • Bütün özelleştirmeler gibi özü, dolaylı da olsa halka ait bir değeri, bir kişi ya da şirket nezdinde sermayeye katmaktan ibarettir. Mevcut toplumsal eşitsizliğin daha fazla artmasıyla sonuçlanacaktır; adil değildir.
  • 1994 onaylı imar planının oluşturulmasından başlayarak sürecin dışında tutulan Akyaka halkının gündelik yaşamlarını biçimlendirme hakkı, yani kent hakkı elinden alınmıştır.
  • Akyaka, Uluslararası Yavaş Kentler Birliği (Cittaslow) üyesi bir yavaş kenttir. Yavaş kent olma hakkı, beldenin sahip olduğu doğal ve kültürel değerleri gelecek kuşaklara bozulmadan ve zenginleştirerek taşınmasını öngören Akyaka halkının ortaklaşa oluşturduğu bir kent vizyonuyla kazanılmıştır. Bu vizyonla uyumlu, üzerindeki erişkin zeytin ağaçlarının ve kamusal niteliğinin birlikte korunacağı pek çok seçenek mümkünken ilgili arazinin yukarıdan dayatılarak özelleştirilmek istenmesi Akyaka halkının yavaş kent olma sürecinde oluşturduğu ortak iradeyle çelişmektedir.

Bütün bu nedenlerle Akyaka’nın ve Muğla’nın tüm duyarlı kişi ve kuruluşları yerel yönetimin konuyu altı ay geciktirerek duyurması sonucu, her ne kadar geç müdahil olsak da, özelleştirme girişimini durdurmak için bir araya geldik. Katkı yapmak isteyen kuruluş ve kişilere açık biçimde, AKYAKA DAYANIŞMASI çatısı altında güçlerimizi birleştirdik. Doğrudan demokratik yol ve yöntemlerle mücadelesini yürüteceğimiz ortak istemlerimizi aşağıdaki gibi belirledik:

1.    3841 no.lu parselin özelleştirilmesinden vazgeçilmelidir. İmar değişikliğine gidilerek konut alanı olmaktan çıkarılmalı, üzerindeki zeytin ağaçlarına zarar vermeden hem Akyakalıların hem de Beldenin ziyaretçilerinin ortak yararlanabileceği biçimde, halkın katılımıyla yeniden değerlendirilmeli, kamusal alan niteliği korunmalıdır!
2.  Akyaka’da yaşanan bu örnek, yaşanmış nice benzerleri gibi İmar Yasasının anti-demokratik dayatmacı niteliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. İmar Yasası halkın daha en başından planlama süreçlerine katılmasına elverecek biçimde yeniden düzenlenmelidir!
3.     TBMM gündeminde görüşülmeyi bekleyen Gökova gibi korunan alanların korkulu rüyası Tabiatı ve Biyo Çeşitliliği Koruma(ma) Yasa Tasarısı geri çekilmelidir!

Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. Belediyenin açmış olduğu imar değişikliği iptal davasının yanında, özelleştirme sürecini tamamen durduracak başka yasal süreçleri de başlatacağız. Zeytin Park Çarşamba buluşmalarına ara vermeden devam edeceğiz.

Diyaloga da direnmeye de hazırız. Mücadeleyi kent ve doğa hakkı temelinde kenetlenerek hedefine eriştirinceye kadar kararlılıkla yürüteceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. 24 Temmuz 2013.


21 Temmuz 2013 Pazar

Akyaka Dayanışması'ndan Sivil Toplum Örgütlerine Destek Çağırısı


Gökova Özel Çevre Koruma Alanında, Akyaka Belediyesi sınırları içinde, 19.300 m2’lik hazine arazisi zeytinlik bir alan (3841 no.lu parsel) Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca özelleştirme kapsamına alındı.  Ayrıca söz konusu alanın Akyaka İmar Planında konut alanı olarak gösterilerek tapuya “arsa” kaydının düşülmüş olması, üstündeki zeytin ağaçlarına rağmen arazinin 3573 sayılı “Zeytin Yasası”nın koruması dışına çekilerek özelleştirilmesinin önünü açmıştır.

Kamusal alanımızın kentin sahipleri olan bizlere sorulmadan özelleştirilmesini, yapılaşmaya açılmasını durdurmak üzere Akyaka Yerel Yönetim Platformu öncülüğünde başlattığımız mücadelemizi, Akyaka ve Muğla’dan duyarlı kuruluşların katılımı ile AKYAKA DAYANIŞMASI çatısı altında birleştirerek güçlendirdik. Doğrudan demokratik yol ve yöntemlerle mücadelesini yürüteceğimiz ortak istemlerimizi aşağıdaki gibi belirledik:
  1. 3841 no.lu parselin özelleştirilmesinden vazgeçilmelidir. İmar değişikliğine gidilerek konut alanı olmaktan çıkarılmalı, üzerindeki zeytin ağaçlarına zarar vermeden hem Akyakalıların hem de Beldenin ziyaretçilerinin ortak yararlanabileceği biçimde, halkın katılımıyla yeniden değerlendirilmeli, kamusal alan niteliği korunmalıdır!
  2. Akyaka’da yaşanan bu örnek, yaşanmış nice benzerleri gibi İmar Yasasının anti-demokratik dayatmacı niteliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. İmar Yasası halkın daha en başından planlama süreçlerine katılmasına elverecek biçimde yeniden düzenlenmelidir!
  3. TBMM gündeminde görüşülmeyi bekleyen Gökova gibi korunan alanların korkulu rüyası Tabiatı ve Biyo Çeşitliliği Koruma(ma) Yasa Tasarısı geri çekilmelidir!

24 Temmuz 2013 tarihinde söz konusu zeytinlik alanda saat 12:30’da yapacağımız basın açıklamsı ile kamuoyuna taleplerimizi bildireceğiz ve her türlü yasal ve demokratik yöntemlerle taleplerimiz karşılanıncaya kadar sürdüreceğimiz mücadele sürecini başlatacağız.

Taleplerimizin ülke genelinde verilen kent ve doğa hakkı mücadelelerinin ortak taleplerini de dile getirdiğine inanarak, duyarlı tüm kurum ve kuruluşların desteğini yanımızda görmek istiyoruz. Akyaka Dayanışması’nın   kuruluşunuzun adının da destek veren kuruluşlar listesinde yer alması bizi mutlu edecek ve güç verecektir.  Listede yer alma isteğinizi e-posta ile akyakadayanismasi@gmail.com adresine bildirebilirsiniz.

Basın açıklaması davetimizin ve etkinlik broşürümüzün kopyasını http://akyakaninsesi.blogspot.com/2013/07/akyaka-dayansmas-brosuru.html bağlantısında bulabilirsiniz.

Etkinliklerimizle ilgili bilgi almak için:



Akyaka Dayanışması Platformu Bileşenleri:

Karia Kadınlar Derneği
TMMOB Mimarlar Odası Muğla Şubesi
Muğla Kent Konseyi
Akdeniz Yeşilleri Derneği
Muğla Gelişim Hareketi
Gökova Sürekli Eylem Kurulu
Akyaka Hayvan Sevenler Derneği
Akyaka Musiki Derneği
Akyaka Yerel Yönetim Platformu
Marmaris Forum

Destek Veren Kuruluşlar:

Yeşil Gerze Çevre Platformu (YEGEP)
Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar
Yunuslara Özgürlük Platformu
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi
Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD)
Doğa Derneği
Mersin Günebakan Kadın Derneği
Cittaslow Türkiye
Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP)
Turgutlu Toplumsal Dayanışma ve Kültür Merkezi
Gündem Çocuk Derneği
Ege Çevre Platformu (EGEÇEP)
Engelli İnsan Hakları Derneği (EN-İNSAN-DER)
Akyaka'yı Geliştirme Derneği
Muğla Çevre Geliştirme Derneği
Akdeniz Gençlik Derneği


Bireysel Destekler:

Bireysel destek vermek isteyenler change.org üzerinden yürüttüğümüz “Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’nın betonlaşmasına izin vermeyin!” başlıklı kampanyamıza imza vererek katılabilirler.

19 Temmuz 2013 Cuma

Akyaka Dayanışması'nın Basın Açıklaması Daveti


24 Temmuz Çarşamba günü saat 12:30'da 
Zeytin Park’ta
Akyaka Dayanışması bileşenlerinin hazır bulunacağı basın açıklamasına
herkes davetli


Toplantı Duyurusunun Afişi



Etkinlik Broşürü


18 Temmuz 2013 Perşembe

Belediye Başkanı'ndan özelleştirme sürecine yönelik açıklamalar

17 Temmuz 2013 tarihinde Zeytin Park'ta Akyaka Dayanışması Ortak Mücadele İrade Beyanı'nı imzalamak üzere yapılan toplantıya Akyaka ve Muğla'dan örgütlerin temsilcileri yanında Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca da katıldı. 
Toplantıda söz alan Belediye Başkanı'nın süreci anlattığı konuşması ilgiyle izlendi. Konuşmasının merkezinde 94 yılı onaylı imar planı vardı. Kendi mücadelesini “anayasamız” diye nitelediği bu plan üzerine kurduğunu, itirazlarını buna dayanarak yaptığını, açılan dava ile de ÖİB’nın plan değişikliğinin iptali ile 3841 parsel özelinde yeniden 94 yılı onaylı plan hükümlerine geri dönüleceğini belirtti.
Konunun spekülasyona açık yönlerini ve AYYP’nin mücadele önerisi karşısında Belediye Başkanı’nın tutumunu netleştirmek için kendisine yönlendirilen sorular ve yanıtlar özetle şöyleydi:
Soru: Belediye İmar Kanununun 11. Maddesi gereği 3841 parseli neden bedelsiz olarak talep etmedi, etmiyor?
Yanıt: 94 onaylı imar planında ÖÇK tarafından ilgili alan arsa ve konut alanı olarak plana sokulduğu için belediyenin böyle bir hakkı bulunmuyor.
Soru: Daha önce iki parsel olduğu söyleniyor. Birleştirme işlemi ne zaman yapıldı?
Yanıt: Parsel birleştirme söz konusu değil, ayrı tapular vardı, hazine onları birleştirdi.
Soru: Zeytinlik olan alanın arsa olarak tapu kaydı ne zaman yapıldı?
Yanıt: 94 onaylı imar planıyla birlikte.
Soru: Belediyenin ÖİB’nin gerçekleştirdiği imar değişikliğine karşı bir dava açtığını, bu davanın özelleştirme sürecini belki yavaşlatacağını ama durdurmayacağını biliyoruz, Belediye Başkanı olarak siz özelleştirme sürecine de karşı mısınız?
Yanıt: Bizim anayasamız 94 onaylı imar planı, hedefimiz ÖİB’nin imar değişikliğinin iptali ve 94 imar planına dönüştür. Yılın 365 günü Akyaka’da yaşayarak geçimini buradan temin eden insanların konut sahibi olmak istemelerini anlayışla karşılamalıyız. Park isteminizin ardına en azından %20-25 bir destek toplayabilirseniz bu istemi de değerlendirebiliriz.
Soru: Özelleştirme sürecine karşı mısınız?
Yanıt: 94 onaylı imar plan hükümleri ile yürütülecek bir özelleştirmeye karşı değiliz.
Soru: İmar değişikliği ile 6-7 katlı yapılaşma olasılığının nasıl ortaya çıktığını açıklar mısınız?
Yanıt: Akyaka’da binaların azami kotu bina köşe noktalarının ortalamasıdır. Oysa ÖİB plan değişikliğinde kot binanın cephesindeki yoldan verilmiş. Bu durumda arazinin meyilinden 6-7 kat yapılaşma olasılığı doğar. Ancak ÖİB’nin Radikal gazetesine gönderdiği tekzip yazısının e-posta kopyasından anlaşıldığı kadarıyla ÖİB bu konuda geri adım atıyor ve azami kot konusunda mevcut imar planındaki hükmü kendi imar plan değişikliğine ilave edecek.
Soru: Özelleştirme karşısındaki tutumlarımız farklı da olsa en azından imar değişikliğine karşı birleşiyoruz. ÖİB’nin internet sitesinde 3841 parsel hâlihazırda özelleştirme sürecinde görünüyor ve hangi biçimde özelleştirileceği henüz kesinlik kazanmamış durumda. Buradan hareketle özellikle TOKİ efsanesine dayalı “yoksul halka ucuz konut yapılacak” yollu üretilen ve mücadeleyi bölmeye yönelik spekülasyonlara karşı Belediye gerek bültenlerinde gerek internet sitesinde gerekse belediyeye konut almak için sıraya yazılmak için gelen vatandaşlara bir açıklama yapamaz mısınız?
Yanıt: Şu anda TOKİ konutları diye herhangi bir proje yoktur.

Belediye Başkanı davet edildiği için teşekkür etti ve toplantıdan ayrıldı.

AKP Muğla Milletvekillerinden zeytinlik alanda basın açıklaması

18 Temmuz 2013 tarihinde Muğla Milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden, Ula Kaymakamı Erol Karaömeroğlu ile birlikte Akyaka’ya gelerek özelleştirilmek istenen zeytinlik alanda bir basın açıklaması yaptılar. Akyaka Yerel Yönetim Platformu üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda Yüksel Özden, ÖİB’den alınan bilgilere dayanarak basında yer alan “Akyaka’ya TOKİ Evleri yapılacak”, “8 katlı evler yapılacak” gibi bilgilerin doğru olmadığını  söyledi. Kendisinin de komşu köyden olduğunu ve kendisini Akyakalı olarak gördüğünü, Akyaka İmar Planı hükümlerine aykırı yapılaşmaya kendilerinin de karşı olduğunu söyledi. Ali Boğa da, Akyaka İmar Plan Hükümlerine aykırı bir durum söz konusu olursa Akyakalıların mücadelesinde bizzat yanlarında duracaklarını söyleyerek bu sözlere destek verdi.

Söz alan AYYP üyeleri vekillerin yaptığı çok katlı TOKİ konutları spekülasyonuna son verecek açıklamanın oldukça değerli olduğunu belirttiler. Akyakalıların asıl rahatsızlıklarının gerek bu kamusal alan üzerinde planlar yapılırken, gerek özelleştirme sürecinde Akyakalılara fikirlerinin sorulmamış olmasını, her şeyin halktan gizli bir şekilde yürütülmesi olduğunu söylediler. Asıl meselenin yapılacak konutların iki katlı mı olduğu çok katlı mı olduğu değil, Akyaka ölçeğine vurulduğunda oldukça büyük ve pazar yerine bitişik, bu özellikleriyle kamuya ait tek ve son alanın özelleştirilmesi ve yapılanmaya açılması olduğu vurgulandı. Akyaka’nın bir Yavaş Kent olduğunu hatırlatan platform üyeleri, bu alanın bir Yavaş Kent’e yakışır şekilde üzerindeki zeytin ağaçları korunarak hemen yanındaki pazar yeri ile birlikte bütünlüklü bir slowfood merkezine
dönüştürülebileceğini, böylelikle tüm Akyakalıların ve Akyaka’ya gelen ziyaretçilerin yararlanabileceği keyifli bir ortak yaşam alanı olarak düzenlenebileceğini belirttiler ve Muğla Milletvekillerinden böyle bir seçeneğe destek olmalarını talep ettiler. Yüksel Özden, ÖİB’nin plan değişikliğinin Ocak ayında Akyaka Belediyesine askıya çıkarılmak üzere gönderildiğini hatırlattı ve Akyakalıların bu talebinin Akyaka İmar Planında değişiklik yapılmasını gerektirdiğini ve muhatabın kendileri olmadığını söyledi. Platform üyeleri basını 24 Temmuz Çarşamba günü saat 12:30’da gerçekleştirecekleri basın açıklamasına davet ederek  bu doğrultuda başlattıkları mücadele sürecinde tüm Muğla Milletvekillerinin desteğini almak üzere kendileriyle de görüşeceklerini belirttiler. 

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Akyaka Dayanışması Ortak Mücadele İrade Beyanı


Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun (AYYP) daveti üzerine 17 Temmuz 2013 Çarşamba günü Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca özelleştirilmek istenen zeytinlikte (3841 No’lu parsel) bir araya gelen bizler aşağıda yer alan istemler doğrultusunda acil, ortaklaşa bir mücadele vermek için anlaştık:

1.     ÖİB’nin 3841 parselde gerçekleştirmek istediği özelleştirme süreci durdurulmalı; ilgili arazi zeytinlik olarak tescil edilip tapudaki kaydı yenilenmeli; Akyaka halkının gereksinimi ve ortak çıkarları temelinde değerlendirilmek üzere kamusal alan niteliği korunarak konut alanı olmaktan çıkarılmalıdır.
2.     İmar Yasası anti-demokratiktir. İmar planlarının yapım veya revizyon aşamasında halkın daha en başından planlama sürecine müdahil olabilmesine elverecek biçimde yeniden düzenlenmelidir.
3.     Akyaka, Gökova Özel Koruma Alanı içindedir. Merkezi hükümetlere özel korunan alanların statülerinde “üstün kamu yararı” adına değişiklik yetkisi öngören Tabiatı ve Biyo Çeşitliliği Koruma(ma) Yasa Tasarısı TBMM’den tamamen geri çekilmelidir.

Mücadele sürecini başlatırken atılacak ilk adımları belirleyerek görev bölüşümü yaptık:

1)    Bu irade beyanında yer alan istemleri yeni katılacaklarla birlikte AKYAKA DAYANIŞMASI adı altında oluşturulacak geniş bir platform adına 24 Temmuz 2013’te bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurmak.
2)    24 Temmuz 2013’e kadar bu irade beyanına imza verenlerin platformun kuruluşu için gerekli kararları alarak, basın açıklamasında temsilcileriyle hazır bulunmasını sağlamak
3)    O tarihe kadar, Akyaka içinde AYYP’nin, Muğla genelinde diğer bileşenlerin yürüteceği konuyu aydınlatan ve halkı basın açıklamasına katılmaya çağıran bir kampanya yürütmek.
4)    Ayrıca ülke düzeyinde mücadele istemlerimizi destekleyecek kuruluşlarla bağ kurarak basın açıklamasının altında “destek veren kuruluşlar” başlığında yer almalarını sağlamak.
5)    AYYP’nin change.org üzerinden başlattığı Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’nın Betonlaşmasına İzin Vermeyin! başlıklı imza kampanyasına destek olmak, yaygınlaştırmak

6)    Belediye tarafından ÖİB aleyhine açılan davanın yanında, 3841 parselin tapu sicilindeki mevcut arsa kaydının aslına uygun biçimde zeytinlik olarak değiştirilmesi ve kamusal alan olarak tescili için yasal süreçleri başlatmak.

14 Temmuz 2013 Pazar

Sermayenin İlk Birikiminin İlkelleşmiş Modern Hallerinden Biri: Özelleştirme!

İlk Sermaye Birikimi
İlk birikim feodalizmin çözülmesi ve kapitalist öğelerin serbest kalmasıyla başladı. 
Tefecilik ve ticaret yoluyla biriken servetin, sömürgeci yöntemlerle yağmalanan altın ve gümüşün sanayi sermayesine dönüşmesinin önündeki hukuksal engel, feodalizmin ve kentlerde lonca örgütlenmesinin çözülmesiyle ortadan kalktı.
Kapitalist üretim tarzının kesintiye uğramadan kendisini yeniden üretebilmesi için emeğin koşulları -üretim araçları- ile doğrudan üreticinin dolaysız birliğinin parçalanması, emeğin ücretli emeğe, üretim araçlarının da sermaye dönüşmesi ve bu dönüşümün sürekliliğinin sağlanması zorunluydu.
Bu parçalanmanın başlayıp zor kullanımı eşliğinde yoğun olarak yaşandığı, temelini ağırlıkla tarımsal üreticilerin mülksüzleştirilmesinin oluşturduğu ve yaşanan proleterleşme süreciyle birlikte kır-kent ayrışmasının da hız kazandığı tarihsel döneme sermayenin ilk birikim dönemi diyoruz.
Süreci ilk başlatanlar köyün ortak mülküne el koyarak varlığını feodalizm bünyesinde sürdürmekte olan komünal mülkiyeti tasfiye eden, köylüleri zorla topraklarından kopararak ekilebilir toprakları meralara çeviren feodal beylerdir.
Kiliseye karşı reform hareketi süregelen mülksüzleştirmeye hız kattı. Kilise topraklarının el konup yağmalanması bu toprakları kiralayan küçük çiftçilerin, kapatılan manastırlarda barınan kimsesizlerin proleterleşmesine yol açtı.
Mülksüzleştirmeyi ivmelendiren bir başka öğe, ayak uyduramayan küçük zanaatkârın ve lonca sisteminin tasfiyesini hızlandıran serbest rekabet oldu.
Proleterleşmenin hızlanmasıyla sayıları artan işçileri o dönemin manifaktür kapitalizmi aynı hızla işbaşı yaptıramayınca kentlere sürülen yığınlar yaşamlarını sürdürebilmek için dilenciliğe, hırsızlığa yöneldiler. Serserileştiler.[i]
Serseriliği şiddet uygulayarak yok etmeyi amaçlayan kanlı yasalar bu dönem çıkarıldı ve sermayenin “tepeden tırnağa her gözeneğinden kan ve pislik damlayarak” doğuşunun belgeleri olarak tarihe geçti.
Feodalizmin son döneminde bireysel şiddetin aracı olduğu mülksüzleştirme, daha sonra uygulanan zorun burjuva parlamentoların marifetiyle aldığı yasal biçimler altında 18. yüzyıl boyunca sürdü.
Burjuvazinin yükseliş döneminde sürecin asıl öğesi ücretlerin ve işgününün devlet zoruyla burjuvazi lehine düzenlenmesi olmakla birlikte devletin rolü sadece bu tür düzenlemeler yapmak ve zor uygulamakla sınırlı kalmadı.
Devlet, kamusal borçlanmanın ilk sermaye birikiminin en önemli kaldıraçlardan birine dönüşmesine de aracılık etti. Aşırı kamusal borçlanma, beraberinde günümüzde halen egemenliğini sürdüren modern vergilendirme sistemini yarattı.
Vergilendirmenin tek işlevi sermaye birikimi adına yapılan borçlanmanın yükünün halkın sırtına yıkılmasından ibaret değildi. O günümüzde de olduğu gibi daima işçileri uysallaştırmanın ve işten başını kaldırmadan sürekli çalışmaya tutsak etmenin gizli araçlarından biri oldu. Aşırı vergilendirme işte bu nedenle kapitalist toplumlarda “bir raslantı olmaktan çok, bir ilkedir.
Nihayet, korumacılık ve gümrükler ilk sermaye birikiminde uygulamaya sokulan yapay araçlar olarak azalan etkilerine rağmen günümüze değin varlıklarını korudu.
İlk birikim süreciyle hem emeğin koşulları –üretim araçları- hem de bizzat emeğin kendisi, onu boyunduruğu altına almak isteyen yabancı bir güç, sermaye olarak doğrudan üreticiden ayrıldı karşısına dikildi. İnsanın kendi emeğine yabancılaşmasının kazandığı ivme ile yabancılaşma sürecinde tarihsel bir eşik aşıldı.
Kır-kent farklılaşmasıyla toprağın yoksullaşması ve erozyonu da kapitalist gelişim boyunca hiç terk etmediği rotaya bu dönem girdi.
İnsanın kendine ve doğaya yabancılaşması dizginlerinden boşalmaya kapitalizmin tarihsel temelinin atıldığı bu dönem başladı.
İlkelleşen Sermaye Birikimi
Kapitalizm yetmişli yıllarda başlayan, sünerek uzayan ve halen şiddetli patlamalarla süren bir krizin içine girdi.
“Altın yükseliş” dönemi tükenmişti ama ardında sermayenin çelişkili doğasını yüzüne vuran ve kolayına tükenmeyecek bir dizi sorun bırakmıştı. Özellikle üçü, sermayeyi mevcut birikim rejimini gözden geçirmeye zorlayacak güçteydi:
1.      Bir yandan sonu gelmez bir rekabetin neden olduğu sermayenin organik bileşiminde gerçekleşen devasa artış, bir yandan aşırı birikmiş sermaye, kâr oranlarında gerilemeye yol açmıştı.
2.      Üretici güçler geometrik olarak artarken, pazarlar aritmetik olarak büyümüştü. Fordist bandın kitlesel üretim hızına pazarın büyüme hızı yetişememişti. Pazar doymuş, üretilen artık-değeri gerçekleştirmek zorlaşmış, stoklar şişmiş zarar yazmaya başlamıştı. İşin kötüsü dünya pazarı genişleyebileceği sınırların sonuna dayanmıştı. Daha fazla ancak derinliğine büyüyebilirdi. Yani yeni ihtiyaçlar yaratılacak, yetmediğinde ihtiyaç olmayan ihtiyaçlar peydahlanacak, metaların albenisi artırılacak, kullanım ömürleri kısaltılacak, çeşitlendirilecekti. Demek ki bundan böyle rekabet daha bir kızışacak, stoğa üretim son bulacak, ayakta kalmanın yolu arzdan ziyade talebe endeksli esnek bir üretimden geçecekti.
3.      Altın yükseliş döneminin son demlerine doğru işçi sınıfının burjuvaziden beklentisi artmış, sendikalar büyümüş, sermayenin ise tersine eli daralmış, heybesinde işçiler için ayırdığı pay küçülmüştü. Düşen kâr oranları toplu pazarlıkları al gülüm ver gülüm havasından çıkarmış, gerçek bir kavganın konusu yapmaya yetmişti.  Sermaye için sosyal refah devleti taşımak istemediği bir yüke, sendikalar da kurtulmak istediği bir fazlalığa dönüşmüştü.
Rüzgârın yönü belliydi. Şimdi sermayenin elinde çelişkili doğasında daha baştan verili olan eğilimini gerçekleştirebilmek için oldukça makul gerekçeler vardı. Üstelik savaşın onca tahribatına rağmen 1950’lerden başlayarak herkesten önce üretimini esnekleştiren ve böylece rekabet üstünlüğünde ilk sıraya yerleşen Japonya diğerlerinin önünde canlı örnekti. Yola esnekleşmiş üretimle devam edilecekti.
Ancak düşen kâr oranlarını tersine çevirmek için, üretimin yanında ayrıca emek-gücünün de esnekleştirilmesi, sömürü oranının ek bir maliyet istemeden yükseltilmesi gerekirdi. Demek ki mutlak artık-değer sömürüsünü artıracak yol ve yöntemlere ağırlık verilecekti. Bunun için de önce işçi sınıfının mevcut kazanımları geri alınmalıydı. Savaş sonrası işçi sınıfının çeke sündüre razı edildiği mutabakatın, sosyal refah devletinin suyu ısınmıştı.
 Mutabakatı bozan burjuvazi emek-gücünü yasalarla, yasaların yetmediği yerde fiilen esnekleştireceği, “uygar” görüntüsünün ardındaki gerçek yüzünü sergileyeceği, doğrudan işçi sınıfını hedef alan, henüz krizi aşma bağlamında kendisi için de nihayete ermemiş bir saldırıyı başlattı. 
Sosyal refah devleti uzlaşması çerçevesinde otomatiğe bağladığı birikim rejiminden,  devletin “sosyal” ve “refah” sıfatlarından kurtularak elindeki sopasıyla sadece devlet olarak rol alacağı, en belirgin kuralı kuralsızlık olan ilkel birikim rejimine geçti.
Yanlış anlaşılmasın!
Gerçekte sermaye birikimi, her yeni genişleme hamlesine uygun biçimlere bürünerek ona eşlik eden, özü zora dayalı mülksüzleştirme olan ilkelliğini hep korudu. Ama toplumsal ilerlemenin eriştiği düzey, genel üretici gücün barındırdığı özgürleştirici potansiyel dikkate alındığında bu ilkellik en fazla şimdi sırıtmaya başladı. Bu yüzden onu bugün çoğunluğun kullandığı esnek sıfatıyla değil, bu karşıtlığı en iyi anlattığını düşündüğüm ilkel sıfatıyla nitelemeyi tercih ediyor, ilkel sermaye birikimi diyorum.
Mülksüzleştirme, doğrudan üreticinin elinden üretim araçlarının çekilip alınmasıyla sınırlı bir süreç değildir. Bu onun görünen yüzüdür. Kaba şiddet eşliğinde en yoğun olarak sermayenin ilk birikim döneminde yaşandı. Ve:
ü     Emekçilere dolaylı-dolaysız vergiler olarak dönen kamusal borçlanma soygunuyla,
ü     Kamusal mülklerin, sağlık-eğitim hizmetlerinin özelleştirilmesi, emeklilik yaşının uzatılması, kıdem tazminatlarının kaldırılması gibi geçmiş mücadeleler sonucu kazanılan hakların gaspıyla,
ü      Emekçilerin emeklilik ve yatırım fonları aracılığıyla toplanan bireysel birikimlerinin borsalarda öğütülmesiyle,
ü     Türlü hokkabazlıklarla kredilendirilen emekçilerin gelecekteki gelirlerine ve ödeyemeyecek duruma düşmeleri halinde tüm varlıklarına haraç mezat el konulmasıyla,

ü      Sayıları azaldığından azalan bir yoğunlukla da olsa mülksüzleştirilen küçük üreticilerin kent ve kır yoksullarına dönüştürülmesiyle, 
Halen sürmektedir. 
Akyaka’da pazar yerinin üstündeki zeytinlik alanın başına gelen de yukarıda sayılan mülksüzleştirme biçimlerinden biridir. Kamusal bir mülk özelleştirme adı altında sermaye birikimine dâhil edilmeye çalışılmaktadır.
İmar değişikliği usulsüz mü, değil mi, konutlar iki katlı mı yoksa çok katlı mı olacak laf kalabalığının kaldırdığı toz bulutunun örtmeye çalıştığı gerçek de budur!

Alpaslan Aydın





[i] Serseri: Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş (kimse). Dil Derneği, Türkçe Sözlük, Ekim 1999.

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Kent ve doğa hakkı kapsamında Akyaka özelleştirmesi

Aslında tüm Türkiye gibi Akyaka halkı da konuyu “Akyaka’ya 8 Kat TOKİ ” başlıklı haber ile  öğrendi. 19 Haziran günüydü.

Geldiğimiz noktada ise medyadaki haberlere, idare tarafından yapılan açıklamalara baktığımız da konunun 2 kat mı? 6 kat mı? 8 kat mı ? tartışmasından öteye geçmediğini, esas gerçekliği bir türlü yakalayamadığımızı düşünüyorum.

Oysa meselenin özü çok basit... Hazine arazisi olan 19300 m2’lik zeytinliğe zaten konut imar alanında iken özelleştirme kapsamında yeni bir imar planı uygulaması yapılmış, zaten konut imar alanında olan bu araziye yine 2 kat imar izni verilmiş..

Israrla tekrar ediyoruz; Plandaki “Binalar cephesinin olduğu yoldan kot alır” ibaresi…. Bu ibare sebebi ile tek başına, bir yandan 2 katlı diğer yandan çok katlı ( Artık sadece çok katlı ibaresini kullanmayı tercih ediyorum çünkü gerçek kat sayısı mahkeme tarafından arazi üzerinde yapılacak uzman bilirkişi raporu ile tespit edilecek) görünen yapıların yapılmasının mümkün olacağı… Planın, mevcut yapılaşma oranlarını arttıracağı… Emsal teşkil ederek Akyaka’nın betonlaşmasının önünü açacağı…

Çevre Kanunu gereğince; ÖİB’nın Özel Çevre Koruma Bölgelerinde özelleştirme kararı alarak imar uygulaması yapma yetkisinin olmadığı….

Bu planın her türlü hukuki boyutu yapılacak yargılama da tartışılacak bir hüküm-sonuç ortaya çıkacaktır.

Belki ÖİB tarafından tüm ön çalışmaları, jeolojik etüdler  yapılmış ve böylece kararlar alınmıştır. Belki de asla TOKİ tarzı Akyaka’nın yerel mimari özelliklerini bozan  beton yığınları inşa edilmeyecektir. Neticede hiçbir şey henüz halkla paylaşılmamıştır. Belki…Belki…Belki…

Oysa görmeyi kaçırdığımız nokta; Bu hazine arazisinin hangi şekil ve koşullarda yapılaşmaya açılacağı değil niçin özelleştirilerek yapılaşmaya açıldığı, böyle bir ihtiyaç ve gerekliliğin nasıl doğduğu?

Özelleştirme, zarar eden kamu kurumlarının devlet üzerinde oluşturduğu yükü kaldırmak değil miydi? Atıl, amacından uzaklaşmış kurumları satarak devleti bu hantal yapılardan kurtarmak değil miydi? Devlet sosyal politikalar üretsin, üretim özel sektöre bırakılsın anlayışı değil miydi? Hazine arazilerinin imara açılmasının amacı gecekondulaşmayı önleme, kentsel dönüşümü sağlama, kentleşme adına yeni yaşam alanlarının oluşturulması değil miydi? Özelleştirilme kavramı bu kamusal ihtiyaçlardan doğmamış mıydı?
O halde;  Akyaka gibi bir Özel Çevre Koruma Bölgesinde, Cittaslow olmayı tercih etmiş , yerel mimarisi ve doğal dokusu ile kendisine ait kimlik oluşturmuş bir kentte, sadece 19 dönümlük bir hazine arazisini özelleştirerek, yapılaşmaya açmak  niye?  Kim alacak bu araziyi? Üzerinde ne yapacak? Hangi amaçla kullanılacak? Halk, bu özelleştirme kararını niçin bir gazete haberinden öğrendi? Belediye Başkanı basın açıklaması yapmasaydı hiçbir söz hakkımız olmayacak mıydı?  Bunların cevaplarını bilmek halkın hakkı değil mi?

3841 parsel sayılı hazine arazisi şu an statik bir konut alanı iken aktif bir konut alanına dönüştürülmek istenmekte. Üstelik özelleştirilerek…

Peki kimdir bu halk? Akyaka’da yerleşik yaşayan, köklerini buradan alan insanlar mı? Akyaka’ya sonradan yerleşerek kendisini Akyaka’lı hissedenler mi ? Hayatı boyunca Akyaka’ya belki bir kez gelmiş ve bir daha geldiğinde yine aynı güzellikleri görmeyi umarak ayrılanlar mı?  Huzuru, sakinliği, yavaşlığı ve bu doğal güzellikleri yaşamak için her fırsatta Akyaka’yı kendisine durak yapanlar mı?

İşte Akyaka, tüm bu unsurları ile nefes alan, yaşayan, doğayla uyumlu kalmak isteyen bir kent, bunu hatırlayarak çıkmak gerekiyor yola…

Akyaka, sürdürebilir turizm, sürdürülebilir kalkınma hedefleri olan, doğayla irtibatını kesmeden, yavaş kalarak yaşamayı tercih eden bir kent… Açıkçası bindiği dalı kesmek istemeyen bir kent…

Akyakalılar doğayı kısa vadeli kazançlara feda eden imar planları ile yönetilmek istemiyor. Akyakalılar 3841 parsel sayılı hazine arazisinin özelleştirilerek yapılaşmaya açılmasını istemiyor, Akyakalılar bu hazine arazisinin bedelsiz olarak Belediyeye devrini ve halkın istekleri doğrultusunda kullanılmasını talep ediyor. Akyakalılar sürdürülebilir turizm ve kalkınma planlarının yapılmasını, Cittaslow niteliklerinin hem korunmasını hem geliştirilmesini istiyor. Akyakalılar artık kendi gelecekleri ile ilgili alınan kararlara ortak olmak, katılmak istiyor. Zaten Cittaslow bir marka değil halkın katılımını ilke edinen bir organizasyon. Akyakalılar halktır, halk Türkiye….

İşte bu noktada biraz kent ve doğa hakkından bahsetmek gerekiyor. Kent ve Doğa Hakkı bugüne kadar görmezden gelinmiş en temel insan haklarından birisi. Kent Hakkını, “bireyin kentin biçimlendirilmesinde aktif unsur olarak yer alması” olarak özetleyebiliriz. David Harvey, “Kenti değiştirerek kendimizi değiştirmek hakkıdır” diyor kent hakkı için. 1988 yılında imzaladığımız Avrupa Konseyi Yerel Yönetim Özerklik Şartnamesi gereğince hala gereken adımları atabilmiş değiliz. Yani halkın kentin şekillendirilmesine ilişkin süreçlere katılmak  istemesi sadece anayasal değil uluslararası alanda taahhüt edilmiş bir hak. Aslında bazı yasalarda halk katılımına değinilmiş olmasına rağmen bugüne kadar gerek merkezi yönetim gerek yerel yönetimler tarafından uygulanması için hiçbir adım atılmamış,  hep yasalarda, sözlerde kalmış bir hak. Bugüne kadar bir otobüsün güzergahı belirlenirken küçük örneklem gruplarına anket uygulamaktan öteye geçememiş bir hak. Temel insan hakkı olarak kabul edilip, yönetim felsefesi haline gelememiş bir hak. Hatırlarsanız ilk kez Gezi Parkı’nın geleceği için halkoylaması yapılması gündeme getirildiğinde daha açık-net tartışmaya başladığımız bir hak…

Doğa hakkı ise çevreyi insandan ayrı bir alan görmeyen, insanı doğanın parçası gören bir hak. Yani bir yerden yakıp, yıkıp, yağlamalarken, bir yandan ağaç dikmekle tarif edilemeyecek bir hak…

Akyaka yılın 12 ayı yaşamayı hak eden bir yer. 3 aylık deniz,güneş turizmine odaklı yapılaşamayacak kadar özel,güzel..Dünyada onbinlerce insan Cittaslow zincirini takip ederek, doğal ve yavaş kalmış kentleri keşfetmek, yeni tatlar, yeni kültürler tanımak istiyor. Dünyada onbinlerce insan artık beton yığınlarına dönüşmüş, peyzaj yeşilliklerle süslenmiş tatil merkezlerinden kaçıyor, uzaklaşıyor. İnsanlar artık doğanın ta kendisi olmak istiyorlar.

O yüzden Akyaka’nın geleceği ile ilgili seslere, kaygılara kulak vermenin tam zamanı,doğru zamanı…Yarın çok geç olacak.
Bu noktada;

Akyaka Belediye Başkan’ına tüm içtenliğimizle sesleniyoruz: Bu hazine arazisini gerçek sahibi olan halka teslim etmek için gerekli adımları atmanızı istiyoruz.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sesleniyoruz: Çevre Kanununa aykırı bu özelleştirmeye , Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’nın betonlaşmasına lütfen izin vermeyin…..


                                                                                              ZEYNEP YILMAZER 


Nerede bu yerel yöneticiler ?!

Dün Zeytin Park'ta, Akyaka’daki sivil toplum örgütlerinin, belediye başkanı, muhtarın ve elbette yerel halkın davetli olduğu toplantıya katılım beklendiği gibi olmasa da -belediye başkanı ve muhtar gelmediler- sürpriz bir ziyaretçisi vardı... CNN Türk kanalından Güven İslamoğlu ekibi ile çekim yaptılar ve taleplerimizi dinlediler... Yerel yöneticilerin bu toplantıya gelmekten daha önemli ne işleri olabilir çok merak ediyorum? Akyaka'nın elinde kalmış son büyük kamusal alanının ne olacağını halkına sormamış, bazı imar oyunları ile en sonunda merkezi yönetime kaptırmış(!) yerel yöneticiler, nasıl olur da bu alanının savunucusu olmazlar? Olanı biteni halka ayrıntılı olarak anlatmazlar???? Gazetelere bilgi verip halka bilgi vermemek neyin nesidir? Biz olan biteni gazetelerden mi öğrenmek zorundayız?-ki onların doğrulukları da tartışılır...

Gerçekten uğraşıyoruz dostlar... Belki başaramayacağız... Ama tarihe karşı-çocuklarımıza karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik, "direndik" diyebileceğiz... En önemlisi de şimdi direnmez isek, asla kazanma şansımız olmayacak...Gelecekte, Zeytin Park'ta yaşanacak, güzel, ışıklı, güneşli, dost günler özlemiyle.

Gülseren Altun Bayraktar

Akyaka'da Kamusal Alanların Özelleştirilmesine ve İmara Açılmasına Karşı Platform Oluşturma Daveti

Akyaka Yerel Yönetim Platformu (AYYP) Zeytin Park’ın (3841 No’lu parsel) özelleştirilme sürecini ele almak, çözüm üretmek, ortak hedef ve taleplerle birlikte bir etkinlik sürecini başlatmak amacıyla Zeytin Park’ta 12 Temmuz 2013 Cuma Günü Saat 17:00’de Akyaka’da faaliyet gösteren yerel dernekleri, Akyaka Kent Konseyini, Belediye Başkanını ve Akyaka Muhtarını davet ettiği bir buluşma düzenledi. Çağrılı olanlardan Akyaka Kültür ve Sanat Derneği, Kent Konseyi, GAS-Der, Hayvan Sevenler Derneği ve Akyaka Musiki Derneği’nden gelen temsilcilerle konu görüşüldü.

AYYP adına yapılan konuşmada, Zeytin Park’ın özelleştirilme sürecinin Akyakalılardan gizlenerek ve büyük bir bilgi kirliliği, “TOKİ konutları yapılacak” vb gibi özelleştirme sürecine karşı oluşacak olası birlik ve beraberliği en başından parçalamaya yönelik dezenformasyonla birlikte yürütüldüğü söylendi. ÖİB’nin imar değişikliği girişimi özelleştirme sürecinin sonuçlarından sadece birisi olduğu, açılan karşı davanın kazanılmasının özelleştirme sürecini durdurmayacağı, sorunun özünün kamusal bir alan hakkında tepeden inme verilen bir kararla Akyakalıların kent hakkının gasp edilmesi olduğu belirtildi. Buna göre:
Başlatılan özelleştirilme süreciyle Akyaka ölçeğinde hiç de küçük sayılmayacak bir kamusal alan, bu alanın gerçek sahibi halka sorulmadan özelleştirilerek kamusal niteliği ortadan kaldırılmak istenmektedir. Bu girişim meşru değildir, asla kabul edilemez.

Ancak ülkenin mevcut gerçeği göz önüne alındığında, kent hakkının savunulması ve adaletin yerini bulması zorlu bir mücadeleyi gerektirmektedir. Mücadeleyi kazanmanın ilk koşulu Akyakalıların bu soruna birlik beraberlik içinde sahip çıkması, hem hukuksal alanda hem de bizzat Zeytin Park’ta başlamış mücadele sürecine aktif katılımının sağlanmasıdır. Bu ilk koşulu tamamlayacak olan bir başka zorunlu koşul da Akyakalıların önderliğinde Muğla’dan başlayarak tüm demokratik kuruluş ve duyarlı insanları kapsayacak geniş bir platformu aşağıdaki mücadele hedef ve talepleriyle kurmak, harekete geçirmek olacaktır:
1.     ÖİB’nin 3841 parselde gerçekleştirmek istediği imar değişikliğinin iptali yeterli değildir. Özelleştirme süreci derhal durdurulmalı; ilgili arazi gerçekte olduğu gibi zeytinlik olarak tescil edilip, tapudaki kaydı yenilenmeli,[i] Belediyeye devredilmeli[ii]; Akyaka halkının gereksinimi ve ortak çıkarları temelinde[iii] onlara danışılarak kamusal alan niteliğini koruyarak yeniden projelendirilmeli, mevcut imar planında değişikliğe gidilerek konut alanı olmaktan çıkarılmalıdır.
2.     İmar Yasası anti-demokratiktir. İmar planlarının yapım veya revizyon aşamasında, yapılacak plan veya değişiklikle gündelik yaşamları doğrudan etkilenecek olan halkın daha en başından planlama sürecine müdahil olabilmelerine elverecek biçimde yeniden düzenlenmelidir.
3.     Akyaka, Gökova Özel Koruma Alanı içindedir. Merkezi hükümetlere özel korunan alanların statülerinde “üstün kamu yararı” adına değişiklik yetkisi öngören Tabiatı ve Biyo Çeşitliliği Koruma(ma) Yasa Tasarısı derhal ve tamamen TBMM’den geri çekilmelidir.
Bu açıklamanın ardından, davetli dernek ve kurum temsilcileri sırayla söz alarak özelleştirme sürecine karşı görüş bildirirken, mücadelenin başarıya ulaşması için yapılması gerekenler konusunda somut önerilerde bulundular, zaaflı yönlere dikkat çekerek kaygılarını paylaştılar. Temsilcilerin paylaşılan konuları yetkili organlarına iletip 16 Temmuz Salı gününe kadar somut bir yanıtla geri dönmesine ve katılamayanlara konunun yazılı olarak iletilmesine karar verilerek buluşma sonlandırıldı. 12 Temmuz 2013.





[i] BİLGİ NOTU 1: Arazinin zeytinlik olarak tescil edilmesi, buradan hareketle özelleştirme sürecinin durdurulması talebi (yürütmeyi durdurma ve iptal davası) bir dava konusu yapılabilir ve mücadelenin yasal dayanağı güçlendirilebilir. Bu davayı açmak için en uygun tüzüğe sahip olduğunu düşündüğümüz GAS-Der’e konu öneri olarak iletilmiş, sözel olarak olumlu yanıt alınmıştır. Davanın gerek açılmasında gerekse safahatında Muğla Barosu’nun destek sözü de toplantıda Gas-Der’e iletilmiştir.
[ii] BİLGİ NOTU 2: Toplantıdan sonra ortaya çıkan ve önemli olduğu için paylaşılması zorunlu olan bir bilgidir. İmar Kanunu 11. maddesinde Belediye sınırları ve mücavir imar alanları içerisindeki hazine arazileri Belediye'nin görüşü ve Maliye Bakanlığı'nın onayı ile bedelsiz olarak belediyeye devredilir hükmü bulunmaktadır. 3841 parsel 1994 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında konut alanı olarak belirlenmiş durumdadır. O halde Belediye bu aşamada Maliye Bakanlığı'na hazine arazisinin Belediyeye bedelsiz olarak devri talebinde bulunabilir. Maliye Bakanlığı’nın bu talebi reddetmesi halinde yeni bir idari dava açılması ve hukuki mücadeleye daha güçlü devam edilmesi olasılığı doğacaktır. Yok, eğer 3841 parsel Belediyeye devir edilirse o zaman özelleştirilemez ve kamusal amaç dışında hiç bir amaçla yapılaşmaya da tahsis edilemez ki bu elbette şu aşamada en fazla arzu edilen bir sonuç olacaktır.
[iii]Daha ilk etkinliklere başlarken, dillerde ilgili alanın ZEYTİN PARK olarak yer etmesi ve Pazar alanı ile birlikte ele alınarak küçük üreticilerle esnafın yöresel ürün ve yemekleri Akyaka’nın ziyaretçilerine sergileyip sunacakları bir ekonomik aktivitenin zemini olarak yörede ekolojik tarımı teşvik edecek, düzenli eğlenti ve festivallere olanak tanıyacak örnek bir SLOW FOOD merkezi olarak projelendirilmesi önerisinin tartışmaya açılması bu konuda hemen verilebilecek ilk örneklerdir.

11 Temmuz 2013 Perşembe

Medyadan...


 Çevrecileri Sevindiren Rapor  - Haberler.com, 29 Ocak 2014
Muğla'nın Marmaris İlçesi Kent Konseyi, Marmaris ve Fethiye'ye ulaşım sağlayan karayollarının kesiştiği 'Gökova Kavşağı'nda farklı seviyeli kavşak projesine gerek olmadığını bilirkişi raporuyla ispatladı. devamı >>>
Kent korumada bir başarı öyküsü:Akyaka'da katıldılar, değiştirdiler! -Yeşil Gazete, 24 Ocak 2014
Akyaka, Muğla’nın Gökova Özel Koruma Bölgesi içindeki turistik beldelerden biri. Ayrıca Cittaslow sertifikasına sahip Türkiye’deki 9 özel yerleşimden biri.

Akyaka doğal değerleri yanında sivil toplum örgütlülüğü ve aktivizm açısından da şanslı bir belde. Adını en son “Diren Zeytinpark” eylemi ile duyduğumuz Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun (AYYP) Akyaka ve Gökova’nın doğasını korumak adına gösterdiği çaba karşılıksız kalmıyor. Orman alanı içine moloz ve çöp döktüğünü tespit ettikleri Akyaka Belediyesi Başkanı Ahmet Çalca, neden olduğu zarardan dolayı kişisel olarak yargılanacak. devamı >>>
 İmara açılan zeytinlikler TBMM gündeminde - Gerçek Gündem, 25 Kasım 2013
CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, Gökova Özel Çevre Koruma Alanında, Akkaya Belediyesi sınırları içinde yer alan zeytinlik alanın imara açılmasını Meclis gündemine taşıdı.  devamı >>>
 Akyakalılar Beton Değil Zeytin İstiyor - Biyanet , 07 Ekim 2013
Beldelerinin imara açılmasına karşı Ankara'ya pedal çeviren Akyakalılar “Ortada üç aşamalı bir hukuksuzluk var. Yok hükmünde bir imar planına karşı mücadele ediyoruz" diyorlar.  devamı >>>
TBMM Dilekçe Komisyonuna zeytinliği kurtarmak için 26.824 imza sunuldu - T24, 07 Ekim 2013
Çevre Koruma Bölgesi Gökova’da bulunan Akyaka’da hazine arazisi 20 dönüm zeytinliğin imara açılmasını, özelleştirme programına alınmasına karşı çıkan Akyaka Dayanışması, TBMM Dilekçe Komisyonu’na 26 bin 824 imzayı teslim etti. Zeytinliği kurtarma mücadelesi için toplanan dilekçeleri Akyaka’dan Ankara’ya üç bisikletli 9 günde getirdi.  devamı >>>
 Akyakalı Bisikletliler "Zeytin, Söz, Su"  - Sözcü, 07 Ekim 2013
Muğla Gökova Özel Çevre Koruma Alanı’nda bulunan, zeytinlik alanların halktan habersiz bir şekilde imara açılıp, özelleştirme programına alınmasına tepki göstermek için 27 Eylül’de Akyaka’dan yola çıkan bisikletliler Ankara’ya ulaştı. Topladıkları 30 bin imzayı Meclis ile Çevre Şehircilik Bakanlığı’na sunacak olan bisikletliler, taleplerini “Zeytin, Söz ve Su” sloganıyla iletecek.  devamı >>>
 Akyakalı bisikletçiler Ankara'da - Yeşil Gazete, 06 Ekim 2013 
Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka beldesinde  kamu arazisi bir zeytinliğin imara açılmasına ve özelleştirilmesine karşı Akyaka Dayanışması’nın başlattığı mücadelede toplanan imzaları Ankara’ya ulaştırmak üzere üç bisikletli 27 Eylül’de Akyaka’dan  yola çıktı. devamı >>>
 Muğla'da Özelleştirilen Zeytinliğin İmara Açıldığı İddiası - Haberler.com, 05 Ekim 2013 
Muğla Akyaka beldesinde, özelleştirilen zeytinliğin imara açıldığı iddiasıyla ilgili bisikletlerle Ankara'ya gitmek için yola çıkan grup, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesine ulaştı devamı >>>
Zeytinlik için bisikletli eylem - Yeni Kütahya, 03 Ekim 2013 
Muğla'nın Ula ilçesine bağlı Akyaka beldesinde, özelleştirilen zeytinliğin imara açılma kararından vazgeçilmesi için imza toplayarak Ankara’ya bisikletlerle götürmek için yola çıkan grup Kütahya’ya geldi.  devamı >>>
 Zeytinlik için bisikletli eylem Ankara'da sona erecek - Destan TV Kütahya, 03 Ekim 2013 
Zeytinlik için bisikletli eylem Ankara'da sona erecek  izlemek için >>>
 Akyakalı Bisikletçiler İlimizde Mola Verdiler - Afyon Zafer, 02 Ekim 2013 
Muğla Akayaka’dan başlayarak çevre sorunlarına dikkat çekmek amacıyla Ankara’ya giden beş kişilik bisiklet ekibi ilimizde de konakladı. Ekibi Özdilek kavşağından Afyon PAB topluluğu karşılayarak bir süre birlikte pedal çevirdiler.  devamı >>>
 Muğla'da Özelleştirilen Zeytinliğin İmara Açıldığı İddiası  Haberler.com, 02 Ekim 2013
Muğla'nın Ula ilçesine bağlı Akyaka beldesinde, özelleştirilen zeytinliğin imara açıldığı iddiası doğrultusunda bisikletlerle Ankara'ya gitmek için yola çıkan grup, Kütahya'ya geldi  devamı >>>
 Pedallar zeytinlik için çevriliyor - Evrensel, 29 Eylül 2013 
Akyakalılar, zeytinlik alanlarının özelleştirilme kapsamına alınmasına tepkili.  devamı >>>
 Akyaka için pedala kuvvet - Haberler.com, 27 Eylül 2013 
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi'nin Muğla'nın Ula İlçesi'ne bağlı Akyaka Beldesi'ndeki Gökova Özel Çevre Koruma Alanı'ndaki, belediyenin sınırları içinde kalan 19 bin 300 metrekarelik Hazine arazisi zeytinlik alanı (3841 nolu parsel) imara açmak... videoyu izlemek için >>>
 'Akyaka'nın zeytinliği imara açılmasın' - NTVMSNBC, 26 Eylül 2013 
Muğla’ya bağlı Akyaka beldesinde Hazine arazisindeki zeytinliğin imara açılacağı iddiası tepkilere neden oldu. Bisikletlerle Ankara’ya gidecek Akyakalılar, topladıkları yaklaşık 23 bin imzayı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na teslim edecek. devamı >>>
Akyaka'da Neler Oluyor ?  Yeşil Doğa, CNNTürk, 14 Eylül 2013 
Gökova’nın sakin şehri Akyaka'da özelleştirme idaresinin kamuya ait zeytinlik alanı satışa çıkarması ilçenin huzurunu bozdu. Güven İslamoğlu Yeşil Doğa da Akyakalıları rahatsız eden gelişmeleri ve Akyaka'nın güzelliklerini ekrana taşıyor. 
 izlemek için >>>
 Akyaka'da Olan Zafer mi, Göz Boyama mı - Muğla Haber, 14 Ağustos 2013 
Akyaka’da, Özelleştirme İdaresi’nde satışı gündeme gelen alanda, kot farkı nedeniyle yüksek katlı binaların yapılabileceği tartışmaları sürüyordu. Medyaya yansıyan haberlere göre, binaların 2 kattan yüksek olmaması ek maddelerle sağlanacakmış… devamı >>>
 Tepkiler İşe Yaradı Şartname Değişti - Milliyet, 11 Ağustos 2013 
Akyaka’nın nazım ve imar planı değişikliklerinin Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmasıyla başlayan protestolar sonuç verdi. Satış şartnamesine "Binalarda azami kot, bina köşe noktalarının ortalamasıdır" şeklinde bir hüküm konuluyor.  devamı >>>
 Akyaka'da "Beton Lobisi"ne Geçit Yok! - Atlas Online, 30 Temmuz 2013 
Akyaka’da özelleştirilmek ve imara açılmak istenen bir kamusal alanla ilgili olarak Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun öncülüğünde Akyaka ve Muğla’dan sivil toplum örgütlerinin ve duyarlı bölge insanlarının bir araya gelerek oluşturdukları Akyaka Dayanışması Platformu bileşenleri, 24 Temmuz 2013’te yaklaşık 100 kişilik bir katılımla bir basın toplantısı düzenleyerek taleplerini kamuoyuna duyurdu.  devamı >>>
 Akyaka özelleştirmeye direniyor! - soL Haber Portalı, 29 Temmuz 2013 
(soL-Haber Merkezi) Akyaka halkı, Gökova Özel Çevre Koruma Alanında bulunan ve Türkiye'deki dokuz "yavaş kent"ten biri olan Akyaka'daki zeytinlik alanın özelleştirme kapsamına alınmasına karşı bir araya geldi. devamı >>>

 Bir cennete daha imar tehdidi - Hürriyet, 29 Temmuz 2013 
AKYAKA, Muğla’nın Ula ilçesine bağlı bir belde.
Azmakıyla, ördekleriyle, Nail Çakırhan mimarisiyle, ormanın yanından girilen deniziyle meşhur bir cennet köşe.
Eşsiz doğası nedeniyle Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde bulunuyor.
Bir de Türkiye’nin 9 “yavaş kent”inden biri.

Uluslararası “cittaslow” (yavaş kent) oluşumuna Seferihisar’dan sonra ikinci olarak girmeyi başardı.
devamı >>>

 "Gezi Zekalılar" ve "Devlet Baba" - Muğla Haber , 26 Temmuz  2013 
Hazırladığımız “Akyaka’de neler oluyor” yazı dizisi boyunca bölgede özelleştirilmesi gündeme gelen alanla ilgili farklı isimlerin görüşlerini aldık. Yapılması öngörülen evlerin yüksek katlı olabileceğini belirterek itiraz eden Akyaka Belediye Başkanı Ahmet Çalca’nın, “Binalar 2 kattan yüksek olmayacak” diyen AKP Milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden’in, bunun bir rant kapısı olduğunu söyleyen CHP’li Tolga Çandar ve MHP’li Mehmet Erdoğan’ın görüşlerini sayfalarımızı taşıdık. Bu isimlerin yanı sıra, medyanın pek de düşünce ve taleplerine sayfalarını ayırmadığı Akyakalı çevrecilerle de konuştuk. Onlar, 2 kat mı, 8 kat mı tartışmasını bir kenara bırakıyor ve doğrudan özelleştirmeye karşı çıkıyor.  devamı >>>

 Sakin şehire imar tepkisi - Ajanspress, 25 Temmuz  2013 
BAŞBAKANLIK Özelleştirme İdaresi'nin Muğla'nın Ula İlçesi'nin "Sakin Şehir" unvanlı Akyaka beldesindeki zeytin ağaçlarıyla kaplı Hazine'ye ait 19.300 metrekarelik araziyi imara açtığı söylentilerine Akyaka Dayanışma Grubu basın açıklaması ile tepki gösterdi.  devamı >>>

 Akyaka halkı zeytinlik için direnişte - Taraf, 25 Temmuz  2013 
Uluslararası “sakin kent” seçilen Muğla’nın Akyaka beldesinde 20 bin m2’lik zeytinlik alan, Özelleştirme İdaresi kapsamına alındı. Belde halkı ve STK’lar mücadele için Akyaka Dayanışması çatısı altında birleşti.  devamı >>>

 Açık Radyo, Metropolitika, 24 Temmuz  2013 
Bu hafta Korhan Gümüş ve Aysim Türkmen Metropolitika’da, dünya şehircilik ve hukuk tarihine geçebilecek tuhaflıkta ilerleyen, çok dikkatle izlememiz gereken ve iktidarın tepeden inmeci ve otoriter yönetim anlayışının kendini en net şekilde açığa vurduğu kamusal alana, kente ve sonunda topluma dair tahayyülünü açıkça ortaya koyan Yenikapı Meydan Projesi’ni ele aldılar. Programın ikinci bölümünde Akyaka Dayanışması'ndan Serdar Denktaş konuktu. Akyaka'da Özel Çevre Koruma Alanı'nda bulunan 20 dönüm büyüklüğündeki kamusal alan olan bir zeytinliğin özelleştirilerek imara açılması konusunu konuştuk   >>>
 . 
 Diren Akyaka, Diren Zeytin Ağacı! - Evrensel, 23 Temmuz  2013 
Muğla Akyaka’da Gökova Özel Çevre Koruma Alanındaki zeytinlik alanın Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca özelleştirme kapsamına alınması ilçeyi hareketlendirdi. Akyaka Dayanışması adıyla bir araya gelen Akyaka ve Muğla’daki yaşam savunucuları imara açılmak istenen zeytinliği korumak için mücadele başlattılar.   devamı >>>

 Sakin Şehir'de sınır iki kat - Hürriyet, 20 Temmuz  2013 
Muğla’nın Ula ilçesinin ‘Sakin Şehir’ unvanlı turizm cenneti Akyaka’da 8 kat imar izni verdiği iddiaları ortalığı karıştırırken, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, araziye yapılacak konutların 2 katı geçmeyeceğini açıkladı. devamı >>>

 Özden: Akyaka'ya 2 Kattan Fazla İzin Yok  - marmarismanset.com, 19 Temmuz  2013 
Ak Parti Milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden son günlerin tartışmalı imar değişikliğini yerinde inceleyerek yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Milletvekili Özden; “Biz burada iki kattan fazla bir yapıya asla izin vermeyiz ”dedi.  >>>
 ÖİB: '6 Kata İzin Vermedik'  - Radikal, 14 Temmuz  2013 
Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka beldesindeki imar planı değişikliğine ilişkin açıklama yapan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), kat yüksekliğinin 6 değil 2 kat olarak belirlendiğini açıkladı. devamı >>>

 Doğal cennet Akyaka'da çokkatlı bina tepkisi  - sendika.org, 12 Temmuz  2013 
Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka Beldesi’nde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından değiştirilen imar planı, beldeyi çok katlı yapılaşmaya açık hale getirdiği için halkın tepkisine yol açtı. Eyleme geçip imza kampanyası başlatan Akyakalılar plan değişikliğinin iptal edilmesini istiyor. devamı >>>

 Sakin şehir Akyaka'ya 'altı kat'  - Radikal, 11 Temmuz  2013 
Akyaka'da 19 bin metrekarelik zeytinlik alan imara açılırken 'kot' düzenlemesi de değiştirildi. Akyakalılar 'altı kata kadar betonlaşma' korkusuyla plana karşı harekete geçti.  devamı >>>

 Açık Radyo'da Akyaka YYP'nin konuk olduğu Yeşil Dalga Programı, 11 Temmuz, 2013 
Türkiye'deki çevre mücadelesinin bazı örneklerini ve bunların hukuki boyutunu ele aldığımız bu haftaki programda Gökova Özel Çevre Koruma Alanı'nda bulunan Akyaka'da bir zeytinlik alanın imara açılmasını Akyaka yerel Yönetim Platformu'ndan Serdar Denktaş'la konuştuk. Radyo kaydı >>>

 Cennete 8 Kat İzni! - Habertürk, 4 Temmuz 2013 
BUNDAN üç yıl önce Akyaka'da Maden İskelesi'nde sabaha karşı 02:30'da milyonlarca yıldızın içinde yüzdükten sonra denizden çıkarken hiç bitmeyeceğini sandığım ve kelimeleriyle bir enkaz resmi çizen, hayatımın en karmaşık sayfasını çevirdiğimi bilmiyordum... Birkaç gün sonra İstanbul'a döndüğümde bırakın bir daha gideceğimden, bir daha Akyaka adını bile duyacağımdan emin değildim.  devamı >>>

 AK Parti'li Vekillerden Akyaka İçin Kat Açıklaması - haberler.com, 26 Haziran 2013 
Turistik Akyaka beldesinde hazineye ait 19 bin 300 m2'lik arazinin Özelleştirme İdaresi tarafından arazinin eğimi göz önüne alınarak 7-8 katlı imar izni verdiği iddiaları üzerine AK Parti Muğla milletvekilleri Ali Boğa ve Yüksel Özden,...   devamı >>>