Edip Kavuzlu tarafından yönetilen toplantının sonunda, yapılan tüm değerlendirmelerden sonra askıya çıkarılan Akyaka İmar Planı Revizyonunun kabul edilemez olduğu ve tamamen iptal edilmesi yönünde Bakanlığa itiraz dilekçelerinin verilmesi oybirliği ile kararlaştırıldı.
Toplantı sonrasında Muğla Milletvekili Burak Erbay ve Akyakalılar yat limanı projesinin yapılmasının düşünüldüğü kıyı alanına giderek birlikte basın açıklaması yaptılar.
MUÇEP Gökova Meclisi temsilcisi Serdar Denktaş’ın açılış konuşmasında İmar Plan Revizyonuna gelinene kadar yaşanan süreci şu şekilde aktardı:
Akyaka İmar Plan Revizyonu Planı’nın Arka Planı:
Görüşeceğimiz Akyaka İmar Plan Revizyonu’nu daha iyi irdeleyebilmek için bir parça Revizyon önerisinin arka planını vermeye çalışacağım.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2014-2016 yılları arasında Muğla Doğal Sit Alanlarının yeniden değerlendirilmesi projesi gerçekleştirildi. Bakanlık yetkilileri bu çalışmaya gerekçe olarak, daha önce sit alanların harita üzerinden çizgiler çekilerek belirlendiğini, bu çalışmanın şimdi bilimsel temelde yeniden yapılmasını istediklerini ifade ettiler. Doğal Sit Alanlarının yeniden değerlendirme çalışması yalnızca Muğla’da değil, Türkiye’nin tamamını kapsayacak şekilde 21 bölgede eş zamanlı yürütüldü. Muğla Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu ihale yolu ile bir gayrimenkul şirketine hazırlatıldı. Biz bu çalışmaya dayanarak Muğla genelinde sit alanların yeniden belirlendiğini ilk kez 2016 yılının sonunda çalışma tamamlandıktan sonra resmi onay öncesinde BŞB’ye görüş almak üzere jpeg formatında gönderilmesi ve Belediyenin de bilgileri kamuoyu ile paylaşması ile öğrendik.
Bu aynı zamanda Muğla Çevre Platformu’nun kuruluşunu da başlatan gelişme oldu. Zira bu fotoğraflara baktığımızda Muğla bölgesinin doğa koruma alanlarının büyük oranda koruma statülerinin düşürüldüğünü veya tamamen kaldırıldığını gördük. Muğla bölgesinin ekolojik varlığının tamamını tehdit eden büyük bir tehlike ile karşı karşıya idik. Konu duyulduğunda Muğla genelinde sivil toplum örgütleri ve duyarlı yurttaşlar bir araya gelerek ortak mücadele kararı aldık. İlk toplantı Akyaka’da yapıldı ve MUÇEP kurulmuş oldu.
Bakanlığın yaptığı sit alanlarını yeniden değerlendirme süreci kamu vicdanını rahatsız eden birçok nokta içeriyordu. Öncelikle hiçbir şekilde şeffaf değildi. Hazırlanan Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor devlet sırrı gibi kamuoyundan gizlendi. MUÇEP’in raporu elde etmek için girişimleri sonuç vermedi. Bilgi edinme hakkı kapsamında yüzlerce dilekçe verildi, hiçbirine olumlu cevap verilmedi. Görüşü sorulan BŞB’ye dahi rapor gönderilmemiş, yalnızca yeni sit alanlarının fotoğraflarının gönderilmesi ile yetinilmişti. Yapılan değişikliklerin bilimsel gerekçelerini hiçbir kurumun ya da yurttaşın görme imkanı olmamıştı. MUÇEP konuyu Avrupa Parlamentosuna da taşıdı. Zira bu süreçte birçok uluslararası sözleşme de ihlal edilmişti. Yapılan sit değişiklikleri ile Barselona ve Bern Sözleşmesi ile koruma altında olan nesli tehdit altındaki türlerin yaşam alanlarının koruma statüleri düşürülüyor, halkın çevresel bilgiye erişim hakkını düzenleyen Aarhus Sözleşmesi ihlal ediliyordu. AP MUÇEP’in iddialarını Türkiye Hükümetine bildirerek cevap istedi, saklanan raporun kopyasını talep etti. Ancak Rapor Avrupa Parlamentosu'na da gönderilmedi.
MUÇEP'in 2017'de Akyaka'da düzenlediği Bahar Şenliğinden |
2018 yılına gelindiğinde Muğla genelinde yapılan bu çalışma sonucunda belirlenen sit değişiklikleri sırayla onaylanmaya başlandı. İlk olarak Gökova Doğal Sit Alanları ile ilgili olan bölüm onaylandı. Muğla Mimarlar Odası ve Muğla BŞB yürütmenin durdurulması talebi ile davalar açtı, ancak sonuçsuz kaldı. MUÇEP’in Bakanlığı sıkıştırmaları sonucunda nihayet Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü Bodrum’da bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Orada Genel Müdür Kemalettin Tekinsoy, raporun gizlenmesi ile ilgili eleştirilere verdiği cevapta her evin dışarısı ile paylaşılmayan iç işleri olabildiğini söyledi. Yani devlet, tüm yurttaşların söz hakkı olan doğal sit alanları ile ilgili yapılan çalışmayı halktan gizlenmesi gereken kendi iç işi olarak görüyordu. Sayın genel müdür, neden sit değişikliklerine onay verilmesine Gökova ile başlandığı sorusuna verdiği cevapta ise “biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın konutunun inşaatı söz konusu, onu bekletemezdik” şeklinde cevap verdi. Yani 1. Derece sit statüsünde iken yapılması hukuken mümkün olmayan inşaatın yapılabilmesi için kararın aslında en baştan siyasi olarak verildiğini, ekolojik temelli bilimsel çalışmanın da sadece bu karara meşruiyet kazandırmak üzere ısmarlanmış bir kılıf olduğunu açık etmişti.
Su samurlarının yaşam alanları koruma dışına çıkarılıyor |
Nihayet Muğla Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Raporu 4 yıl geçtikten sonra, yaklaşık iki ay önce Datça Alavara bölgesinin koruma statüsünün değiştirilmesine karşı açılan dava dolayısı ile Mahkemenin talebi doğrultusunda davacı taraflara gönderildi. Tarafların raporun kopyasını MUÇEP’le paylaşması ile rapor kamuoyuna açık hale geldi. MUÇEP Gökova Meclisi olarak bu raporun Gökova ile ilgili bölümü üzerinde ayrıntılı bir çalışma gerçekleştirdik ve yaklaşık bir ay önce yaptığımız değerlendirmeyi kamuoyu ile paylaştık. Şunu gördük; Rapor daha önce ifade ettiğim, hazırlanış sürecinde işlenen hukuksuzlukların yanında bilimsel açıdan da oldukça yetersiz, hatta bilimsel etikle bağdaşmayan skandal niteliğinde ayrıntılar içeriyordu. Birkaç önemli tespitimizi paylaşmak istiyorum:
Gökova bölgesinde daha önce yapılmış birçok bilimsel çalışma Gökova Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu’nda dikkate alınmamış. Dikkate alınmayan bu çalışmaların hepsi Bakanlığın onayını almış, kendi envanterinde olan çalışmalar. IUCN kayıtlarında nesli tehdit altında olan tür olarak yer alan ve Gökova bölgesinde varlığı bilinen Su samurlarından hiç söz edilmiyor. Üstelik Bakanlığın kendisinin Su samurlarının yaşam alanlarının korunması ile ilgili bir çok çalışma yapılmış olmasına rağmen... Bunun yerine Raporda, doğal sit alanları yeniden belirlenirken yoğun insan baskısı nedeni ile doğal yapısı tehdit altına girmiş alanlar "modifiye alan" olarak adlandırılarak korumaya değer olmaktan çıkarılmış, yeni oluşturulan “sürdürülebilir koruma” sınıfına indirilmiş veya koruma statüsü tamamen kaldırılmış. Yani sözde bilimsel çalışma, korunması gereken alanların daha iyi korunmasına yönelik hiçbir bir öneri getirmiyor, bu alanların “kullanım” alanına dönüştürülmesini öneriyor. Bu rapora istinaden sit değişiklikleri yapılarak daha önce 1. Derece Sit Alanı olan Gökova ÖÇK Bölgesinin büyük bölümünün koruma statüsü yeni oluşturulan “Nitelikli Koruma” ya da “Sürdürülebilir Koruma” statülerine dönüştürülüyor, veya tamamen kaldırılıyor, gerçekten koruma sağlayan “Mutlak Koruma” ise söz konusu edilmemiş. En iyi durumda verilen “Nitelikli koruma” statüsü, ismi yanıltmasın, aslında bungalov denilen tarzda yapılaşmayı mümkün kılan eskisine göre çok daha düşük bir koruma derecesine karşılık geliyor.
Gökova Meclisimizin ilk değerlendirme sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmasından çok kısa bir süre sonra Sayıştay’ın ÇŞB 2019 Yılı Denetleme Raporu kamuoyu ile paylaşıldı. Sayıştay'ın Raporunda Bakanlığın ülke genelinde yaptırdığı Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporlarının hazırlanışı ile ilgili belirlenen mevzuata aykırılıklara yer veriliyor. Gökova Meclisi olarak biz de Sayıştay’ın raporuna da yer vererek hazırladığımız değerlendirme raporunu daha da genişlettik. Yaptığımız tespitler doğrulusunda Pazartesi günü bu Rapora verilen onayın ve ona bağlı olarak yapılan Sit değişikliklerinin iptal edilmesi için Bakanlığa bir dilekçe göndereceğiz. Sayıştay’ın bulguları tüm Türkiye için geçerli olduğu için iptal talebimizi yalnızca Gökova ile ilgili sınırlı tutmayıp, tüm Muğla ve ülke geneli için tekrarlıyoruz. Bu anlamda Muğla ve Türkiye genelinde birçok sivil toplum örgütü de vereceğimiz dilekçeye desteklerini bildirdiler. Dolayısı ile talebimiz geniş bir destek ile gönderilecek. Önümüzdeki günlerde bu konuda kamuoyu oluşturmak üzere MUÇEP ve Ekoloji Birliği’nin desteği ile ülke genelinde yaygın bir kampanya başlatacağız. Bakanlıktan gelecek cevaba göre de yeni bir hukuki süreç başlatmaya hazırlanıyoruz.
Tüm bu anlattığım arka plan aslında bugün burada toplanmamıza neden olan 15 Ekim’de askıya çıkarılan Akyaka İmar Planı Revizyonu’nun ne anlama geldiğini daha iyi anlamamız için gerekliydi.
Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu ile ilgili değerlendirmemizi henüz yeni tamamlamışken şimdi bu imar plan revizyonunu kucağımızda bulduk. Gökova Meclisi olarak Akyaka için önerilen imar plan değişikliği üzerinde yaptığımız bu yeni çalışmada bir kez daha gördüğümüz gibi, Gökova ÖÇK Bölgesinin kalbi olan Akyaka’nın ekolojik değerlerinin korunmasının değil, kullanım alanına dönüştürülmesinin yolunu açan “Gökova Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu” doğrultusunda rant alanına dönüştürülmek istendiği anlaşılıyor.
Gökova Meclisi olarak biz bu konuyu yalnızca Akyaka ya da Gökova sorunu olarak görmüyoruz. Ortaya koymaya çalıştığım gibi Gökova sadece bir başlangıç, Muğla’nın tüm doğa koruma alanları, kıyıları, ormanları, sulak alanları bu proje ile tümden tehdit altına girmiş durumda. Kabul edilemez olan bu kapsamlı talan projesine karşı tüm Muğlalılar olarak birlikte karşı çıkmak ve ortak mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’nin doğa koruma alanlarının tamamının tehlike altında olduğu bu proje karşı mücadeleyi kendi bölgesinden başlatan MUÇEP olarak tüm Türkiye’ye çağrı yapıyoruz: Bakanlığın ülke genelinde yaptırdığı, her biri birer rant projesi olan Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma raporlarının ve bunlara bağlı olarak yapılan doğal sit değişikliklerinin iptal edilmesi için birlikte mücadele etmeliyiz. Eğer durduramazsak ülke genelinde geri dönüşü olmayan korkunç bir ekolojik yıkımla karşı karşıya kalacağız.
Candan Süsoy tarafından okunan, MUÇEP Gökova Meclisi’nin Akyaka İmar Planı Revizyonu ile ilgili yaptığı değerlendirme ve toplantıya katılanların görüşleri sonucunda aşağıdaki itiraz noktaları öne çıktı:
Akyaka İmar Planı Revizyonu ile ilgili itirazlar:
- Akyaka İmar Planı Revizyonu
Raporunda, Gökova ÖÇK Bölgesi’nin sahip olduğu zengin biyolojik çeşitlilik ile gelecek kuşaklara aktarılması gereken
bir dünya mirası olduğu belirtilirken, diğer yandan Gökova’nın Doğal Sit
Alanı koruma statülerini düşüren değişiklikleri de temel alarak amacı ile
çelişmektedir,
- Plan
Revizyonunda yer alan Yat Limanı kıyı ekosistemini tahrip edecektir,
- Azmak
Kıyı Bandı Düzenleme Projesi, Azmak kıyı alanında yoğun insan kullanımı
öngörüyor ve Azmak ekosistemine zarar verecektir,
- Plan Revizyonu
hazırlanırken Akyaka’nın Yavaşkent statüsü dikkate alınmamıştır,
- Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından hazırlanan ve yerel sivil toplum örgütlerinin de
katkılarının sağlandığı Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı bu
Revizyon Planı hazırlanırken dikkate alınmamıştır,
- Revizyon Planında doğal ve çevresel değerlerin mutlak korunmasını ve
gelecek nesillere intikalini sağlamak amacıyla koruma esasları, yapılaşma
düzeni, yoğunluk ve benzeri konularda tasarım esasları ve uygulama
ilkeleri, açık alan sistemi, yaya ve taşıt dolaşımı gibi hususları
içerecek şekilde hazırlanacak ve hazırlatılacak hedefler, araçlar,
stratejiler ile kentsel tasarım, peyzaj ve benzeri hususlar detaylı olarak
yer almıyor,
- Proje
alanlarında kullanım ve yapılaşma koşulları biyolojik çeşitlilik
araştırmaları doğrultusunda belirlenmemiştir,
- Revizyon Planında Kıyı
Kanununa aykırı yapılaşma öngörülüyor,
- Muğla Çevre ve Şehircilik
İl Müdürlüğü yazısına konu edilen Kıyı Kenar Çizgisi’nin deniz tarafı
henüz kesinleştirilip hali hazır paftalara aktarılmadığından planlama
yapılamaz,
- Muğla Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Komisyon Kararı raporda yer almıyor,
- Orman Kanunu ihlal
edilmiştir,
- Yat Limanın planlandığı bölgede ÖPA-1 ve ÖPA-2 olarak işaretli alandaki konutlarda yaşayan yurttaşların anayasal teminat altında olan mülkiyet hakları göz ardı edilerek yerine otel yapılması öngörülüyor,
- İmar
Planı Revizyonu ile kamusal alanlar büyük oranda daraltılıyor, Kent
sakinlerinin yaşam kalitesinin düşürülmesine yol açılıyor,
- İmar Planı Revizyonu ile
otel alanının yaklaşık 6 kat arttırılması öngörülüyor. Bu plan, turizm baskısı nedeniyle zaten yaşanmakta olan altyapı
sorunlarını ve korunan alanlar üzerindeki baskıyı katlanarak arttıracaktır.
Gelip okuyanların da yorum yapması dileğiyle. Böylelikle ne kadar olduğumuzu anlayabiliriz.
YanıtlaSil