23 Ekim 2025 Perşembe

Kandil Orman Parkı İhalesi Yasaya Aykırıdır İptal Edilmelidir

Muğla Orman Bölge Müdürlüğü,  Menteşe ilçesi,  Kıran mahallesi sınırları içerisinde, Turnalı mevkiinde yer alan Kandil Konaklamasız Orman Parkının işletmesinin 14/11/2025 tarihinde ihale ile 20 yıllığına kiraya verileceğini ilan etmiştir. İhale ilanının ekinde,  söz konusu alanın Nitelikli Koruma Alanı olduğu belirtilerek bu alanda yapılabilecek ticari tesisler ve faaliyetler önerilmektedir.

Bu ilandan Orman Bölge Müdürlüğü'nün Gökova bölgesinin doğal sit koruma statüleri konusundaki değişikliklerden haberdar olmadığı anlaşılmaktadır. Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi'nin Doğal Sit koruma statülerini düşüren 17/01/2018 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı, Danıştay 4. Dairesinin 11/12/2024 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve eski koruma statüsü olan 1. Derece Doğal Sit statüsü yeniden geçerlilik kazanmıştır. İhale edilmek istenen alan, Gökova ÖÇKB içerisinde yer aldığı için Danıştay kararı ile koruma statüsü artık Nitelikli Koruma değil,  yeniden 1. Derece Doğal Sit'tir. 1. Derece Doğal Sit Alanları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında korunur. Bu alanlarda her türlü yapılaşma yasaktır, yeni tesis kurulamaz, ticari faaliyetlere izin verilmez. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü'nün ihale ilanında verdiği bilgi doğru değildir ve ihale yasaya aykırıdır.  

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği olarak Danıştay kararını dikkate almadan ihale ilanını yayınlayan Muğla Orman Bölge Müdürlüğünü yasaya aykırı bu ihaleyi  iptal etmeye çağırıyoruz. İptal edilmediği durumda yasal süreç başlatacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.

23/10/2025

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği 


İhale edilen alan

İhale edilen alanın uydu görüntüsü

15 Ekim 2025 Çarşamba

Gökova Doğal Sit Statü Değişiklikleri İptal Edildi

2018 yılında Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesinde Doğal Sit koruma statülerini düşüren Bakanlar Kurulu kararı Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan dava sonucunda Danıştay 4. Dairesi tarafından iptal edildi. Mahkeme kararının tamamı için tıklayınız

Çevre, Şehircilik ve İklim Drğişikliği Bakanlığı kararı temyiz etti. Temyiz süreci devam ediyor.

Davanın Konusu

Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün 644 sayılı KHK kapsamında  Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca "Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik" ve "Doğal Sit Alanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Teknik Esaslar" çerçevesinde Muğla ili bütününde doğal sit alanlarında dört mevsimi kapsayan "Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi" yapılarak alan yeniden değerlendirilmişti. Bu değerlendirme sonucu yapılan sit değişiklikleri 23/09/2016 tarihinde Muğla Büyükşehir Belediyesine bildirilmişti. Muğla BŞB, ilçe belediyeleri ve sivil toplum örgütlerinden görüş alarak yaptığı genel meclis değerlendirmesi sonucunda oluşturduğu görüşleri Bakanlığa bildirmişti. Ancak bu görüşler dikkate alınmadan 17.01.2018 tarih ve 2018/11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile sit statü değişikliklerinin tescil ve ilan edilmesi üzerine Muğla BŞB söz konusu tescil kararının iptali için Danıştay'da dava açtı.

Açılan davada, "Kesin Korunacak Hassas Alan" sınırlarının çok dar tutulduğu, bu tespitin koruma kullanma dengesine ve kamu yararına aykırı olduğu, yerinde araştırma yapılmaksızın gerçekleştirildiği, bazı alanların  1. Derece Doğal Sit Alanı iken herhangi bir irdeleme yapılmaksızın Nitelikli Doğal Koruma Alanı'na dönüştürüldüğü, bu değişikliğin, söz konusu alanların doğal ve ekolojik yapısını, yapılaşma baskısı nedeniyle olumsuz yönde etkileyebileceği öne sürülmüştü.

İptal Gerekçeleri:

Mahkeme kararında,  Ekolojik Temelli Bilimsel Raporun alanın peyzaj özelliklerini temsil etme açısından yetersiz olduğu, ekolojik temelli bulguların yetersiz olduğu belirtilerek;

"Bölgedeki ekosistemlerin en tipik ve en yaygın türlerinin yer almadığı, Raporun, alanın flora ve faunasını yansıtmadığı, biyoçeşitlilik açısından verilerin doğru ve eksiksiz olması gerektiği,

Değerlendirme konusu alanın %80'inin orman arazi si olması karşısında, bölgede bulunan orman envanterinin ve tarım alanlarının değerlendirilmesine yönelik bir uzmanın ETBAR'ı hazırlayan proje ekibi içerisinde yer almadığı, 

Bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik açıdan yeterli düzeyde irdelenmediği, yapılması gereken ölçek ve sınırların (drenaj alanı, havza) dikkate alınmadığı, 

Alanın hidrolojik ve hidrojeolojik yapısına ilişkin değerlendirmeye yer verilmediği, bölgede bulunan sulak alan ve deltaların irdelenmediği, alandaki su kaynaklarının (yerüstü ve yeraltı suları) konum ve zaman içinde miktar ve kalitesinde meydana gelen değişimlere ilişkin değerlendirmenin yapılmadığı, ekosistem ile hidrolojik/hidrojeolojik sistem (yerüstü-yeraltı suyu) arasındaki etkileşimlere yönelik değerlendirmeye yer verilmediği,

Dava konusu 16/03/2018 günlü, 30362 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Muğla İli, Menteşe, Milas, Marmaris ve Ula İlçelerinde bulunan, karar eki harita ve listelerde sınır ve koordinatları gösterilen bazı alanların kesin korunacak hassas alan olarak tescil ve ilan edilmesine ilişkin 17/01/2018 günlü, 2018/11264 sayılı Bakanlar Kurulu kararının İPTALİNE temyiz yolu açık olmak üzere, 11/12/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." deniliyor.

İptal edilen sit değişiklikleri


Bilirkişi İncelemesi

Dava sürecinde oluşturulan bilirkişi heyeti ile birlikte 26.02.2024 ve 27.02.2024 tarihlerinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi gerçekleştirildi. Bilirkişi heyeti; Ekolog ve Zoolog (Prof Dr.), Peyzaj Mimarı (Prof. Dr.), Bitki Sistematikçisi ve Bitki Ekologu (Prof. Dr), Ziraat Mühendisi (Prof. Dr.), Hidrobiyolog (Prof. Dr.), Çevre Mühendisi (Prof. Dr.), Hidrojeoloji Mühendisi (Doç. Dr.), Orman Mühendisi (Prof. Dr.) ve Harita Mühendisinden oluştu.

Mahkemeye 27.05.2024 tarihinde sunulan Bilirkişi Raporuna mahkeme kararında ayrıntılı olarak yer veriliyor. Raporda, dava konusu doğal sit statü değişikliklerine dayanak olan Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor (ETBAR) farklı açılardan  değerlendiriliyor ve yetersizliği ortaya konuluyor. 

Bilirkişi Raporunda Öne Çıkanlar:

Mahkeme kararında yer alan hukuki değerlendirmede Bilirkişi Raporundaki Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor (ETBAR)'a ilişkin aşağıdaki noktalara dikkat çekiliyor.

İnsan etkilerinin yönetilmesine ve iyileştirilmesine yönelik plan yok

ETBAR'da antropojenik etkilerin yönetilmesine veya iyileştirmesine yönelik bir tespit ve iyileştirme planı yer almıyor. Alanın, yapılan yeni değerlendirme neticesinde, mevcut doğal sit alanı büyüklüğünde rakamsal değişiklik olmamış gibi görünse de yeni tescil kararı ile karasal alanda daralma, denizel alanda genişleme olması nedeniyle rakamların benzer göründüğü, karasal alanda yapılan sit statü değişikliğinin, deniz ekosistemine de yük getireceği, yeni tescil kararı ile Kesin Korunacak Hassas Alan olarak tescil edilmiş kısımlar ile Nitelikli Doğal Koruma Alanı olarak tescil edilmiş olan alanlar arasında tescil gerekçelerini ortaya koyabilecek; bitki örtüsü, eğim, arazi kullanımı, antropojenik etki vb sebeplerden kaynaklanabilecek farklılıklar bulunmuyor.

Kesin korunması gereken alanların sınırları yetersiz bilimsel gerekçelerle daraltılmış

Ekolojik Temelli Bilimsel Rapor ekolojik, zoolojik, floristik, ormancılık, tarımsal, çevre, peyzaj, hidrolojik ve hidrojeolojik açılardan yetersizdir.

Davaya konu alan Akdeniz iklimine özgü vejetasyon tiplerinden kızılçam ormanı veya boylu maki örtüsüyle kaplıdır. Ayrıca yer yer tarım arazilerinin ve küçük yerleşimlerin bulunduğu coğrafyada gerek denizel gerek karasal ekosistemlere özgü birçok hayvan türü bulunmaktadır. Özel mülkiyete konu taşınmaz oranı çok azdır.  Bölgedeki biyoçeşitlilik zenginliği nedeniyle davaya konu olan bölgenin tamamı Datça ve Bozburun Yarımadaları ÖDA (EGE016) olarak tescil edilmiştir. 

Alanda endemik olan ve endemik olmamakla beraber dar yayılışlı olan ve orman oluşturan bazı ağaç türlerine, bitkilere raporda yer verilmemiştir. Rapor, alanın flora ve faunasını tam olarak yansıtmamaktadır. Dava konusu olan ve sonradan sınırları daraltılan alanlara bakıldığında haritada “Nitelikli Alan” olarak belirtilen bütün alanların “Kesin Korunacak Alanlar” durumunun korunması floristik ve ekolojik açıdan zorunludur. Belirtilen alanlarda parçalı olarak farklı statülerde koruma (Kesin Korunacak, Nitelikli Korunacak, Sürdürülebilir Korunacak) alanlarının oluşturulması, alandaki habitat ilişkilerini tamamen yok edecektir. Zira alanlar arasında geçişler engellenecek, bitki dağılışları ve hayvan geçişleri engellenerek genetik çeşitliliğin kısıtlanmasına ve gelecek yıllarda alanın biyolojik açıdan bozulmasına sebep olacaktır.

ETBAR kapsamında "modifiye alanlar" (yani zeytinlikler, bahçeler, tarlalar) doğallığını tümüyle kaybetmiş olarak, hatta tamamı "geriye dönüşümü" olanaksız kabul edilmişse de, bölgede yaygın permakültür tarımı yarı-doğal özellikler taşımakta ve ormana bitişik yerlerde bütünlüğü fazla etkilememektedir. Zeytinlik ve badem bahçelerinde birçok kuş, memeli ve herpetofauna türünün yaşamlarını sürdürmektedir. Bu gibi habitatların yenilenme yeteneği ve doğal kaynak oluşturma özelliği (hatalı olarak) yok sayılmakta, dolayısıyla “modifiye alan” olarak kabul edilen zeytinliklerin tamamen yapay ortamlar oldukları iddiası doğru değildir. Bu yaklaşımla bütün kuzey kıyısının "Nitelikli Doğal Koruma Alanı" (NDKA) sayılması  yanlıştır. Bu şekilde ayrılmış bazı kesimlerin ekosistem özellikleri ve barındırdıkları biyoçeşitlilik unsurları açısından “Kesin Korunacak Hassas Alan” niteliği taşımaktadırlar. Bölgedeki ekosistemlerin en tipik ve en yaygın türleri raporda yer almamıştır.

ETBAR kapsamında sınırlar belirlenirken karayolunun veya geçmişte mevzuata uygun yapıların varlığının o alanın “modifiye alan” olarak nitelenmesine yol açtığı anlaşılmaktadır. Ancak bu tip insan yapısı unsurlar, her zaman veya başlı başına Kesin Korunacak Hassas Alan (KKHA) statüsünün kaybına yol açmaz. Dolayısıyla ETBAR kapsamında NDKA olarak belirlenen birçok kesimin KKHA statüsü almasında sakınca bulunmamaktadır. KKHA ve NDKA ortak sınırlarının geçtiği birçok kesimde bitki örtüsü, eğim, arazi kullanımı, vb açılardan herhangi bir fark görülmemektedir. 

Bu saptamalar sınırın yer yer rastlantısal biçimde geçirildiği izlenimini yaratmaktadır. Ayrıca %70’leri bulan eğime sahip, hiçbir insan faaliyeti mümkün olmayacak, yabanıl kıyı yarlarının NDKA olarak önerilmesi ve tescillenmesi de bilimsel açıdan anlaşılamamıştır. Davaya konu coğrafyanın %80’den fazlasının orman alanıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca ilk kez 2011 yılında onaylanan 1/100.000 ölçekli Aydın Muğla Çevre Düzeni Planında da orman alanı olarak plana işlenmiş ve korunarak sürdürülmesi güvence altına alınmıştır. Özetle, davaya konu Gökova Körfezi çevresi doğal sit statü ve sınırlarının belirlenmesine ilişkin sakıncaların bulunmaktadır. Mevcut orman, maki ve sulak alanlar için doğal yapının bütünlüğünün ve sürekliliğinin dikkate alınmadığı yapay hatların ortaya çıkmasına yol açılmıştır. 

ETBAR kapsamında kullanılan yöntem, biyoçeşitlilik verilerinin doğru ve eksiksiz sağlanmasına dayalıdır. Yapılan değerlendirme sonucu, ETBAR uzmanlarının bulgularının birçok canlı grubu için eksik, hatta yer yer hatalı olduğu, dolayısıyla sınır ve statü tespitinin yeniden gözden geçirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.

Tarımsal açıdan eksik çalışma yapılmış

Gökova Doğal Sit Alanı içinde, küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, tarla tarımı, örtü altı ve açık alanda sebzecilik, meyvecilik tarımının yanı sıra zeytin üretiminin de söz konusudur.  Tarımsal üretime ait bu faaliyetlerin (otlatma, toprak işlemeli tarım, meyvecilik, zeytin üretimi), yaklaşık olarak alanın %20.7 sine karşılık gelen 7,313 ha lık bir sahada sürdürülmektedir. Ancak dosya kapsamında, bu üretimlerle ilgili (işletme büyüklükleri, gübre-pestisit-sulama kullanımları, mekanizasyon durumu vb)  herhangi bir bilgi bulunmadığından, dava konusu alanla ilgili alınan kararların etkilerinin ne yönde olabileceği konusu değerlendirilmemiştir.

Doğa koruma statülerinin düşürülmesi ile ekosistemlerin tahribatı daha da artacak 

Gökova körfezinin büyük bir kısmı birinci derece doğal sit koruma statüsünde iken bile bu denli zarar görmüşken, bu alanların Nitelikli Doğal Koruma Alanı statüsüne dönüştürülmesinin burada ekosistemler üzerinde zaten var olan tahrip ve baskının artmasına ve nihayetinde biyolojik çeşitlilik başta olmak üzere alanda birçok tahribata yol açacağı  öngörülmektedir. Söz konusu alanın büyük bir kısmı tatlı ve tuzlu sularla çevrilidir. Dava konusu alanlarda bulunan tüm kıyıların ve sulak alanların sadece yerleşim yerleri ve çevresinin Nitelikli Doğal Koruma Alanı olarak belirlenmesi ve kıyı boyunca yer alan tüm alanların ve dava dilekçesi ekinde yer alan haritada Nitelikli Doğal Koruma Alanı olarak gösterilen alanlar içerisinde yer alan tüm sulak alanların “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak belirlenmesi ve tescil edilmesi gerekirdi.

Gökova Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Sonuç Raporunda antropojenik etki yaratan alanların sayısı ve etki alanlarının bölgenin kapladığı alana oranla çok sınırlı olduğu, bu etkilerin geri dönüşsüz olarak tanımlanmasının doğru olmadığı, bölgede münferit kalmış antropojenik etkinin bölgenin doğal ekosistemini yok ettiğini söyleme çok iddialı bir çıkarımdır. ETBAR'da antropojenik bu etkilerin yönetilmesine veya iyileştirmesine yönelik bir tespit, iyileştirme planı yer almamaktadır. Gökova Doğal Sit Alanı bölgesinin daha önceki tanımla 1.Derece Sit Alanı Statüsünde olan ve bugüne kadar koruma konusunda duyarlı davranılmamış bir alan olmasına rağmen doğal bütünlüğü bozulmamıştır. Bu bölgenin Nitelikli Doğal Koruma Alanı statüsüne alınması halinde kesin korunan alanların etkileneceği, raporda yapılması önerilen değişiklik ile bölgedeki doğal ekolojik yaşam alanı daraltımaktadır. Raporda bölgenin doğal kaynak oluşturma özelliğinin ortadan kalktığı sonucunu destekleyen bir bilgi verilmemektedir. 

Parçalı koruma alanları habitat ilişkilerinin bozulmasına yol açacak

2016 yılında yaptırılan alan değerlendirilmesi raporu sonucu sınırları belirlenen “Kesin Korunacak Hassas Alan" ve Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak belirlenmesinin floristik ve ekolojik bulguları desteklediğinden uygun olduğu, sonradan sınırları daraltılan alanlara bakıldığında, “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak belirtilen bütün alanların daha önceden de belirtildiği gibi “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak korunmasının, floristik ve ekolojik açıdan zorunlu olduğu, belirtilen alanlarda parçalı olarak farklı statülerde koruma alanlarının oluşturulmasının, alandaki habitat ilişkilerini yok edeceği, alanın değerlendirilmesi yapılırken, sadece bitkisel örtüye bakılmasının yeterli olmadığı, alanın; diğer su, kara hayvanları (ormurgalı-omurgasız) ve deniz canlılarından oluşan bir bütün olduğunun unutulmaması gerektiği değerlendirilmesi yapılmıştır.

Jeolojik ve jeomorfolojik açıdan yeterli çalışma yapılmamış

ETBAR jeolojik ve jeomorfolojik açıdan; dava konusu alanı yeterli düzeyde temsil etmemektedir. Buu konular ile ilgili değerlendirmeler yetersiz ve eksiktir. Rapor kapsamında gerçekleştirilen jeolojik ve jeomorfolojik çalışmalar, ilgili mevzuat hükümleri ile belirtilen ölçek ve sınırlar (drenaj alanı, havza) dikkate alınarak yapılmamıştır.

Hidrojeoloji Mühendisliği açısından değerlendirme yetersiz

Raporda, dava konusu alanın hidrolojik ve hidrojeolojik yapısına, alandaki su kaynaklarının (yerüstü ve yeraltı suları) konum ve zaman içinde miktar ve kalitesinde meydana gelen değişimlere, ekosistem ile hidrolojik/hidrojeolojik sistem (yerüstü-yeraltı suyu) arasındaki etkileşimlere ilişkin hiçbir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Gökova Sit Alanının belgelendirilmesi ETBAR'da doğru yapılmamıştır. Buna neden olan unsurlardan birisi Analitik Hiyerarşi Prosesinin kurgusudur ve tekrar yapılması gerekir. 

Peyzaj yönünden değerlendirme yetersiz

Rapor, alanın peyzaj özelliklerini temsil etmekten uzak ve  ekolojik temelli bulgular yetersizdir. ETBAR çalışmasında peyzaj karakteri ve peyzaj değeri ile ilgili bütüncül bir saptama yapılmadan, sadece görsel peyzaj değerlendirmesi ile yetinilmiştir.  

Peyzajın farklı katmanlardan oluşması nedeniyle birlikte ele alınması gerekirken, rapor bu konuda eksik kalmıştır. Raporda doğallık parametresine göre davaya konu sit alanı, Doğal Alanlar, Yarı-doğal alanlar, Modifiye alanlar, Yerleşim yerleri olarak dört farklı alan tipinde değerlendirilmiştir. Modifiye alanların doğallığının tamamen ortadan kalktığı ve geri dönüşümünün mümkün olmadığı belirtilmekte, oysa tam da bu tür durumlarda peyzajın “bozulan” parçalarının iyileştirilmesi, onarılması, sağlıklı işler hale getirilebilmesi, eski haline dönüştürülmesi amacıyla “peyzaj onarımı (peyzaj restorasyonu-peyzaj rehabilitasyonu- peyzaj reklamasyonu)” çalışmaları yapılmaktadır. ‘Doğal alanların dışındaki sahalarda alanın estetik ve mükemmeliyetinden söz etmek mümkün değildir” ifadesinin hangi estetik ve mükemmeliyet kriterleri ile raporda yer aldığının anlaşılamamaktadır. Raporun peyzaj özelliklerinin değerlendirilmesi yönünden önemli eksiklikler içerdiği ve bu nedenle de peyzaj özelliklerini temsil etme açısından yetersiz olduğu kanaatine ulaşılmıştır.


5 Ekim 2025 Pazar

İncekum için hazırlanan 'Koruma Amaçlı' İmar Planına Yurttaşlar İtiraz Ediyor

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 12 Eylül 2025 tarihinde askıya çıkarılan Marmaris Çamlı Mahallesi İncekum 1/5000 ve 1/1000 ölçekli İmar Planına itiraz süresi 12 Ekim 2025 tarihinde doluyor.

Bölgedeki sivil toplum örgütleri hazırlanan plan ile koruma alanı olan bölgenin doğal ve kültürel varlıkları yok etme pahasına imara açılmasına karşı itirazlarını yükseltiyorlar. Örgütler, Bakanlığa itiraz dilekçeleri verirken yurttaşların da Cimer üzerinden bireysel olarak itirazlarını bildirebilmeleri için bir metin hazırladılar. Yurttaşlar aşağıdaki metni kopyalayarak Cimer'den Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na gönderebilirler. Dilekçe seçeneği olarak Görüş Öneri seçeneğinin işaretlenmesi gerekiyor.

İtiraz Dilekçesi

Konu: 12/09/2025 tarihinde askıya çıkarılan Muğla, Marmaris, Çamlı İncekum 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planına süresi içinde itiraz

Gökova ÖÇKB 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni (ÇDP) Planı 2021 yılında iptal edilmiştir. Hiyerarşik planlama ilkesi gereği imar planları üst ölçekli planlara uymak zorundadır. ÇDP yargı kararı ile  iptal edildiği için hukuken üst ölçekli koruma planı bulunmamaktadır ve askıya çıkarılan plan, plan hiyerarşisine aykırıdır.

Aydın-Denizli-Muğla 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına göre planlama alanı; “orman alanı”, “Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi”, Önemli Doğa Alanı”, “Nitelikli Doğal Sit Alanı” ve “3. Derece Arkeolojik Sit Alanı” lejantında kalmaktadır. Bölgenin 1/100.000 ölçekli planının hedefine göre, Uluslararası sözleşmelerle korunan alan olmasına rağmen, askıya çıkartılan imar planlarında bölge “konaklama ve günübirlik kullanım alanı” olarak planlanlanarak turizm ve rekreasyon faaliyetlerine açılmaktardır. Üst ölçekli planlarda öngörülen koruma statülerinin göz ardı edilmesi, doğrudan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin, “Doğal, tarihi ve kültürel değerlerin koruma ve kullanma dengesinin sağlanması esastır” ilkesine, yasalara aykırıdır.

Planlama alanı, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde yer almakta ve zengin flora ve faunası ile ekolojik öneme sahiptir. Alan, sahip olduğu bu özellikler nedeni ile   aynı zamanda Dünya Doğa Koruma Kurumu (IUCN) kriterlerine göre Önemli Doğa Alanı (ÖDA) olarak belirlenmiştir. Bölgenin ÖÇKB, ÖDA ve Nitelikli Doğa Koruma Alanı olma özellikleri dikkate alınmadan “konaklama ve günübirlik kullanım alanı” önerisi yapılmıştır. Söz konusu alan aynı zamanda yangına hassas orman ekosistemi içinde yer almaktadır ve önerilen plan doğrultusunda oluşacak turizm baskısıyla yangına daha da hassas hale gelecektir. Hazırlanan plan, şehircilik ilkeleri (ekolojik değerlerin korunması, kamu yararının öncelenmesi, afet risklerinin azaltılması) ile bağdaşmamaktadır. 

Planlanan alanda, 3. Derece Arkeolojik Sit, 100 metre batısında ise 1. Derece Arkeolojik Sit alanı bulunmaktadır. Yoğun insan baskısı ve yapılaşmaya neden olacak olan bu plan, insanlığın ortak mirası olarak korunması gereken kültür varlıklarını tehdit etmektedir. Yapılan planlama bu nedenle de planlama esaslarına ve kamu yararına uygun değildir.

Askıya çıkarılan İncekum Koruma Amaçlı İmar Planı, kesişen koruma statülerinin bulunduğu bölgedeki hassasiyetleri dikkate almadan ve plan hiyerarşisine aykırı olarak hazırlanmıştır. Fauna ve florada geri dönülmesi zor tahribatlara yol açacağı, bölgenin korunması gereken doğal ve kültürel bütünlüğüne zarar vereceği, orman yangınları riskini artıracağı için Plana itiraz ediyor, iptalini talep ediyorum.