Sayfalar

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Bir Zeytinliğin Arsaya Dönüşme Hikayesi

Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’da, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın özelleştirme kararı alarak yapılaşmaya açtığı, 3841 parsel sayılı zeytinliğin hikayesini artık hepimiz biliyoruz. Bu karar gereğince, yaklaşık 20.000 m2 büyüklüğünde içinde yüzlerce en az 40 yaşlarında zeytinlik bulunan hazine arazisi için bir imar planı hazırlanmıştı. Yaptığımız incelemelerde, 3841 parsel sayılı hazine arazisinin, 1994 yılında yapılan Akyaka konut imar alanı içerisinde olduğunu, ÖİB’nın da 3194 sayılı İmar Kanunu’nun Ek/3. maddesinden aldığı yetki ile böyle bir imar planı hazırladığını tespit etmiş idik.

ÖİB, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9. maddesinde açıkça ÖÇK Bölgelerinde 3194 sayılı İmar Kanunu’nun  9.maddesi/ (dolayısı ile Ek/3. maddesi) uygulanmaz hükmüne ve tüm itirazlara rağmen uygulamaya başlamıştı.  Oysa, ÖİB’nın Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’da ne özelleştirme kararı alma yetkisi, ne de buna dayanarak imar planı hazırlama yetkisi var.

ÖİB tarafından yapılan plan, Akyaka’nın mevcut imar planına göre yapılaşma oranlarını arttırıyor, yeşil alan ve yolları azaltıyor ve arazinin eğimi dikkate alındığında kot düzenlemesi sebebi ile çok katlı yapılaşmayı mümkün kılıyor.

CHP’li Akyaka Belediyesi Başkanlığı 27.06.2013 tarihinde açtığı davada sadece imar planının iptali için talepte bulundu. Açıklamalarında da bu hazine arazisinin özelleştirilmesine karşı olmadığını, sadece ÖİB tarafından yapılan imar düzenlemesinin Akyaka’nın mevcut imar planı ile uyumlu olmasını istediğini belirtti. Gerek AKP Muğla Milletvekilleri gerekse ÖİB yaptıkları basın açıklamalarında, Akyaka’da yerel mimari dokusuyu bozan çok katlı yapılaşmaya gitmeyeceklerinin sözünü verdiler. CHP milletvekilleri ise hala sessizliklerini koruyorlar.

Ancak asıl görmemiz gereken nokta;  üzerinde zeytin ağaçları bulunan üstelik Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamında  bir kamu arazisi nasıl olmuştu da, konut imar alanı içerisinde düzenlenmiş ve arsa niteliği almıştı?

Bu amaçla özelleştirilmek istenen hazine arazisinin evveliyatını öğrenmek için, tapu kütükleri üzerinde bir araştırma yaptığımızda, mevcut yasalara ve bu yasalara gerekçe teşkil eden hukuki ilkelere tamamen aykırı bir dizi uygulamanın karşımıza çıktığını görüyoruz.

Akyaka Bölgesinde tapulama çalışmaları 1954 vd. yıllarda yapılmış, buna göre malik sıfatı ile zilyetlik hükümleri oluşmamış tarım arazileri de bu çalışmalar kapsamında Maliye Hazinesi adına tespit edilmiş. Özelleştirmek istenilen (en son hali ile) 3841 numaralı parsel sayılı taşınmaz da, 1959 yılında mahkeme kararı ile yani hükmen tarla olarak hazine adına tespit edilmiş bir kamu arazisi ile 1975 yılında zeytinlik olarak hazine adına tespit edilmiş bir başka kamu arazisinin,  1983 yılında zeytinlik vasfı ile tevhid edilmesi yoluyla oluşmuş.

Akyaka’nın mevcut imar planları, 1994 yılında Akyaka Belediye Başkanlığı’nca hazırlanarak, ÖÇKKB tarafından onaylanmıştır. Özelleştirilmek istenen zeytinliğin tapu kaydından, sınırında bulunan Akyaka Jandarma Karakolu sebebi ile kurulmuş  “Askeri yasak ve güvenlik bölgesi sınırları içerisindedir” şerhinin 1995 yılında terkin edildiğini, 2003 yılında da zeytinlik vasfından çıkarılarak arsa haline dönüştürüldüğünü ve bir ifraz daha geçirdiğini anlıyoruz. (1994 tarihli Akyaka İmar Planı 2003-2004 yıllarında revizyon geçirmiştir)

Nihayet bu taşınmazlar, 2007 yılında yine arsa niteliği ile tevhid edilerek 3841 parsel halini alıyor ve 2012 yılında başlayan bir hazırlık sürecinden sonra 2013 yılı Ocak ayında özelleştirme kapsamına giriyor.  Hali hazırda planın iptali için açılan davaya ve kamuoyunda oluşan tüm tepkilere rağmen ÖİB, taşınmazın ihale hazırlıklarına ve bu amaçla gerekli süreci işletmeye devam ediyor. 3841 parsel sayılı tapu kaydına göre arsa, üzerinde yaşamaya devam eden zeytin ağaçları sebebi ile zeytinlik vasfındaki bu hazine arazisi, 02.08.2013 tarihinde 3943-3944 ve 3945 olmak üzere üç ayrı parsele bölünmek sureti ile ifraz edildi bile…

Türkiye’nin en önemli ve ilk çevreci yasalarından sayılan ve yabani zeytinlik alanlar ile aşılı zeytin ağaçlarını koruma altına alan, 1939 kabul tarihli halk arasında Zeytin Koruma Yasası olarak bilinen 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun’un 20. maddesi emredici ve açık bir şekilde “ Zeytincilik sahası daraltılamaz. Ancak belediye sınırları içerisinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde alt yapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanın %10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın fenni gerekçeye dayalı iznine bağlıdır. Bu iznin verilmesinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitülerinin ve Ziraat Odasının uygun görüşü alınır. Bu halde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler ve sökenlere ağaç başına ….. para cezası verilir”  hükmünü düzenlemektedir. (28.02.1995 tarih ve 4086 sayılı yasa ile 3573 sayılı yasanın 20. maddesine bu yasanın yayımından önce zeytinlik alanlarına ilişkin kesinleşmiş imar planları geçerlidir hükmü eklenmiş, bundan ayrı tespit edilecek zeytincilik alanlarının 25 dekardan küçük olamayacağı kuralı getirilmiştir.)

Görüleceği üzere Akyaka’da,  özelleştirilmek istenen 3841 parsel sayılı  hazine arazisi ve başkaca hazine arazileri ile özel mülkiyete tabi zeytinliklerin tamamı, halk arasında Zeytin Koruma Yasası olarak bilinen 3573 sayılı yasanın 20. maddesinin emredici ve açık hükmüne aykırı bir şekilde Akyaka konut imar planı içerisine alınmıştır.

Bu hukuka aykırılık yanında fenni gerekçelere dayanan izinler alınmadan,  zeytinlik vasfındaki taşınmazların cinsleri arsaya çevrilmiş ve usulsüz bir şekilde 3573 sayılı yasanın koruması dışında bırakılmıştır.

Eğer ki; (bu işlemler kamuoyuna açık şekilde yapılmadığı için bilemiyoruz)  gerekli izinler alındı ise; bu izinlerin hukuken hiçbir geçerliliği ve kabul edilebilirliği yoktur. Hiçbir hukuk sisteminde zeytinliklerin imar planı içerisine alınarak yapılaşmaya açılması,  zaruri ve fenni bir gerekçe kabul edilemeyeceği gibi Zeytin Koruma Yasası yapılaşma oranını açıkça zeytinlik alanın %10’u ile sınırlamıştır.

Kaldı ki; hazineye ait bu taşınmazlara dikilmiş ve halen mevcut zeytin ağaçlarının bu arazileri işgal eden şahıslarca dikildiği, bu alanın zeytincilik sahası olmadığı gibi bir savunma gelecek olursa dahi, bu savunmanın da hukuken hiçbir geçerliliği ve dayanağı olmayacaktır. (Uygulamada görülen  idari bir  iddia ve savunmadır) .

Hazine tarafından haksız işgal sebebi ile açılmış müdahalenin önlenmesi ve zirai muhdesatların kaldırılması davalarında,  bugüne kadar uygulanarak içtihat haline gelmiş yerel mahkeme ve yargıtay kararlarında,  Zeytin Koruma Yasasının 20. maddesi gereğince inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmekte, kesin zaruriyet yoksa zeytin ağaçlarının ve arazinin zeytinlik vasfının korunmasına karar verilmektedir.  

Görüleceği üzere, her şekilde aynı hukuki ve vicdani sonuca ulaşıyoruz. Zeytinliklerin yasal sınırlamalara aykırı şekilde tamamının yapılaşmaya açılması, bu amaçla niteliklerinin arsaya dönüştürülmesi ve kesilmesi/sökülmesi usul ve yasaya aykırıdır, suçtur!

Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı onaylı Akyaka Nazım İmar Planı, hukuken “KEENLEMYEKÜN” yani yok hükmündedir… Akyaka’da alınan her türlü yapılaşma kararı usulsüzdür, hukuka aykırıdır…

Tapu siciline yapılan her türlü tescilin sebebe bağlılığı ilkesi ve Medeni Kanunun 1024. Maddesi gereğince;  bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan her türlü tescil yolsuzdur. Yolsuz tescile dayalı ve yok hükmündeki hukuki işlemlere karşı açılacak davalar zamanaşımına, hak düşürücü süreye tabi değildir. Her zaman ve herkes tarafından açılabilir. Ancak demokratik hukuk sistemlerinde yargı yoluna başvurmak, idari çözüm bulma süreçlerinin tüketilmesinden sonra ihtilafın hala çözülememesi halinde başvurulması gereken bir yol olduğundan, sorumluluğu olan tüm kurum ve yetkililerin gerekli işlemleri re’sen yapması beklenmektedir.

O halde öncelikle;

ÖİB’nın derhal bu durumu inceleyerek, 3841 parsel sayılı arsa/zeytinlik üzerinde uyguladığı imar planını iptal ederek, özelleştirme kararından  geri dönmesi,

Maliye Bakanlığı’nın derhal durumu incelemeye aldırarak, Ula Mal Müdürlüğü’ne gereken talimatı vermek suretiyle 3841 parsel sayılı taşınmazın arsa olan vasfının yeniden zeytinlik olarak değiştirilmesi için gereken işlemleri yapması,

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün Akyaka İmar Planı içerisindeki zeytinlikleri tespit ederek, Akyaka İmar Planında gerekli revizyonları derhal yapması, kamuya ait zeytinlikler mutlaka yapılaşmaya açılacaksa 3573 sayılı yasanın 20.maddesi gereğince %10 sınırlamasına uyulmasını ve gerekli fenni raporların aldırılmasını sağlaması,

Akyaka Belediyesi Başkanlığı’nın ise katılımcı demokrasi ilkeleri gereğince 3841 parsel sayılı kamuya ait zeytinliği zirai bakımlarını sağlayarak, halkın istekleri doğrultusunda halkın ortak kullanımına açması gerekmektedir.

Tüm bu hususlara rağmen;

Özel Çevre Koruma Bölgesi Akyaka’da, yaklaşık 20 dekar büyüklüğünde bir kamu arazi olan 3841 parsel sayılı zeytinliğin özelleştirilerek yapılaşmaya açılması sürecine devam edilecek, yapılacak Çakırhan Mimarisine uyumlu konutlar için  yüzlerce zeytin ağacının kesilmesine göz yumulacaksa bu ısrarın gerekçesinin de kamuoyu ile paylaşılması gerektiği kanaatindeyim.
.
Hukuka aykırılıkların  öncelikle yönetsel kurumların işlemleri ile çözümlenmesi dileği ile….

 AV. ZEYNEP YILMAZER 

2 yorum:

  1. Devletin gözünde doğa ve tabiat “KEENLEMYEKÜN” hükmünde oldu hep. Geçmişte de günümüzde de, ihityaç duyulduğunda kullanılır, ihtiyaç olmadığından yok sayılır.

    Ne Akyaka'nın zenginlikleri, ne ülkennün kültürü ve renkliliği önemlidir. Önemli olan gücü elinde tutanın cebine giren paradır, ve bunun için her şey mübahtır.

    YanıtlaSil
  2. Akyaka zeytinliklerinin hukuksuzca imara açılması karşısında tüm Türkiye'nin ayağa kalkması, anayasal hakkı olan direnişi göstermesi gerekir. Başta yerel yönetimler olmak üzere mücadeleye devam.

    YanıtlaSil