12 Aralık 2022 Pazartesi

İş değil doğa katliamı, iş kazası değil iş cinayeti !

Yaşam savunucuları bugün Astek Madencilik önünde bir basın açıklaması yaparak dört gün önce şirketin izinsiz yürüttüğü faaliyet sırasında uçurumdan yuvarlanarak yaşamını yitiren Hilmi Turan’ı ve iş cinayetlerinde yitirilen tüm emekçileri andılar, iş cinayetlerini ve doğa katliamlarını protesto ettiler.  

MUÇEP Gökova Meclisinin çağrısı ile Gökova ve Muğla’nın değişik yerlerinden gelen katılımcılar Yeşilova Mahallesinde şirketin işlettiği maden ocağının önünde buluştular. Basın açıklaması öncesinde Hilmi Turan ve iş cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm emekçiler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. TİP temsilcileri ve Hilmi Turan’ın yakınları ve Gökovalıların da katıldığı basın açıklaması MUÇEP Gökova Eş Sözcüsü Candan Süsoy tarafından okundu. Candan Süsoy, bu ölümlü olayın daha fazla kar hırsı ile faaliyeti durdurma kararını yok sayarak yürütülen çalışma sırasında meydana geldiğini ve bir iş cinayeti olduğunu söyledi. Süsoy, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinin sınırında işletilen taş ocaklarının yıllardır bölgelerinde ormanları, zeytinlikleri, tarım alanlarını yok ettiğini, yeraltı sularını kirlettiğini, gece gündüz patlatılan dinamitlerle bölge halkının yaşam kalitesinin ve can güvenliğinin  kalmadığını söyledi. Süsoy, tüm  mücadelelerine ve zeytin koruma yasasına rağmen zeytinliklerle iç içe taş ocaklarının işletilmeye devam ettiğini, yetkililerin yasalara aykırı bu faaliyetlere izin vererek yaşanan ekolojik kırıma ortak olduklarını söyledi.  Basın bildirisi yetkililerden bölgede yürütülen tüm taş ocağı faaliyetlerine son verilmesi, su ve gıda güvenliğini güvenceye alacak bir yönetim planının hazırlanmasını talebi ile bitirildi.  








İş değil doğa katliamı, iş kazası değil iş cinayeti !

Bizler Gökova ahalisi olarak taşocaklarının yıllardır bölgemizde neden olduğu ekolojik yıkıma karşı mücadele ediyoruz. Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin sınırında yürütülen bu faaliyetler ormanlarımızı, zeytinliklerimizi, tarım alanlarımızı tahrip ediyor. Gece gündüz demeden patlatılan dinamitlerin gürültüsü,  üzerimize yağan tozlar yaşam kalitemizi yok ediyor, su kaynaklarımızı kirletiyor. Yerleşim yerlerinden geçen malzeme yüklü kamyonların oluşturduğu yoğun trafik yaşamlarımızı tehdit ediyor. Zeytin koruma yasasına göre  üç km’den fazla yaklaşmaması gereken maden ocakları zeytinliklerimizle iç içe faaliyetlerini yürütüyorlar. Devletin kurumları yasalara aykırı bu faaliyetlere göz yumarak bu doğa tahribatına adeta izin veriyorlar, yaşanan doğa yıkımının ortağı oluyorlar.

Yaşamlarımızı ve yaşam alanlarımızı tehdit eden bu faaliyetlere karşı mücadele ederken 8 Aralık 2022 tarihinde Astek Madencilik’in izinsiz yürüttüğü faaliyet sırasında kepçe operatörü Hilmi Turan isimli arkadaşımızın yaşamını yitirdiği haberi ile kahrolduk. Astek Madencilik 1 Eylül tarihinde Muğla Valiliği tarafından kendisine faaliyetini durdurması için tebligat yapılmış olmasına karşın yasal uyarıyı hiçe sayarak izinsiz faaliyetine devam etmiş ve bu iş cinayetine neden olmuştur.

Ülkemizin birçok yerinde madencilik faaliyetlerinde benzer şekilde iş cinayetlerinde yitirdiğimiz canlarımızı bir kez daha saygı ile anarken bu cinayetlerin işin fıtratında olduğuna yönelik açıklamalarla adeta  normalleştirilmeye çalışılmasına da isyan ediyoruz. Gözü daha fazla kardan başka bir şey görmeyen sermaye sahiplerinin doğayı ve insan hayatını sömürmesinin sonucu olarak yaşam alanlarımızı ve yaşamlarımızı kaybediyoruz.

Yetkili kurumlara sesleniyoruz: Şirketlerin rant hırslarını doyurmak için daha fazla verecek canımız yok! Yaşanan bu iş cinayeti tüm yönleri ile ortaya çıkarılarak sorumluları gereken cezaya çarptırılsınlar. Gökova Bölgesinde yaşam alanlarımızı ve yaşamlarımızı tehdit eden tüm taşocağı faaliyetleri derhal durdurulsun. Ormanlarımızın, zeytinliklerimizin, tarım alanlarımızın ve su kaynaklarımızın korunması için bölge halkının katılımı ile bir yönetim planı oluşturulsun.

Gökova Meclisi olarak yaşamını yitiren Hilmi Turan’ın yakınlarına baş sağlığı diliyoruz ve bu iş cinayetinin sorumluları gereken cezayı alıncaya kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. Saygılarımızla. 12.12.2022

Muğla Çevre Platformu Gökova Meclisi



4 Ekim 2022 Salı

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği Karacasöğüt’te ÇED sürecine onay verilmemesi için dilekçe verdi

Karacasöğüt Mahallesinde MUÇEV Ltd. Şirketi’nin “Tekne Bağlama İskelesi Kapasite Artırımı Projesi” için başlattığı ÇED sürecinde geçen hafta Halkın Katılımı Toplantısı yapılmak istenmiş ancak bölge sakinleri ve sivil toplum örgütleri toplantının hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile yapılmasına izin vermemişti. Daha önce Mahkeme kararı ile Valiliğin verdiği ÇED gerekli olmadığı kararı bozulmuş, bunun üzerine şirket yeniden aynı proje için ÇED başvurusu yapmıştı. Mahkeme kararında “tekne bağlama kapasite artırımı” projesinin aslında bir “yat limanı” projesi olduğu ve ÇED sürecinden muaf tutulamayacağı ifade edilmişti. Toplantıda Bakanlığın  başvuruyu mahkeme kararını hiçe sayarak kabul etmesine  karşı çıkılmıştı. Katılımcılar  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın aynı zamanda MUÇEV’in ortağı olduğu, bu nedenle Bakanlık temsilcilerinin toplantıyı tarafsız yönetmesinin de mümkün olmadığını söyleyerek tepki göstermişlerdi. Yaptırılmayan toplantı sonrasında katılımcıların birlikte imzaladıkları bir dilekçe ile toplantının neden yapılamayacağının hukuki gerekçelerini yazılı olarak Bakanlık temsilcilerine teslim edilmişti.

Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin korunması için mücadele eden yerel örgütlerden birisi olan Gökova Ekolojik Yaşam Derneği de projenin neden kabul edilmemesi gerektiği hakkında ekolojik gerekçeleri içeren bir dilekçe hazırlayarak hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına hem de Muğla İl Müdürlüğüne gönderdi.

Karacasöğüt Bern Sözleşmesi ile koruma altında olan türlerin yaşam alanıdır:

Dilekçede ÇED Başvuru dosyasında  “Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN Sözleşmesi) uyarınca koruma altına alınmış alanlardan “Önemli Deniz Kaplumbağası Üreme Alanları”nda belirtilen I. ve II. Koruma Bölgeleri , “Akdeniz Foku Yaşama ve Üreme Alanları” bulunmamaktadır” denildiğine yer verilerek;

İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü tarafından 2006 yılında söz konusu alanda yapılan bilimsel çalışma sonucunda hazırlanarak ÖÇKK tarafından yayınlanan  Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin Biyolojik Çeşitliliğinin Tespiti Final Raporu’nda projenin gerçekleştirilmek istendiği alanın BERN Sözleşmesi ile koruma altına alınmış başka türlerin yaşam alanı olduğu belirtildiği, başvuru dosyasında verilen bilgileri eksik ve yanıltıcı olduğu ifade ediliyor.                                                                                                     

Dilekçede MUÇEV’in ÇED başvuru dosyasında bölgeden koruma altında türlerin yaşamadığı iddiasına aykırı olarak bilimsel çalışmalarda Karacasöğüt’ün Bern Sözleşmesi ile koruma altına alınmış birçok türün yaşam alanı olduğunun belirlendiği ifade ediliyor. Bizzat Bakanlığın envanterinde olan İstanbul Üniversites’nin  raporuna göre bölgede yaşayan ve Bern Sözleşmesi ile koruma altında olan türler şunlar: Cystoseira amentacea, Lithophyllum byssoides, Lithophyllum byssoides, Posidonia oceanica, Cymodocea nodosa, Aplysina aerophoba, Scyllarides latus, Charonia variegata.

 İskele kapasitesinin arttırılması  ekosistemi tahrip eder 

Dilekçede adı geçen bilimsel raporda “Sonuç olarak, iki yıl süren biyoçeşitlilik çalışmaları, bölgede tespit edilen bazı aksaklıklara ve noktasal sorunlara rağmen, Gökova ÖÇKB’nin 34 koruma altındaki tür için üreme ve beslenme alanı olması, tür çeşitliliğin yakın bölgelere göre oldukça çeşitli olması ve pek çok balık türünün yumurtlama ve gelişme sahası olması bölgenin önemini artırmaktadır. Proje bulguları, bölgenin gelecek nesillere aktarılabilecek bir miras olduğu ve bu zenginliklerin tüm ülkenin ve hatta tüm dünyanın ortak malı olarak değerlendirilerek korunması gerektiğini göstermektedir” değerlendirmesine yer veriliyor ve Karacasöğüt’te söz konusu projenin yapılmasına yine aynı raporda yer alan şu uyarı ile  karşı çıkılıyor:

“Karacasöğüt’te marina ve liman kullanımı mevcut limitlerin üstüne çıktığında kıyı şeridinin ve özellikle sulak alanda çok yakın bir gelecekte önemli problemler yaratacaktır”

ÇED sürecine onay verilemez, ekosistem korunmalı

Dilekçenin son bölümünde Derneğin talepleri şu şekilde yer alıyor:  Gökova Ekolojik Yaşam Derneği olarak ÇED süreci devam etmekte olan söz konusu projeye bilimsel ve hukusal gerçeklikleri dikkate alarak onay verilmemesi,  alanın ekosisteminin korunması için bilimsel raporlarda yapılan uyarılar dikkate alınarak gerekli çalışmaların yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.” 

 

7 Eylül 2022 Çarşamba

Üçüncü kez askıya çıkarılan Akyaka İmar Planı Revizyonuna karşı basın açıklaması

11 Ağustos 2022 tarihinde askıya çıkarılan Akyaka Kentsel Tasarım Alanları Planı Revizyonuna karşı MUÇEP Gökova Meclisi bir basın açıklaması yaptı ve plana itiraz dilekçesi kampanyası başlattı.

Bugün Akyaka Pazaryerinde Akyakalıların katılımı ile yapılan basın açıklamasını MUÇEP Gökova Meclisi Eşsözcüsü Candan Süsoy okudu.

İlk olarak iki yıl önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan 1/5000 ölçekli Nazım ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Revizyonları Akyaka’yı rant alanına dönüştüreceği gerekçesi ile yoğun  olarak eleştirilmiş ve Akyakalıların açtığı dava sonunda iptal edilmişti. Ancak Bakanlık iptal edilen plan revizyonları üzerinde çok az değişiklik yaparak geçen yıl bir kez daha askıya çıkarmıştı. Bakanlığın Mahkeme kararına rağmen aynı planda ısrar etmesi yoğun eleştirilere neden olmuş ve Akyakalılar bir kez daha iptal davası açmıştı. Dava süreci devam ederken Bakanlık bu kez dava konusu olan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda Kentsel Tasarım Alanı olarak belirlenen alanlarda plan değişikliği hazırlayarak  askıya çıkardı.

Basın açıklamasının okunmasından sonra Gökova Meclisi üyeleri hazırladıkları itiraz dilekçesinin kopyalarını dağıttılar. Akyakalıların yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte çok sayıda imzalı itiraz dilekçesi toplandı. Dilekçelerin en geç askı süresinin biteceği 10 Eylül 2022 tarihine kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne teslim edilmesi gerekiyor.


MUÇEP Gökova Meclisi'nin Basın Açıklaması aşağıdadır

Hukuki süreç devam ederken Akyaka’nın İmar Planını değiştirmek

yangından mal kaçırmaya çalışmaktır!

Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin kalbindeki Akyaka’yı rant alanına dönüştürmeyi hedefleyen yeni bir İmar Planı Revizyonu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 11 Ağustos 2022 tarihinde askıya çıkarıldı.

Bakanlığın 15.10.2020 tarihinde askıya çıkarılan İmar Planı Revizyonu Akyakalıların açtığı dava sonucunda iptal edilmiş, akabinde iptal edilen bu plan üzerinde çok az değişiklik yapılarak dava konusu olan itiraz noktaları çok büyük oranda korunarak 8.10.2021 tarihinde yeniden askıya çıkarılmıştı. Bu plan revizyonuna karşı Akyakalılar dava açtı ve dava devam ederken Bakanlık bir kez daha sanki bu süreçler yaşanmamış gibi aynı plan revizyonunda ısrar ederek yeni bir revizyon planını 3. kez askıya çıkardı.

Bakanlık Akyakalıların itirazlarını ve Mahkemenin bu itirazları haklı görerek verdiği iptal kararını yok saymaya devam ediyor ve ısrarla aynı planı ufak tefek makyajlarla yeniden ve yeniden askıya çıkarıyor. Bu ısrardan anlaşılıyor ki Bakanlık Akyakalıların yorulmasını veya mücadele azminin kırılmasını umut etmektedir. Diğer yandan Bakanlığın Akyaka’yı rant alanına dönüştürme sevdası Gökova ÖÇKB üzerindeki rant baskısını da arttırmakta, yasadışı işgalcileri cesaretlendirmektedir. Bakanlığın şunu bilmesini isteriz ki; itiraz sürecinde adil bir değerlendirme yapmayıp yargılama devam ederken yeni plan askıya çıkarılması ve bunun alışkanlık haline getirilmesi Akyakalıların mücadele azmini daha da güçlendirmekte, ama idareye ve hukuka olan inancını azaltmaktadır.

Üçüncü kez askıya çıkarılan plan revizyonunda dava konusu olan önceki plan revizyonu sanki dava süreci tamamlanmış ve onaylanmış gibi temel alınarak kentsel tasarım planlaması yapılmıştır. Üstelik bu yeni plan revizyonu ile birlikte Mekansal Planlama Yönetmeliğine aykırı olarak bir Plan Raporu dahi sunulmamıştır.

Askıdaki plan revizyonu ile getirilen kentsel tasarım planı, Gökova ÖÇKB Yönetim Planında şart koşulmasına rağmen Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü tarafından herhangi bir Taşıma Kapasitesi Projesi yaptırılmadan askıya çıkarılmıştır.

Bu yeni planla adeta yangından mal kaçırırcasına kamusal alanlarımız, yürüyüş yolu düzenlemesi adı altında ticarileştirilmektedir. Kamusal alan kullanımının daraltıldığı, ticari kullanımın öne çıktığı bir planlama “koruma amaçlı” olma iddiası ile çelişkilidir ve kabul edilemez.

Elbette ki Akyakalılar olarak askıya çıkarılan bu kentsel tasarım planlarına olduğu gibi, dava konusu olan önceki plana karşı olan itirazlarımız da aynen devam etmektedir. İdari sürece uygun olarak bu plan değişikliğine de yasal süresi içinde itirazlarımızı yapacağız ve geri çekilmezse yeni bir dava sürecini başlatacağız.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na defalarca yaptığımız çağırıyı bir kez daha tekrarlıyoruz. çağırıyı bir kez daha tekrarlıyoruz. Abesle iştigal etmekten vazgeçin! Hukuki süreç tamamlanana kadar imar planını değiştirme sevdasından vaz geçin. Öncelikle onayladığınız ama rafa kaldırdığınız Gökova ÖÇKB Yönetim Planını uygulamaya alın. İmar Planı Revizyonunu Yönetim Planı ile  uyumlu olacak şekilde, yerel paydaşların katılımı ile birlikte düzenleyelim.  

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.  7.9.2022

Muğla Çevre Platformu Gökova Meclisi


25 Haziran 2022 Cumartesi

Akyaka Orman Kampında Muğla Vakfı’nın işgaline karşı eylemler sürüyor

MUÇEP Gökova Meclisi tarafından Akyaka Orman Kampında üç hafta önce yapılan basın açıklaması ile duyurulan Muğla Vakfı’nın kamusal alan işgalinin devam etmesi nedeni ile Akyakalılar bugün yeniden eylemdeydiler.

Akyaka Orman Kampını işleten Muğla Vakfı tarafından Kıyı Kanununa ve Orman Kampı işletim planına aykırı olarak kıyı alanının çitle çevrilerek şezlonglarla kaplanması, mesire alanındaki piknik masalarının kaldırılarak aynı şekilde şezlonglarla işgal edilmesi ve kullanım alanının ücretli hale getirilmesini protesto etmek için 20 Mayıs 2022 tarihinde MUÇEP Gökova Meclisi "Kıyılar Halkındır, İşgalleri Kaldırın" başlıklı bir basın açıklaması yapmıştı. Basın açıklaması sonrasında piknik alanındaki şezlonglar toplanarak açılan alanda piknik yapan Akyakalılar daha sonra kıyı alanındaki şezlongları da toplayarak açtıkları alana havlular sererek kıyıdan ücretsiz yararlanma haklarını kullanmışlar, sonra da  işletme hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı.

Geçen süre içerisinde işletmenin işgaline aynen devam etmesi nedeni ile bugün Akyakalılar bir kez daha aynı alanda buluşarak yeni bir eylem gerçekleştirdiler. Gün boyu süre etkinlik sırasında önce piknik alanındaki tüm şezlonglar toplanarak alan açıldı. İşletme personelinin şezlongları yeniden yerleştirmesi üzerine Akyakalılar bu kez şezlonglar için talep edilen kişi başı 50 TL ücreti ödemeyi ret ederek şezlonglar üzerinde piknik yaptılar. Çitlerle çevrili kıyı alanında da tekrarlanan eylemde şezlonglar topladı ve açılan alana havlular serilerek oturma eylemi yapıldı. Orman Kampına günübirlik tatil için gelen birçok yurttaş da alanı işgal eden şezlongların üzerinde piknik yaparak eyleme katıldılar. Eylem sırasın açılan “Kıyılar Halkındır, Engellenemez”, “Kıyılarda şezlong işgaline son”, “Piknik alanıdır şezlong giremez” pankartları işletme personelinin müdahalesi ile kaldırılmak istendi. Çıkan tartışma üzerine gelen jandarma da pankartların kaldırılmasını istedi. Eylemciler anayasayla güvence altına alınmış ifade özgürlüğü haklarını hatırlatarak pankartlarını kaldırmadılar ve eylemlerini sürdürdüler. Eylem sonrasında birkaç eylemci Jandarma Karakoluna giderek işletme hakkında bir kez daha suç duyurusunda bulundu.  

MUÇEP Gökova Meclisi üyeleri Orman Kampında İşletim Planına ve Kıyı Kanununa aykırı işgaller kaldırılıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini açıkladılar.












21 Mayıs 2022 Cumartesi

Akyakalılar bir kez daha isyanda : Kıyılar ve Orman Kampı halkındır, işgalleri kaldırın!

A Tipi Mesire Alanı statüsünde olan Akyaka Orman Kampının işletmecisi Muğla Valiliği’nin bir kuruluşu olan Muğla’ya Hizmet Vakfı, kıyıları ve piknik alanlarını şezlonglarla tamamen kaplayarak kampı ticari alana dönüştürmesi üzerine Akyakalılar ayaklandı. MUÇEP Gökova Meclisinin çağrısı ile bir araya gelerek yürüyüş düzenleyen Akyakalılar düdükler ve sloganlar eşliğinde halk plajı üzerinden Orman Kampına girerek mesire alanında bir basın açıklaması yaptılar. Basın açıklaması MUÇEP Gökova eş sözcüsü Candan Süsoy tarafından okundu.

Etkinliğe Muğla, Köyceğiz, Gökova ve Marmaris’ten gelen ve Akyaka’da tatil için bulunan çok sayıda yurttaş katıldı. Güvenlik güçlerinin de önlem aldığı eylem sırasında işletmecinin kıyı ve piknik alanına yerleştirdiği şezlonglar eylemciler tarafından kaldırılarak açtıkları alanda  yanlarında getirdikleri havlu ve matları yayarak piknik yaptılar, denize girdiler ve sohbet ettiler.  Eylem alanında “Kıyılar halkındır, işgalleri kaldırın”, “Ortak yaşam alanlarımız müştereklerimizdir”, “Muğla'ya hizmet, halka eziyet”, Halka hizmet bu mu la?’, “Kahrolsun bağzı vakıflar”, “piknik alanıdır, şezlong giremez”, Akyaka uyuma ormanına sahip çık”, “şezlonglarını al, al da başına çal”, “orman kampı çiftliğiniz  değildir” sloganları  ve kıyı kanunun yazılı olduğu pankart ve dövizler açıldı.

Piknik alanında jandarma ve işletme çalışanlarının engellemelerine rağmen basın açıklaması yapılarak alandaki şezlonglar kaldırıldı ve açılan alanda eylemciler piknik yaptılar. Eylemciler işgallere son verilmediği  sürece eylemlerine devam edeceklerini bildirdiler. Eylemciler piknik yapıp denize girdikten sonra Akyaka Jandarma Karakoluna giderek işgallerden sorumlu işletme Muğla'ya Hizmet Vakfı ve işgallere karşı denetim görevini yerine getirmeyen Gökova Orman İletme Şefliği hakkında suç duyurusunda bulundular.  








Basın açıklaması metni aşağıdadır:

KIYILAR HALKINDIR, İŞGALLERİ KALDIRIN!

Akyakalılar olarak bugün kamu yönetimi eli ile doğanın ve kamusal alanlarımızın rant alanlarına dönüştürülmesine karşı isyanımızı dile getirmek üzere bir kez daha bir araya geldik. A Tipi Mesire Yeri olan Akyaka Orman Kampı, Muğla Valiliği’nin vakıf  görünümündeki ticari şirketi Muğlaya Hizmet Vakfı’nın işletmesine verildiği günden beri her yıl artan boyutlarda  kamu yararına aykırı olarak ticarileştirilmektedir.

Malum kurum ilk iş olarak 2014 yılında Orman Kampı içerisinde yer alan taş evlerin etrafına tel örgüler çekerek halkın kampın o bölümüne ve kıyıya erişimini engellemeye kalkmış, Akyakalıların tepkisi sonunda geri adım atarak koyduğu engeli kaldırmak zorunda kalmıştı. Ancak, bu kurumun geçen süre içerisinde mesire alanı içerisinde halkın serbest kullanım alanlarını  ücretli hale getirerek daraltma girişimleri son bulmadı.

Bulunduğumuz bu alan,  işgal öncesi piknik yapmak için kullanılıyor ve hemen önündeki kıyı alanından serbestçe denize girilebiliyordu. Sonra bu alan ahşap platformlar ve çitlerle halkın kullanımından koparıldı, şezlonglar konularak kullanımı ücretli hale getirildi. Yetmezmiş gibi şimdi de geri plandaki piknik masaları kaldırılıp tamamen şezlonglarla kaplanarak halkın serbest kullanımına kapatıldı. Bu alanlarda artık para ödemeden serbestçe piknik yapmak, oturabilmek, havlunuzu serip güneşlenebilmek imkanı kalmamıştır.

Orman Kampındaki işgaller bunlarla da sınırlı değil. Aynı dönem içerisinde biraz ileride bulunan çocukların oyun parkı dahi ortadan kaldırılarak yine şezlonglarla donatıldı, ticari alana dönüştürüldü. Kamusal alan yağmasına katılan bir diğer kurum da Muğlaya Hizmet Vakfı ile anlaşarak mesire alanı içerisinde bir çay bahçesi düzenleyen Ula Belediyesi olmuştur. Böylece mesire alanının bu bölümü  de Ula Belediyesi tarafından ticarileştirilerek halktan koparıldı.

Tüm bu planda, yasaya  uymayan işler olurken Orman Kampını sözleşmeyle adı geçen kurumun işletmesine devreden Gökova Orman İşletme Şefliği sessiz kalmaktadır. Şefliğin işletim planına uymayan bu uygulamalar konusunda gereken uyarıları yapmadığı anlaşılmaktadır.

Görünen odur ki; kamu yönetiminden sorumlu tüm kurumlar yasaları ve kamu yararını bir kenara bırakarak kamusal alanların rant alanına dönüştürmek konusunda bizzat kendileri işbirliği yapmaktadırlar.

Kıyı Kanunun  5.  Maddesi “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” demektedir.  Şirketin yaptığının Kıyı Kanunun hükümlerine aykırı olduğu ve kamu yararı ile uzaktan yakından ilgisi olmadığı açıktır. Şirket, kampın işletmesinden kazandığı yetmiyormuş gibi halkın serbest kullanım alanlarına da göz dikerek her santimetrekaresinden rant devşirme gayretine girmiştir. Burada kamu yararına bir faaliyetten değil, aç gözlülükle halkın ortak kullanım alanlarına el koyarak kamu kaynaklarının özelleştirilmesinden söz edebiliriz.

Muğla'ya Hizmet Vakfının sahibinin yasaların ve kamu yararının güvence altına alınmasından sorumlu kurum olan Muğla Valiliği’nin olması durumun vahametini daha da arttırmaktadır. Muğla Valiliği’nin yasa tanımazlığını Akyakalılar daha önceki girişimlerinden çok iyi bilmektedirler. Valilik, geçtiğimiz yıl Aralık ayında hiçbir onay almadan ve yetkisini aşarak kesin korunacak hassas alan içerisinde bulunan ormanımızı tahrip ederek başlattığı Akyaka’ya çevre yolu projesi ile ilgili verdiğimiz dilekçelere aylar geçmesine karşın hala yanıt vermemiştir.  Suçun kabulü anlamına gelen bu sessizlik karşısında Akyakalılar Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda  bulunmuşlardır.

Muğla Valiliği, Ula Belediyesi ve Gökova Orman İşletme Şefliğini Akyakalılar olarak bir kez daha yasalar ve kamu yararına aykırı işler yapmamaya davet ediyoruz.

Akyaka Orman Kampında yasaya aykırı ve işletme planına uymayan uygulamalara son verin. Halkın kıyıyı, kıyı şeridini, piknik alanlarını serbest kullanımının önündeki engelleri kaldırın.  Akyaka’yı, Gökova’yı talan projelerinden vaz geçin.

MUÇEP Gökova Meclisi olarak yasa tanımayan bu uygulamalara karşı kararlı mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna ve basına saygıyla duyururuz.

Muğla Çevre Platformu Gökova Meclisi


20 Nisan 2022 Çarşamba

MUÇEP’ten elektrik hatlarının yeraltına alınması için kampanya

Muğla Çevre Platformu Gökova Meclisi elektrik iletim hatlarının yeraltına alınması için bir dilekçe kampanyası başlattı. Geçen yıl Muğla bölgesinde çok büyük ölçekte orman alanının yok olmasına yol açan yangınların en önde gelen çıkış nedeninin elektrik iletim hatlarının olduğu açıklanmıştı. 

İklim krizine bağlı olarak yaşanan aşırı sıcak ve kuru hava koşullarında çıkan yangınlar 2021 yılında  Muğla genelinde 55 bin hektardan fazla ormanın yanmasına yol açmıştı. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü  yaptığı açıklamada bu yangınların en önemli nedeninin ormanlardan geçen yüksek gerilim hatlarının ve yerleşim yerlerinden geçen elektrik dağıtım hatlarının şiddetli rüzgarlarda birbirlerine değmesi sonucunda çıkan kıvılcımlar olduğunu bildirmişti.

MUÇEP Gökova Meclisi, iklim krizinin her geçen yıl şiddetini arttıran bir gerçeklik olduğu saptamasından yola çıkarak  bir çalışma grubu oluşturmayı ve orman yangın risklerinin en aza indirilmesi için girişimlerde bulunmayı kararlaştırdı. Havai elektrik hatlarının en önemli yangın nedeni olduğu belirlemesinden hareket edilerek bu hatların yeraltına alınması için bir dilekçe kampanyası başlatıldı.   Bu kapsamda yürütülen çalışma çerçevesinde hazırlanan örnek dilekçenin yurttaşlar tarafından CİMER üzerinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na iletilmesi isteniyor. Dilekçe metni şu şekilde:

Muğla Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre Muğla bölgesinde 2021 yılında iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan orman yangınlarının en önemli çıkış nedeninin elektrik hatlarının ark yapması sonucunda çıkan kıvılcımlar olduğu kamuoyuna açıklanmıştır.

İklim krizi artık kaçınılmaz bir gerçekliktir ve krizden en çok etkilenen bölgelerin başında Muğla gelmektedir. Bu gerçeği dikkate alarak geleceğe yönelik olarak orman yangın risklerini en aza indirmek açısından önlemlerin acil olarak alınması zorunludur. Bu bağlamda; Muğla Orman Bölge Müdürlüğü’nün saptamasını da dikkate alarak yerleşim yerlerinden geçen elektrik dağıtım hatlarının yeraltına alınması, ormanların içinden geçen yüksek gerilim hatlarının bakımlarının düzenli şekilde yapılması yaşamsal önem kazanmıştır.

Elektrik dağıtımından sorumlu kuruluşların sözleşmelerinde yer alan, hatların yeraltına alınması ve hatların bakımı ile ilgili koşulların eksiksiz yerine getirmelerinin sağlanması,  iklim değişikliğine uyum çalışmaları kapsamında yerleşim yerlerinden geçen elektrik dağıtımı ve ormanların içinden geçen yüksek gerilim hatlarının mümkün olduğunca yer altına alınması ve bakımlarının eksiksiz yapılması  konusuna gereğinin yapılmasını arz ederim.


2 Mart 2022 Çarşamba

Gökova taşocağı davasında “ÇED gerekli değildir” kararı iptal !

Gökova'da taşocaklarının yaşam alanlarına tahribatları her geçen gün artıyor

Muğla ili, Ula ilçesi, Gökova Mahallesi, Tembeller Dağı mevkiinde Özmet Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılması planlanan II-A grubu maden (kalker) ocağı, kırma eleme tesisi, hazır beton tesisi ve beton parke büz üretim tesisi projesi için Muğla Valiliği (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) tarafından verilen 29/03/2021 tarihli “ÇED Gerekli Değildir" kararına karşı açılan davada Muğla 1. İdare Mahkemesi iptal kararı verdi.

Taşocaklarındaki patlatmalar ve çıkan tozlar doğal yaşamı tehdit ediyor

MUÇEP Gökova Meclisi’nin  desteklediği  davada iptal talebinin gerekçesi olarak; faaliyet alanının emisyonların dağıtılması bakımından uygun bir lokasyon olmadığı, tesise hammadde getirme ve üretim sonrası ürün dağıtımının ağır vasıtalarla yapılacak olmasının da ayrı bir emisyon kaynağı olduğu, Gökova'nın üstün peyzaj değerlerine ve benzersiz flora ve faunaya sahip olduğu, yörenin doğal çevre unsurlarına aykırı bir görüntü oluşacağı, faaliyetin Avrupa Peyzaj Sözleşmesine aykırı olduğu, yörenin turizm bölgesi olması nedeniyle trafik yükünün olumsuz etkileneceği, 3.000 metre mesafede zeytinliklerin bulunduğu, su kaynaklarının, turizm ve arıcılık faaliyetlerinin olumsuz etkileneceği, özel çevre koruma bölgesine etkisinin araştırılmadığı, detaylı flora ve fauna çalışmasının yapılmadığı, haksız ve hukuka aykırı olduğu belirtilmişti.

Bilirkişi ne demişti?

Mahkeme kararında uyuşmazlığın niteliği gereği genel hukuki bilgiyle çözümünün yanında, teknik bilgiyi de gerektirmesi nedeniyle yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunda özetle;

"Keşif günü itibariyle dava konusu alan ve çevresinde jeolojik birim olarak Mesozoyik (Jura-Kretase) mermerler gözlendiği, mermerlerin metamorfizma geçirmiş (Başkalaşmış) kireçtaşları olduğu ve çoğunlukla CaCO3 bileşimli olduğu, sahadaki birimin bu nedenle bazıları tarafından Mesozoyik kireçtaşı olarak da tanımlanabileceği, MTA 500.000 ölçekli jeoloji haritalarına göre Jura-Kretase çörtlü mermer olarak tanımlanmakta olduğu, dava konusu etkinlik ile ilgili hazırlanan Proje Tanıtım Dosyasında (PDT) jeolojik ve hidrojeolojik açıdan birçok değerlendirme ve çalışma sunulduğu, bununla birlikte bu değerlendirmelerin oldukça yüzeysel, kısmen eksik, kısmen çelişkili, bazen hatalı ve alan gerçekleriyle uyuşmadığı, örneğin PTD 36. sayfada belirtildiği üzere “Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Plan Proje Yatırım ve İnşaat Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 08.03.2018 tarih ve 5288 sayılı yazı ile Muğla il sınırları içerisinde bulunan kuyu ve pınarlar bildirilmiştir. Söz konusu büyükşehir yazısı ekler bölümünde sunulmuştur (Bkz. Ek.4-g)” denildiği, buna karşılık PTD raporunda böyle bir ek bulunmadığı, harita ve dava konusu alanın bulunduğu yerin saha gerçekleriyle örtüşmekle birlikte raporda haritada olmayan başka jeolojik yapı ve birimlerin anlatıldığı, raporun bu açıdan çelişkili, hatalı ve saha gerçeklerine aykırı olduğu, ayrıca haritayı kimin yaptığının belli olmadığı ve imzası bulunan Har.Kad. Tek. Kayacan Kaya’nın imza yetkisi bulunmadığı, nihai PTD raporunda mevcut durumla ilgili olarak jeolojik, hidrojeolojik açıdan anlatımların ve değerlendirmelerin yeterli olmadığı, yörenin jeolojik ve hidrojeolojik özelliklerinin, yeraltı ve yerüstü su durumlarının, söz konusu etkinlikle ilgili olabilecek çevresel etkilerin ve alınabilecek önlemlerin yeterli düzeyde anlatılmadığı, DSİ ve MUSKİ gibi kurumlardan alınan görüşlerin açıklanmadığı, MUSKİ’den alındığı ve EK-4g olarak rapora konulduğu belirtilen açıklamaya karşın belirtilen ekin raporda bulunmadığı, rapor içinde de nasıl bir görüş verdiğinin belirtilmediği, DSİ kurum görüşünün ise tamamen kayıp olduğu, usulen yapılmış olan taahhütlerin yeterli olmadığı, sahanın özgün yapısına uygun alınacak önlemlerin ve taahhütlerin belirtilmesi gerektiği, söz konusu PTD raporunda sahanın jeolojik ve hidrojeolojik özellikleri ile olası çevresel etkilerinin açıklanmadığı, özellikle ruhsat alanı çevresindeki kaya birimlerinin jeolojik, hidrojeolojik ve mühendislik özelliklerinin hiç açıklanmadığı, oysa keşif günü gözlendiği üzere sahada ve çevresinde yaygın olarak bulunan Mesozoyik mermerlerin (veya kireçtaşları) çok geniş alanları kapladığı, kalker ocağı olarak işletilmesi planlanan bu mermerlerin ve kireçtaşlarının hidrojeolojik açıdan önemli kayalar olduğu, özellikle karstik boşluklar içerenler önemli miktarda yeraltı suyu içerebildikleri, dava konusu alandaki mermerlerin de karstik akifer (yeraltı suyu deposu) oluşturabilecek kayalar olduğu, söz konusu alan ve çevresinde bulunan mermerlerin geçirimli ve karstik özellikli olması nedeniyle söz konusu etkinlikle sahadan patlatma yoluyla önemli miktarda malzeme alınacağından madencilik faaliyetlerinin yeraltı sularını olumsuz etkileme potansiyelinin bulunduğu, PTD ekinde bulunan Ek.9- Hava Kalıtesı Dağılım Modellemesı Raporu, sayfa 10, tablo 6 senaryo 3 (Kümülatif etkiler) için AERMOD model girdileri tablosu, tablo 4 senaryo 1 için AERMOD model girdileri ile birlikte incelendiğinde Gökova Mahallesi ve tarım alanlarının kümülatif etkilerinin göz önüne alındığı, önemli kirletici kaynak olarak değerlendirmeye alınması gereken bölgedeki diğer maden işletmelerinin kümülatif etkilerinin modellemeye dahil edilmediğinin anlaşıldığı, toz hesaplarının Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine uygun olmadığı sonucuna varıldığı, dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararına esas olan tesisin ruhsat sahası çevresinde zeytinliklerin olduğu (Resim.8) dolayısıyla söz konusu işletmenin Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Ek 5, 1-ı) koşulunu sağlamadığı, proje alanının Muğla'yı Datça, Marmaris, Köyceğiz ve Fethiye gibi önemli turizm merkezlerine bağlayan “sakar yokuşu” olarak tanımlanan yolun ön görünümünde olması, bölgenin önemli turizm merkezlerine olan komşuluğu, tesis alanının yeraltı ve yerüstü su kaynaklarıyla “Gökova Kadın Azmağı Özel Çevre Koruma Bölgesi” besleme havzasında olması nedenleriyle özel bir dikkatle incelenmesinin gerektiği, ÇED sürecinin işletilerek sürece bölgede yaşayan ve faaliyet sonuçlarından etkilenecek halkın katılımının da sağlanmasının gerektiği kanaatinin oluştuğu, dava konusu faaliyet alanının yapılacağı yerin gerek çevre düzeni gerekse de nazım imar planı kararlarıyla büyük oranda orman alanı kullanımına ayrıldığı, isabet ettiği alanın tapuda “devlet kızılçam ormanı” cinsiyle kayıtlı olduğu, söz konusu orman alanlarının gerek bölge, gerek il, gerekse de ülke açısından korunması gerekli alanlardan olduğu, söz konusu ÇED alanlarının aynı zamanda önemli doğa alanına isabet ettiği, bahse konu önemli doğa alanlarınında hassas ve benzersiz coğrafyası, bitki, hayvan ve sahip olduğu doğal özellikleri nedeniyle daha ayrıntılı incelenmesi gereken alanlardan olduğu, söz konusu faaliyetin bu alanlara ve dolayısıyla bahse konu planların planlama hedef ve ilkelerine ulaşılmasında olumsuz etkileme potansiyeli bulunduğu, ÇED alanının çok dik yamaçta ve kayalık bölgede yapılmasının planlandığı, madencilik faaliyeti nedeni ile yapılacak olan ocak işletmeciliği sonucu kesilecek ağaçların kayalık ve toprağın sığ olduğu bu bölgede faaliyet sonrasında dikim yolu ile tekrar orman vasfına getirilmesinin mümkün gözükmediği, madencilik faaliyeti ile orman bütünlüğünün bozulacağı, faaliyetin eğimli arazide gerçekleştirilecek olması nedeni ile de gerekli önlemlerin alınmadığı takdirde ormanların erozyona açık hale getirileceği, ocak ve tesis alanı yakın mahallelerinin ön görünümünde kalmadığı ancak Gökova–Yeşilova  Mahalle yolu bitişiğinde olması nedeni ile görüntü kirliliğine neden olacağı, ruhsat alanının 1. derecede yangına hassas bölgeler içerisinde kaldığı, ayrıca bölgedeki ağaçlarda basra bulunması nedeni ile bölgede önemli ölçüde basra balı üretildiği, kalker ocağı işletmesinin uydu görüntülerinde de görüleceği üzere işletmenin sınırları içerisinde kuzey uç bölgesinde sıralı dikilmiş zeytin ağaçlarının (25 ile 100 aşı yaşları arasında) bulunduğu, ocakların açılması ile makilik alanların yok edildiği, bunun da makilik alanların bölünmesine, bitki kaybına, doğal arazi dokusu parçalanması ile biyolojik çeşitliliği azalmasına sebep olduğu, proje kapasitesine göre öngörülen rezerv miktarı ve faal olarak çalışmakta olan İR:20068456 işletme ruhsatının rezerv potansiyeli dikkate alındığında dava konusu faaliyet alanı yerine mevcut ocağın alternatif olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı, projede öngörülen altyapı tesislerinin toplam alanı dikkate alındığında mevcut  altyapı tesislerinin alanının ihtiyacını karşılayabilecek büyüklükte olması nedeniyle kapasitesi bilinmeyen mevcut kırma eleme tesisinin yetersiz kalması halinde istenen kapasiteye çıkarılabileceği ve altyapı tesis alanına hazır beton, parke ve büz tesisinin eklenmesinin mümkün olduğu  kanaatine varıldığı, ayrıca projenin alternatifi olarak mevcut ocak ve tesislerin değerlendirmesinin işletme yatırım maliyetine sağlayacağı katkıya ilave olarak PTD tablo 43 de belirtilen 2598 adet ağaç kesiminin gerekmeyeceği ve bu sayede orman bütünlüğünün korunacağı "

görüş ve kanaatine varıldığına yer verildi.


Taşocaklarından malzeme taşıyan araçlar Gökova Mahallesinde trafik ve can güvenliğini de tehdit ediyor

İptal Gerekçesi

Mahkemenin 2.2.2022 tarihinde oybirliği ile aldığı kararda iptal gerekçesi olarak;

“Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliği üzerine davalı idareler ve müdahil tarafından itiraz edilmiş ise de, itirazların raporu kusurlandıracak nitelikte olmadığı, bilirkişi raporunda yer alan analiz ile ulaşılan sonucun Mahkememizce de uygun bulunarak karara dayanak olabilecek nitelikte olduğu görülmüştür.

 Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 23'üncü maddesinde yer alan, alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından  belirlenmesi durumunda ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirinin izni doğrultusunda, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede madencilik faaliyetlerinde bulunulabileceğine ilişkin düzenleme, Danıştay 8. Dairesi'nin 19/02/2015 tarih ve E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararı ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un 20'nci maddesinin amacını aşan bir düzenleme olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir. Söz konusu Kanunun 20'nci maddesinin amacının ise, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç olmak üzere kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemek olduğu açıktır.

Bu durumda; işleme konu proje sahasına 3 kilometrelik mesafede zeytinlik alanlar bulunduğu ve söz konusu zeytinliklere zarar vermeden, toz ve duman çıkarmayacak şekilde faaliyette bulunulmasının hayatın olağan akışına aykırı  olduğu  anlaşıldığından, uyuşmazlık konusu projenin 3573 sayılı Yasanın belirtilen hükümlerine aykırı olduğu, ayrıca bilirkişi raporunda proje tanıtım dosyasında jeolojik, hidrojeolojik, çevresel etkilerinin yeterince değerlendirilmediğinin, dosyadaki toz hesaplarının hava kirliliğinin kontrolü bakımından yetersiz olduğunun, projenin kızılçam orman alanına olumsuz  etkileri bulunabileceğinin belirtilmesi karşısında dava konusu "kalker üretimi, kırma-eleme tesisi, hazır beton tesisi ve beton parke büz üretim tesisi" projesi hakkında Muğla Valiliği tarafından verilen dava konusu 29/03/2021 tarih ve E.202177 sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır” denildi.

Kararın önemi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın Zeytincilik Yasasını yok sayarak zeytinlikleri maden faaliyetlerine açan yönetmelik değişikliğinden hemen önce çıkan bu yargı kararı yaşam savunucularına moral oldu.

Gökova halkı bu kararın örnek oluşturmasını, aynı bölgede Muğla Büyükşehir Belediyesi ve başka şirketler tarafından yürütülen, yaşam alanlarını tahrip eden benzer faaliyetlerin de sonlandırılmasını bekliyor.


16 Ocak 2022 Pazar

Akyaka’ya çevre yolu suç projesidir !


MUÇEP Gökova Meclisi Muğla Valiliği’nin web sitesinde yer alan Akyaka’ya bir çevre yolu projesi düşünüldüğü haberi üzerine bir basın açıklaması yaptı.

11.12.2021 tarihinde Muğla Valiliği web sitesinde Muğla Valisi Orhan Tavlı, Ula Kaymakamı Baha Başçelik ve Ula Belediye Başkanı Özay Türkler’in Akyaka’da planlanan bir çevre yolu güzergahı üzerinde inceleme gezisi yaptıkları haberi yer almıştı.  Haberde projenin Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı desteği ile Ula Belediyesi tarafından yapılacağı belirtiliyordu.

16.01.2022 tarihinde MUÇEP Gökova Meclisi üyeleri haberde yer alan fotoğraftaki alana giderek bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Etkinliğe CHP Ula İlçe, HDP, Yeşil Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Emek Partisi, Sol Parti Muğla İl Örgütleri Marmaris Kent Konseyi, MUÇEP Gökova, Datça, Köyceğiz ve Menteşe Meclislerinin temsilcileri de katıldılar.

Yaklaşık 80 kişinin katıldığı etkinlikte “Akyaka’ya çevre yolu suç projesidir. Hukuksuzdur. Vaz Geçin!”,  “Bu yol iklim krizine çıkar !”, “ Gökova ÖÇK Bölgesidir Korumak Zorundasınız !”, “Bir tane daha ağaç kesimine tahammülümüz yok!”, “Tek yol ekolojik uygarlık !”, “Çevre yolu katliam dolu“, “Muğla Cennet Kalsın”, “Yaşam Alanlarımız Müştereklerimizdir” yazılı pankartlar açıldı.

Akyaka Pazaryerinde buluşan eylemciler daha sonra yol güzergahı üzerinde kesilen ağaçlarla açılan yol üzerinden geçerek Valiliğin fotoğrafında görünen orman alanında basın açıklamasını gerçekleştirdi. Basın açıklaması Gökova Meclisi Eş Sözcüsü Candan Süsoy tarafından okundu.

Basın açıklaması metni aşağıdadır:

Akyaka’ya çevre yolu bir suç projesidir,

Ekolojik felaket getirir 

Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış doğal zenginliğini rant aracına dönüştürmek için her geçen gün yeni saldırılarla karşı karşıya kalıyoruz. Üstelik bu projelerin doğanın korunması ile ilgili mevzuatın uygulanmasından sorumlu devlet kurumları tarafından gündeme getirilmesi oldukça düşündürücüdür.

Çok yakın zamanda Mahkeme tarafından iptal edilen Akyaka İmar Planı Revizyonu neredeyse hiç değiştirilmeden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yeniden askıya çıkarılmışken bu kez Muğla Valiliği’nin 11.12.2021 tarihinde web sitesinden duyurduğu haberden Akyaka’ya bir çevre yolu planlandığını, projenin Ula Belediyesi tarafından gerçekleştirileceğini duyuyoruz. Üstelik projenin gerçekleştirileceği alan Kesin Korunacak Hassas Alan statüsündedir.  Söz konusu projenin planlamakla kalınmayıp yasalara aykırı bir şekilde uygulamaya sokulduğunu, ormanda yüzlerce ağacın kesilerek yol bağlantısının sağlanmasından anlamaktayız. Şunu da görüyoruz ki bu yol, Akyaka’nın ortasından ve devamında ormanın içinden geçirilerek Akbük yoluna bağlanacaktır. Bu da binlerce ağacın daha katli ve bölgenin ekosistemine geri döndürülemez zararlar verecek ağır bir darbe anlamına gelmektedir. Ne yazık ki, ekolojik yıkımın söz konusu olduğu tüm projelerde olduğu gibi yine bölge halkının haberi olmadan, kapalı kapılar ardında, hukuk hiçe sayılarak dayatma şeklinde gündeme getirilen bir girişim ile karşı karşıyayız.

Bu projeye neden karşı olduğumuzun gerekçelerini de kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz:

·      Söz konusu proje “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsü bulunan bölge sınırları içindedir. Bu statüdeki koruma alanlarında yalnızca  bilimsel amaçlı araştırma, eğitim ve izleme faaliyetlerine, bilimsel kazı, ortaya çıkarma ve koruma çalışmalarına, alanların korunmasına ve ıslah edilmesine yönelik bilimsel rapor sonucu teklif edilen projeler yapılmasına izin verilmektedir.  “Akyaka Çevre Yolu” projesinin bu tür bir proje olmadığı açıktır. Bu proje ile yasa ihlal edilerek suç işlenmektedir.

·      Akyaka İmar Planında ve Gökova Çevre Düzeni Planında yer almıyor. Gökova ÖÇKB içerisinde ÇED yapılmadan bu tür bir projenin gerçekleştirilmesi söz konusu olamaz. Dolayısı ile onayı olmayan, imar planında yeri olmayan hukuksuz bir projedir. Bu kapsamda yapılan ağaç kesimleri yasaya aykırıdır.

·      Bu proje Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi'nin flora ve faunası üzerinde oldukça büyük olumsuz etki yaratacak, orman alanları bölünerek canlıların yaşam alanları parçalanacak, ekosistem bütünlüğü bozulacak, biyolojik çeşitlilik yok olacaktır.

·      Bu proje ile Akyaka'nın mevcut trafik sorunu oluşacak yeni araç trafiği yükü ile iyice artacaktır.

·      Söz konusu  projenin yalnızca Akyaka ile sınırlı olmadığı,  Akbük, Ören üzerinden Bodrum’a kadar uzanan bir otoyol oluşturulmasının amaçlandığı ortadadır. Yolun geçtiği güzergahta Gökova kıyıları ve ormanları çok daha büyük bir rant baskısına girecektir. Marmaris ve Bodrum örneklerinde olduğu gibi plansız ve hızlı kentleşme ile çok kısa zamanda Gökova ÖÇKB ekolojik değerlerini yitirecektir.

·      Projenin geçeceği orman alanlarında yangın tehlikesi ve çevre kirliliği artacaktır, yaşanan iklim krizine daha da olumsuz etkileri olacaktır.

·      Proje fay aynası üzerindeki Akyaka’nın yükünü dolayısı ile olası bir depremin yol açacağı yıkımın boyutunu arttıracaktır.

·      Projeyle birlikte artan bölge turizm yükünün havzadaki yerleşim yerlerine basıncı artacak, liman/marina/imar statüsü vs. konularının dayatılması kolaylaşacaktır. (Kuzey Marmara Otoyolu kötü örnek olarak önümüzde durmaktadır)

Bizler, yaşadığı coğrafyanın olağanüstü ekolojik zenginliğinin farkında ve bu doğal mirası koruma sorumluluğunda olan Gökova ve Akyaka halkı olarak bu projenin hayata geçirilmesine engel olmak için her türlü meşru mücadelemizi ortaya koyacağımızı kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.  Muğla Valiliği’ne ve Ula Belediyesi’ne hukuka ve koruma ilkelerine aykırı bu projeden vaz geçmeleri için sesleniyoruz. Orman içinde başlattığınız tahribatı derhal durdurun, kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmesini sağlayın. Gökova halkı olarak temiz bir çevrede yaşamak üzere anayasanın ve yasaların tanımladığı tüm yurttaşlık haklarımızı ve doğanın haklarını sonuna kadar savunacağız, yeni bir oldu bittiye izin vermeyeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

16.01.2022

Muğla Çevre Platformu Gökova Meclisi